İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, Suriye konusunda Ruslarla anlaşamadıkları tek konunun, Esed'in geleceği olduğunu söyleyerek, "Esed'i ikna edecek güce sahip tek bir kişi var, o da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin" dedi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC'de yayınlanan Andrew Marr programına katılan Hammond, Mısır'da düşen Rus yolcu uçağıyla bağlantılı gelişmeler, Rusya, Suriye ve ülkesinin Avrupa Birliği'deki (AB) geleceğine ilişkin soruları cevaplandırdı.
Mısır'da düşen Rus yolcu uçağıyla bağlantılı olarak, İngiltere'nin Mısır'ın Şarm El Şeyh kenti ile karşılıklı uçuşları çarşamba akşamı askıya alma kararının ardından, Kızıldeniz kıyısındaki şehirde mahsur kalan İngiliz turistlerin tahliyesine devam edildiği belirtti.
Hammond, cuma gününden itibaren İngilizlerin güvenli bir şekilde ülkelerine geri getirildiğini, bugünkü uçuşlarla birlikte Birleşik Krallık'a dönen turistlerin sayısının 5 bini bulacağını söyleyerek, Şarm El Şeyh Havaalanı'nın kapasitesi ve artırılan güvenlik önlemleri nedeniyle uçuşlarda 2-3 günlük rötarlar yaşandığı konusunda da uyarıda bulundu.
Hammond, Mısır'daki Rus uçağıyla ilgili soruşturmada görevli İngiliz uzmanların, uçağın kargo bölümüne giriş izni olan bir kişinin, uçağın kalkışından önce bir bagajın içine ya da üzerine bomba yerleştirmiş olabileceğini açıklamalarına ilişkin olarak, Türkiye'de dahil olmak üzere, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin havaalanlarındaki mevcut güvenliğin kontrolden geçirilip geçirilmediğini sorulması üzerine, bunun İngiltere Ulaştırma Bakanlığı'nın sorumluluğunda olduğunu belirterek, İngiliz yetkililerin, IŞİD'in yakın olduğu bölgelerdeki savunmasız havaalanlarında güvenlik durumunu gözden geçirdiğini aktardı.
"Siyasi çözüm bulmamız gerekli"
Hammond, İngiltere'nin Suriye'de IŞİD'e yönelik hava saldırıları düzenlenmesi planlarına ilişkin, konunun parlamentoda oylamaya sunulması planında değişiklik olmadığını belirterek, "Bunun doğru olduğunu düşündüğümüzde ve bu konuda parlamento'da oy birliği sağlandığından kendimizden emin olduğumuz zaman konuyu parlamento'ya taşıyarak, görüşeceğiz" dedi.
Hammond, İngiltere'nin 60 ülkeli bir koalisyonun parçası olduğunu hatırlatarak şöyle konuştu:
"Eğer DAİŞ'e karşı başarılı olmak istiyorsak, o zaman DAİŞ'i, kalbinin attığı yerde, Suriye'nin doğusunda bitirmeliyiz. Bunu etkili olarak yapabilmek için de Suriye'deki geniş iç savaşa yönelik siyasi bir çözüm bulmamız gerekli. Bu süreç, Viyana'daki görüşmelerle tekrardan çalışma halinde. Bölgede ateşkes sağlanmalı, Suriye'deki meşru muhalif grupları da kapsayan bir siyasi diyalog yürütülmeli. Böylece Suriye'nin geleceğine inanan herkesi bir araya getirerek, DAİŞ teröristlerine karşı çalışabiliriz."
"Ruslarla anlaşamadığımız tek konu, Esed'in geleceği"
İngiliz bakan, DAİŞ'in bitirilmesi ihtiyacı ile Suriye'nin geleceğine ilişkin geniş kapsamda birçok konuda Ruslarla aynı görüşü paylaştıklarının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Açıkça söylemek gerekirse Ruslarla anlaşamadığımız tek konu, Esed'in geleceği. Biz, müttefiklerimizin çoğunluğu ve ortaklarımız, geçiş sürecinde Esed'in gitmesi gerektiği ihtiyacına inanırken, Ruslar ise şu anda halen, 'Hayır, eğer Esed isterse, gelecekteki seçimlere adaylığını koymasına izin verilmeli' diyor. Esed'in bir sabah uyanıp, bu işi artık daha fazla yapmak istemediğine karar vermesi harika olurdu. Esed'i ikna edecek güce sahip tek bir kişi var, o da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin."
İngiltere'nin AB'deki geleceği
İngiltere'nin AB üyeliğine ilişkin son gelişmeler kapsamında, İngiltere Başbakanı David Cameron'ın, önümüzdeki hafta AB Konseyi Başkanı Donald Tusk'a göndereceği mektuba yönelik ise Hammond, bu mektup üzerinde Cameron'la birlikte çalıştıklarını ve mektupta İngiltere'nin AB'den taleplerinin yer aldığı ifade etti.
Philip Hammond, "Konuşmalarda, yazılarda neler talep edildiğini belirttik ancak hiçbir zaman tek bir belgede ifade edilmedi bunlar. Mektup, İngiltere'nin neleri değiştirmek istediğini, neden değiştirmek istediğini ortaya koyuyor. Mektup, İngiltere'nin AB'deki geleceğine ilişkin yürütülen sürecin sonu değil, başı" dedi.
Brüksel ile yürüteceği müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanması halinde, ülkesinin 1973 yılından bu yana sürdürdüğü AB üyeliğini, 2017 yılı sonuna kadar referanduma götürmek isteyen İngiltere Başbakanı Cameron'ın duruşuyla aynı duruşu paylaştığını bildiren Hammond, "Eğer Avrupalı ortaklarımız tüm Avrupalıların da çıkarına olacak, İngiliz halkının çok haklı taleplerine kulaklarını tıkarsa, o zaman bizde İngiltere'nin gelecekteki çıkarlarını nasıl koruyacağımızı tekrardan düşüneceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Cameron, birliğin sınırlarının kontrolsüz olmamasını, serbest dolaşıma ve göçe sınırlama getirilmesi gerektiğini savunuyor. David Cameron, önce Brüksel ile müzakereler yürütmek, daha sonra da İngiliz halkına "Birleşik Krallık'ın AB üyesi olarak kalması gerektiğini düşünüyor musunuz?" sorusunu yöneltmek istiyor.
İngiliz hükümeti çarşamba akşamı, Mısır'da düşen Şarm El Şeyh - St. Petersburg seferini yapan Rus yolcu uçağının bomba nedeniyle düşmüş olabileceğini bildirmiş ve güvenlik nedeniyle Şarm El Şeyh'ten yapılan karşılıklı uçuşları askıya almıştı. Karar alındığında Şarm El Şeyh'de bini yerleşik, yaklaşık 20 bin İngiliz turist bulunuyordu.
Rus havayolu şirketi Kogalimavia'ya (Metrojet) ait Airbus-A 321 tipi uçak 31 Ekim'de, havalandıktan kısa bir süre sonra 17'si çocuk, 217 yolcu ve 7 mürettebatıyla Mısır'ın Sina Yarımadası yakınlarında düşmüştü. Times ve Guardian gazeteleri hafta başında, İngiltere'nin Suriye'de IŞİD'e yönelik hava saldırıları planından vazgeçtiğini ve hükümetin konuyu parlamentoda oylamaya sunmayacağını yazmıştı. Haberlerde, Başbakan Cameron'ın İngiliz parlamenterlerden yeterli desteği bulamadığı, dolayısıyla oylamanın rafa kaldırıldığı bildirilmişti. İngiltere, uluslararası koalisyonun IŞİD'e karşı yürüttüğü hava operasyonunun sadece Irak ayağına destek veriyor.
İngiliz Parlamentosu, Irak'taki IŞİD hedeflerine yönelik hava operasyonları yapılmasına geçen yıl onay vermişti. Beşşar Esed rejiminin 2013 yılında Şam yakınlarındaki kimyasal silah saldırısının ardından Suriye'ye hava operasyonu düzenlenmesi önerisi ise parlamentoda oylanmış ancak muhalefetteki İşçi Partisi'nin itirazıyla reddedilmişti.