İNSAMER'den Keşmir raporu: Bölünmenin tamamlanmamış parçası
1947 yılında yaşanan Hindistan-Pakistan bölünmesinin tamamlanmamış bir parçasıdır

Oluşturma Tarihi: 2019-02-28 19:12:57

Güncelleme Tarihi: 2019-02-28 19:12:57

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Keşmir saldırıs (14 Şubat) dikkatlerin tekrar Asya'daki bu sıcak noktaya çevrilmesine sebep oldu. Saldırı Pakistan ve Hindistan'ı karşı karşıya getirdi. Hindistan, Pakistan merkezli Ceyş-i Muhammed örgütünün üstlendiği saldırıda İslamabad yönetiminin de dahli olduğunu iddia etti. Pakistan Başbakanı iddiaları kesin bir dille reddetse de Hindistan'dan havalanan jetler, 26 Şubat sabahı Pakistan'ı vurdu. Pakistan ise dün (27 Şubat) hava sahasına giren bir Hindistan jetini düşürdü. Sağ kalan bir Hintli pilotu gözaltına alan Pakistan'a Hindistan yönetiminden pilotu bırakması için çağrı yapıldı. Pakistan Başbakanı Imran Khan da bugün (28 Şubat) yaptığı bir açıklamayla pilotun Cuma günü iade edileceğini söyledi. Her iki ülke de tetikte beklerken dünya ise iki nükleer güç olan bu ülkelerin fiili olarak savaşa girme ihtimalini endişeyle takip ediyor.

KEŞMİR NEREDE?

Peki bu iki ülkeyi karşı karşıya getiren nokta olan Keşmir neden önemli ve bu sorun aslında ne? İHH İnsani Yardım Vakfı İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) konuya ilişkin kapsamlı bir rapor yayınladı. İşte detaylarıyla Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir sorunu...

TEMEL SORUN: BÖLÜNMENİN TAMAMLANAMAMASI

Raporda "1947 yılında yaşanan Hindistan-Pakistan bölünmesinin tamamlanmamış bir parçasıdır" şeklinde tanımlanan soruna öncelikle coğrafya ve demografi üzerinen yaklaşılıyor. Her bölgenin ayrı ayrı ele alınması gerektiğini söyleyen rapor, konunun tarihi köklerine iniyor.

İşte raporun ayrıntıları:

5 FARKLI İDARİ BİRİM

Keşmir'de bölgenin üç ülkesi -Hindistan, Pakistan ve Çin- arasında dağılmış olan beş farklı idari birim yer alıyor:




- Cammu, Ladak ve Keşmir Vadisi (Hindistan tarafında kalan bölge)



- Azad Keşmir (Pakistan tarafında kalan bölge)



- Gilgit-Baltistan (Pakistan tarafında kalan bölge/Kuzey Bölgeleri)

- Aksai Çin (Çin tarafında kalan bölge)

- Şaksgam Vadisi (Pakistan ve Çin arasında bölünmüş olan bölge)

1947 AYRIŞMASI

Bölünmeye yakın önemli süreçlerden biri de 1946'daki Keşmir'i Terk Et (Quit Kashmir) hareketi ve sonrasında yaşanan gelişmelerdir. Şeyh Abdullah tarafından başlatılan bu hareket Keşmir Vadisi'nin yüzyıl önceki (1846'daki) satışının yasal olmadığını ve Dogra Hanedanı'nın vadiyi derhâl terk etmesi gerektiğini savunuyordu. Quit Keşmir hareketinin yükselişiyle başlayan gerginlik, Dogra yönetimi tarafından oldukça kanlı bir şekilde bastırılmış ve hareketin lideri Şeyh Abdullah ve arkadaşları tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Maharaca'nın bu hareketin etkisini azaltmak üzere başlattığı bazı girişimler ve Müslüman Konferansı'nın kurucu meclis seçimlerine girerek üye çıkarmasıyla Keşmirli siyasilerin Hindistan ve Pakistan'a katılım konusundaki görüş ayrılıkları da başlamıştır.

25 Ağustos 1947'de Pakistan ismiyle kurulan yeni ülke, Müslüman çoğunlukla; Hindistan olarak kalan bölge ise, bölgedeki diğer yapı ve prensliklerle birleşerek bağımsızlıklarını ilan etmiştir. Bu dönemde Hint alt kıtasında İngiliz sömürge idaresine doğrudan bağlı olmayan yaklaşık 600 prenslik bulunmaktaydı. İngiliz yönetimi bu prensliklere coğrafi yakınlık ya da tebaalarının tercihine göre bu iki devletten birine katılma şartı koşmuştur. Bu süreçte üç prenslikte katılım konusunda problem yaşanmıştır. Bunlar Hindu çoğunluk ve Müslüman yöneticilerin olduğu Haydarabad ve Cunagarh ile Hindu yönetici ve Müslüman çoğunluğun yaşadığı Keşmir'di.

İNGİLİZ VALİ KEŞMİR'İN HİNDİSTAN'A KATILMASINI İSTİYOR

Dönemin Hindistan genel valisi olan İngiliz Lord Mountbatten 27 Ekim 1947'de Keşmir Maharacası'nın yazdığı mektuba verdiği cevapta, ondan Hindistan'a katılmasını istemiştir. Ancak bu katılımın Keşmir'in “Pakistan'da bulunan silahlı kabile güçlerinden temizlendikten sonra halkın talebi doğrultusunda olması gerektiği” de ifade edilmiştir. Bu görüşe dönemin Hindistan başbakanı Nehru da destek vermiştir.

PAKİSTAN'DAN UZLAŞI ADIMI

Bütün bu gelişmeler ve Müslümanların devam eden protestoları üzerine Kasım 1947'de Pakistan genel valisi Muhammed Ali Cinnah, Hindistan genel valisi Lord Mountbatten ile bir görüşme yapmıştır. Görüşmede ateşkes önererek bütün dış güçlerin ülkeden çekilmesini teklif eden Cinnah, bölgede Hindistan ve Pakistan'ın ortak gözetiminde bir plebisit yapılmasını da teklif etmiştir. Cinnah'ın teklifini reddeden Hindistan, Keşmirli direnişçiler ve Pakistanlı aşiretlere karşı ilerleme kaydetmiştir.

KEŞMİR'İN BÖLÜNMESİ

Keşmir, 1 Ocak 1949 tarihi itibarıyla BM tarafından belirlenen Kontrol Hattı (Line of Control/LoC) ile Hindistan ve Pakistan arasında bölünmüştür. 5 Mart 1949'da UNCIP tarafından yayımlanan kararda, “Cammu ve Keşmir eyaletinin Hindistan ya da Pakistan'a katılımı sorunu, yapılacak tarafsız bir plebisit ile demokratik metotla çözülecektir.” denilmiştir. Bu gelişmeler ardından 1950'de Hindistan bir yandan Keşmir'de plebisite uyma kararını resmî olarak açıklarken bir yandan da bölgenin ilhakı yolunda birtakım adımlar atmaya devam etmiştir.

 

NEDEN REFERANDUM YAPILMIYOR?

1963-1964 arasında Hindistan yönetimi Keşmir'i yasal olarak topraklarına ilhak edebilmek için anayasal bir düzenlemeye gitmiştir. Bu durumu engellemeye yönelik her türlü muhalefet ya şiddet kullanılarak ya da hapisle cezalandırılmıştır. Nitekim Ekim 1963'te Keşmir'in o dönemki başbakanı Bahşi Ğulam Muhammed eyalet anayasasında birtakım değişiklikler ilan etmiş ve bu değişiklikler Şubat 1964'te yürürlüğe girmiştir. Bu değişikliklerle Cammu ve Keşmir, Hindistan Birliği içerisindeki diğer eyaletlerle eşit konuma getirilmiştir. Böylece Keşmir'in 370. Madde'yle belirlenmiş olan özel statüsü de ortadan kalkmıştır.

Pakistan, Keşmir konusunda hukuk çerçevesinde BM'nin verdiği kararlara uymayı savunurken Hindistan, bugüne kadar Pakistan askerlerinin bölgeden çekilmemesini gerekçe göstererek referanduma gitmemiştir. 1947'de bağımsızlığını yeni kazanmış Hindistan ile Cammu ve Keşmir arasındaki ilişki, aslında iki otonom yapı arasında bir sözleşmeye dayalı bir ilişki ile başlamıştır. Fakat Hindistan'ın bağımsızlığını kazanmasıyla Cammu ve Keşmir meşruluğunu kaybetmiştir.

Bu kaybedişte ise başlangıcından itibaren Maharaca Gulab Singh'ten Şeyh Abdullah ve sonrasındaki yöneticilere kadar, özellikle de 1953-1975 arasında, Cammu ve Keşmir siyasilerinin büyük hataları olmuştur. En büyük hata ise, bölgenin özerk bir yapıya kavuşması ve bu yapının liderliğini sürdürebilmenin garantisinin de Delhi olarak görülmüş olmasıdır. Bu süreçte Hindistan tarafından demokratiklik alameti olarak sunulan eyalette yapılan seçimlere Delhi'nin çıkardığı Keşmir Kongre Partisi katılmış ve bu partinin aynı düşüncedeki adayları karşısına hiçbir aday çıkamamış/çıkartılması engellenmiş ve böylece seçimlerin galibi aslında doğrudan Delhi olmuştur. Sonuç olarak Hindistan bu durumu kendi çıkarına uygun kullanmış ve Cammu Keşmir'i aşamalı olarak kendine bağlamıştır.

 

ÇÖZÜM ARAYIŞLARI ve PLANLAR

1947'den itibaren Keşmir sorununun çözümüne dair gündeme gelmiş yaklaşık 70 plan olduğu ifade edilmektedir.[47] Bu planlar genel olarak beş model etrafında geliştirilmiştir:

Plebisit
Bölünme (partition)
Bağımsızlık
Konfederasyon (condominium/confederation)
Otonomi

SONUÇ

Bu çalışmada konu edilen Hindistan tarafındaki Keşmir, 1947'de Hindistan'ın bağımsızlığını kazanmasıyla bağımsızlığını kaybetmiş bir bölgedir. İki otonom yapı arasında bir sözleşmeyle başlayan ilişki, Hindistan'ın bu toprakları zorla alıkoymasıyla bir nevi sömürgenin başka bir elde devamı olarak süre gelmiştir.

Keşmir, bölgede 2016'dan itibaren başlayan olaylarla yeni bir evreye girmiştir. Bu evrenin öncekilerle en önemli ortak noktası ise itibarlarını kazanmak için mücadele veren Keşmirlilerin hayatlarını kaybetmeye devam etmeleridir.

Bölgenin neredeyse 1846'dan itibaren devam edegelen problemleri Dogra yönetimi, Hindistan-Pakistan ayrışması, iki kutuplu dünya düzeni, Rus-Afgan Savaşı, 11 Eylül gibi uluslararası gelişmelere bağlı olarak derinleşmiştir. Bölge çeşitli gerekçelerle Hindistan tarafından dünyanın en çok askerileştirilmiş bölgesi haline gelmiştir. Buradaki insanların hak mücadelesi ise değişen konjonktürler çerçevesinde Hindistan tarafından “terör faaliyetleri” olarak servis edilmektedir.

Bütün bu yıllar içinde atılan adımlar, geliştirilen modeller ve planların tek birinin dahi uygulamaya geçmemiş olması, çözümün bölgede bir seçenek olmaktan çıkarılmış olduğunu göstermektedir. Keşmir topraklarına dair çözümün neden bir seçenek olmaktan çıkarıldığı ise özellikle irdelenmesi gereken bir konudur. Bölge için masaya getirilen ve uygulanması muhtemel birçok çözüm önerisinin hayata geçirilememesi sebebiyle bugüne kadar birçok insan yaşamını yitirmiştir. Hasılı Keşmir'de 12 milyon insanın yaşam hakkı ve itibarının hiçe sayıldığı hazin bir süreç yaşanmaya devam etmektedir.