Sonumut, 'dijital çağda insan kaynaklı istihbarat' konusunda konuşan Moore'un, ‘sessiz' bir kurum olarak bilinen teşkilat olarak MI6'nın şeffaflaşma gerekçelerini kaydetti.
İngiliz dış istihbarat servisinin kaygılarıM I6, Büyük Britanya'nın dış istihbarat teşkilatı. Başkanı da Türkiye'nin yakından tanıdığı, İngiltere'nin eski Ankara büyükelçisi Richard Moore. Londra'da bulunan ve kısa adı IISS olan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsünde bir konuşma yaparak, İngiliz dış istihbarat servisinin kaygılarını, önceliklerini ve ihtiyaçlarına yönelik olarak 'dijital çağda insan kaynaklı istihbarat' konusunda bir konuşma yaptı.
İstihbarat teşkilatlarının başkanları geleneksel olarak gölgede kalmayı tercih ediyorlar. Zaman zaman, ABD, Almanya, Belçika veya Fransa'da istihbarat teşkilatı başkanları, ülkelerinin meclis istihbarat komitelerinde yer alan milletvekillerine kurumun faaliyetleri hakkında bilgi paylaşırlar. Nitekim Moore'un Fransız olan çifte meslektaşı ve tayin arkadaşı olan Fransa'nın eski Ankara büyükelçisi ve halen Fransız dış istihbarat teşkilatı (DGSE) Başkanı Büyükelçi Bernard Emié de 4 Ekim tarihinde Fransa Senatosu savunma komitesinin oturumuna katılarak, senatörlerle bilgi paylaştı. “Gizli kalmak için daha şeffaf olmalıyız"
Büyükelçi Moore, IISS'de yaptığı konuşmada neden gölgede kalma geleneğine kısmen son verdiğini ve akademisyenlere hitap etme ihtiyacının nereden kaynaklandığını şu cümlelerle açıkladı: "Birincisi, bu konuşmalar bir demokrasi içerisinde kendimizi hesap verebilir kılma, yaptığımız işe yönelik kamuoyu desteğini sürdürme ve umut ediyorum ki insanları gelip bize katılmaya teşvik etme yöntemlerinin önemli bir parçasıdır. İkincisi, karşı karşıya kaldığımız tehditlerin değişen mahiyeti modern bir istihbarat teşkilatının daha şeffaf olmasını gerektiriyor. Burada, konuşmamın geri kalanında daha ayrıntılı açıklayacağım bir paradoks devreye giriyor. Bu paradoks şu şekilde: Gizli kalmak için daha şeffaf olmalıyız."
Moore 34 yıldan bu yana MI6'de çalıştığını, kuruma 1980'lı yıllarda katıldığını ve İngiltere dış istihbarat teşkilatının o tarihten bu yana çok büyük bir stratejik dönüşüm getirdiğini vurguladı. Soğuk savaş ortamından bugüne tehditlerin niteliğinin değiştiğini hatırlatan Moore, devamlılık gösteren ve 'büyük dörtlü' olarak tarif ettiği tehditleri de sıralıyor: Rusya, Çin, İran ve uluslararası terörizmden kaynaklanan tehditler. Ayrıca iklim değişikliğinden küresel salgınlara, yepyeni bir seviyede küresel iş birliği ihtiyacı yaratan ulus ötesi zorluklar ile karşı karşıya olduklarını da itiraf ediyor.
“İnsana dayalı istihbarat kaynağı”Teknolojik gelişmelerin istihbarat dünyasını nasıl etkilediğini de detaylı bir şekilde anlatan Moore, Kuantum mühendisliği ve biyoloji mühendisliğindeki ilerlemeler, küresel çapta mevcut olan devasa miktardaki veri, yapay zekânın günlük hayatla bütünleşmesinin faydaları gibi zararları ve tehlikelerine de dikkat çekiyor. "...suçlular, teröristler ve hasım devletler gibi tehditlerin bize karşı kullanmak istediği 'dijital saldırı alanı' katlanarak büyüyor" diye uyarıyor ve ekliyor: "Bazı değerlendirmelere göre önümüzdeki on sene içinde son yüzyılda meydana gelen teknolojik gelişmelerden daha fazlasını görebiliriz. Bu teknolojik gelişmeler endüstri devrimine eşit bir yıkıcı etkiye sahip olabilir. Bir toplum olarak bu kesin gerçeği ve bu gerçeğin küresel jeopolitik sahneye muhtemel etkilerini henüz tamamen içselleştirmedik."
Moore, NATO üyesi ülkelerin bu tehditlere karşı gelebilmeleri için en önemli silahlarının teknoloji değil, insana dayalı istihbarat kaynağı olduğunu açık bir şekilde belirtiyor. Aslında Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte, başta ABD olmak üzere birçok gelişmiş ülkenin istihbarat teşkilatı insana dayalı (HUMINT) istihbarat faaliyetlerini azaltarak, elektronik ve sinyal istihbaratına ağırlık vermişlerdi. Ancak insan kaynaklı istihbaratın ne kadar önemli olduğu bir kez daha gündeme geldi.