İngiliz Independent: ABD, müttefiki Kürtlere ihanet etti!
İngiltere’de yayımlanan The Independent gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Suriye'nin kuzeyinden birliklerini çekme kararını, müttefiki Kürtlere ihanet olarak yorumladı.

Oluşturma Tarihi: 2019-10-10 17:45:20

Güncelleme Tarihi: 2019-10-10 17:45:20

İngiltere'de yayımlanan The Independent gazetesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Suriye'nin kuzeyinden birliklerini çekme kararını, müttefiki Kürtlere ihanet olarak yorumladı.

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusuna düzenlediği Barış Pınarı Harekâtı Avrupa basınında geniş yankı buldu. Yorum köşelerinde, harekâtın Avrupa'ya olası etkileri de değerlendirildi.

İngiltere'de yayımlanan The Independent gazetesi Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Suriye'nin kuzeyinden birliklerini çekme kararı ve Türkiye'nin Suriye operasyonuna ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Jeopolitik boyutları açısından, daha fazla hata yapmamaya çalışırken yapılan bir hata izlenimi veren bir hareketle ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye'nin Kuzey Suriye'yi işgaline yeşil ışık yaktı - bu durumu anlatacak daha iyi bir ifade yok. ABD ordusuna, dışişleri bakanlığının temsilcilerine, ABD'nin müttefiklerine danışılmadan, büyük bir hazırlık olmaksızın karar veren Trump ayrıca şunu yaptı: Komşusu olan egemen bir ülkenin topraklarının bir kısmını ilhak edebilmesi için Türkiye'ye izin verdi, ABD müttefiki cesur Kürtleri, düşmanları olan Türk hükümetinin ellerine bırakarak, güvenlerine ihanet etti ve böylece aslında şimdiye kadar Kürtlerin gözetimi altında tutulan IŞİD teröristlerinin serbest bırakılması ihtimaline neden oldu.

İsviçre'nin başkenti Zürih'te yayımlanan Neue Zürcher Zeitung'da yer alan yorum da ise Suriye'nin kuzeyine harekat düzenleyen Türkiye'ye Avrupa Birliği cephesinden verilen tepkileri değerlendiriyor:
"Erdoğan'ın taarruzuna karşı Avrupa şimdiye kadar etkili bir cevap veremedi. Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'nin tüm uyuşmazlık taraflarına çağrıda bulunarak düşmanlığa bir son verme talebi acizlik göstergesi ve üstüne üstlük gülünç. Sanki Erdoğan'ı yok etmeye çalışan Kürt milis grubu YPG'imiş ve askeri operasyonun düzenlenmesinden aynı derecede onlar da sorumluymuş ve Avrupa, IŞİD'in bertaraf edilmesinde en büyük pay sahibinin kim olduğunu unutmuş gibi. Brüksel ve Berlin'de bugünlerde bile sık olarak duyulan cümleler arasında yer alanlardan biri de “Türkiye'nin meşru güvenlik çıkarlarına anlayış gösterilmesi gerekiyor” cümlesi.  Ancak yine de IŞİD ile mücadelede güvenilir bir müttefikin çöküşüne izin vermek ve komşu bölgenin istikrarsızlaşmasını izlemek Avrupa'nın güvenlik çıkarlarına ne ölçüde uygun?"

Hollanda'nın Amsterdam kentinde yayımlanan Trouw gazetesi ise Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine düzenlediği Barış Pınarı Harekâtı hakkında aşağıdaki değerlendirmeyi yapıyor:
"Amerikalıların (Suriye'nin kuzeyinden) geri çekileceklerini açıklamaları ve bunun ardından Türkiye'nin askeri operasyonu, bilindik milliyetçi coşkuyu açığa çıkardı. Diğer askeri operasyon dönemlerinde olduğu gibi Türkiye'de Twitter, dağların zirvesine Türk bayrağı diken kahraman asker fotoğrafları, son model savaş uçakların yer aldığı harekat videoları ve Türk milliyetçiliğinin simgesi kurt sembollerinden geçilmiyor. Kutuplaşmış Türkiye'yi birleştirecek bir şey varsa o da bir savaş. Türk askerinin efsanevi statüsü Türk toplumunda hâlâ derin etkilere sahip. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği rivayet edildiği gibi: ‘Türkler ordusu olan bir millet değil, milleti olan bir ordudur."

Polonya'nın başkenti Varşova'da yayımlanan Gazeta Wyborcza ise, Trump'ın Suriye kararının bölgede çatışma riskini artırdığına dikkat çekiyor:
"ABD, sözüne güvenilmeyen ve başında megaloman bir dolandırıcının bulunduğu bir ülkeye dönüştü. Bu sadece ülkenin kendisi için değil aynı zamanda NATO dahil, diğer müttefikleri açısından da bir tehdit. Bu, aynı zamanda, tüm dünyanın güvenliğini tehdit ediyor. Çünkü bu durum, Ankara'dan Tahran'a, Moskova'dan Pekin'e potansiyel saldırganların kullanmaktan çekinmeyeceği bir fırsat sunuyor. Hem de bu sefer tank göndermenize bile gerek yok. Potansiyel saldırganların, örneğin Letonya'ya veya Tayvan'a ‘Yoksa Amerika'nın size vermiş olduğu garantilere mi güveniyorsunuz? Size bol şans dileriz.' demesi yeterli olacaktır.