Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Seyf Bedr, yaptığı açıklamada, "Irak'ta yılda ortalama 2 bin 500 kişi kansere yakalanıyor. Bunlardan yüzde 20'sini meme kanseri oluşturuyor." dedi.
Ülkede 2003-2017 yıllarında kanser vakalarındaki artışa dikkati çeken Bedr, Irak genelindeki kanser hastalarının sayısına ilişkin raporun ise yıl sonunda yayınlanacağını ifade etti.
2003'TEN KALAN SİLAHLAR
Sağlık Bakanlığı verilerine göre şu ana kadar ülkede, çoğunluğu 2003'teki savaş sırasında kullanılan silah ve mühimmatlar ile savaş sonrası askeri atıkların neden olduğu, toplam 25 bin kayıtlı kanser hastası bulunuyor.
ABD'nin 2003'teki işgali sonrası kanser vakalarında dramatik artış ise ilgi çekiyor.
Irak'ta 2003 yılı sonrasında özellikle güney kentlerde kansere yakalanma oranında ciddi artış olduğu belirtiliyor.
"HER GEÇEN YIL ARTIŞ..."
Hükümete bağlı Irak Kanser Kurumu Başkanı Cevad el-Ali, daha önce yaptığı açıklamada, "ülkenin güney bölgelerinde kansere yakalananların sayısı 2005 yılı itibariyle bin 885 iken, 2006'da bu sayının 2 bin 202'ye, 2007'de ise 3 bin 71'e yükseldiğini" ifade etmişti.
Uzmanlar, kanser vakalarındaki bu dramatik artışın nedeni olarak "güney kentlerinin maruz kaldığı çevre kirliliğinin yanı sıra 1980-1988 yılarındaki İran-Irak savaşı, bunu takip eden 1991'deki Körfez Savaşı ve 2003'teki ABD işgali sonrası geride kalan askeri kalıntıları" gösteriyor.
GÜNEY KENTLERİ ÇEVRE KİRLİLİĞİ VE KANSER ALARMI VERİYOR
Öte yandan Irak Meclisi Çevre ve Sağlık Komisyonu Üyesi Menal Vehhab ise kanser vakalarındaki artışın bir diğer müsebbibinin de "hükümetin uyguladığı yanlış politikalar" olduğunu söyledi.
Artan çevre kirliliğinin kansere yakalanma riskini artırdığını hatırlatan Vehhab, "Hükümetin sağlık alanında yaptığı yanlışlar ülkedeki kanser krizini normalin üstüne çıkarmıştır." dedi.
Çevre ve Sağlık bakanlıklarının tek çatı altında birleştirilmesi neticesinde "çevreye ilişkin çalışmaların ciddi şekilde azaldığını" vurgulayan Vehhab, "Özellikle güney vilayetlerinde kanalizasyon ve nehir sularının yanı sıra savaşların ve petrol rafinerilerinin neden olduğu atıklardan kaynaklanan ciddi bir çevre kirliliği söz konusu. Tüm bunlar kanser vakalarının artmasında etkin rol oynuyor." diye konuştu.
Vehhab ayrıca "Bazı hastaneler ise tıbbi atıklarını kayda değer bir temizleme ve dezenfekteden geçirmeden nehirlere boşaltıyor." ifadesiyle de durumun vahametine dikkati çekti.
"OLUMSUZ MEDİKAL KOŞULLAR"
Bağdat Sağlık Dairesi'nde görevli Dr. Murad Ahmed de Bağdat ve diğer vilayetlerdeki hastanelerin artan kanser vakaları nedeniyle "ihtiyaca cevap veremez" durumda olduğunu ifade etti.
Dr. Ahmed, "Kanser vakalarındaki bu artışa karşılık kadro ve tıbbi cihaz konusunda ciddi yetersizlikler var. Finansal destek ise ne yazık ki istenilen düzeyde değil." dedi.
İlaç bulma ve tedavi konusundaki imkânsızlıklar nedeniyle hastaların başka arayışlar içine girdiğini söyleyen Dr.Ahmed, "İmkânı olan hastaların pek çoğu tedavi için özellikle Ürdün, İran ve Türkiye'ye gidiyor. Maddi imkânı olmayanlar ise çaresizlik içinde kendi çabalarıyla tedavi yolları arayışına giriyor. " diye konuştu.