İndependentTürkçe'den Abdulhakim Günaydın'ın haberine göre Seçime katılım oranı, Irak Kürdistan Bölgesi'nin (IKB) yanı sıra Selahaddin, Diyala ve Kerkük'te nispeten diğer bölgelere göre daha yüksek gerçekleşti. Katılım, seçim yetkililerinin beklediği kadar düşük olmasa da siyasi liderlere güvenin azaldığının işareti olarak okundu.
"Hizmet yok denecek kadar az, fakir daha çok fakirleşiyor"
Irak seçimlerine gözlemci olarak katılan Mehmet Alaca, 2003'ten seçime katılımın düştüğünü söyledi. Alaca, protestocuların sokağa çıkmasının katılımdaki düşüşle bir paralellik arz ettiği görüşünde.
Alaca Irak'ın bir petrol denizinin üzerinde olmasına rağmen sadece küçük bir elit kesimin bu gelirden faydalandığını kaydederek, "Ülkede toplumsal tabakalaşma çok net fark ediliyor. Fakir olan daha çok fakirleşiyor ve bundan dolayı bir protesto hali var" dedi.
Yolsuzlukta dünyanın başat ülkelerinden biri olan Irak'ın şeffaflık örgütünün endeksine göre 180 ülke arasında sondan 10'uncu olduğunu hatırlatan Alaca, "Genç nüfus oranının yüksek olduğu ülkede işsizlik yüzde 30'ları aşmış durumda. Kamu kaynakları belirli gruplar arasında paylaşılıyor, belediye, elektrik, su ve alt yapı gibi hizmetler çok yetersiz. Son 17-18 yılda kamu fonundan neredeyse 500 milyar dolarlık fon buharlaşmış durumda. Tüm bunlar seçime katılımı belirleyen etkenler" değerlendirmesinde bulundu.
"ABD ve İran'ın başarısız politikaları Irak'a zarar veriyor"
2005 seçimlerine oranla katılımın neredeyse yarı yarıya inmesinin temel motivasyonunun insanların devlete olan güvensizlik ve dönüşüme olan inancını kaybetmesinden kaynaklandığını ifade eden Alaca, "Toplumda bir ümitsizlik gelişmeye başlanmış durumda. ‘Zaten oy kullansam da sistem elitler arasında değişmeyecek' kanaati hakim. Dün konuştuğum devlet görevlileri, sandık yetkilileri ve üst düzet yöneticilerin hemen hepsi aynı görüşte. Bu bezginlik ve bıkmışlık sandığa giderek var olan durumun değişmeyeceğine yönelik inancın işareti" şeklinde konuştu.
"İran ve ABD, müdahaleleriyle Irak'ta devleti yok etti diyebilir miyiz? sorusuna "Kesinlikle, ABD fiili anlamda buradaki devleti yok etti" yanıtı vererek devamında şunları kaydetti:
"ABD, Saddam rejimini kötüleyerek girdiği Irak'ta seçimlere gitmek dışında bir demokrasi inşa edemedi. Ülke fiziki anlamda bir enkaz yığınına dönüştü ve insanlar inanılmaz derece tedirgin ve korku içerisinde. ABD yıl sonu itibariyle böyle bir miras bırakarak gidiyor Afganistan'da olduğu gibi. Ayrıca ABD'nin yanlış politikaları İran'a müthiş bir alan sundu. İran milis güçleri üzerinden Irak'ı bir gölge devlet gibi yönetiyor. ABD ile İran arasındaki bu çekişme hali Irak sahasında çok karşılık buldu. İki ülkenin başarısız ya da kendilerince başarılı politikaları, her anlamda Irak'a zarar veriyor."
"Irak halkı seçimin değişim aracı olduğuna inanmıyor"
Siyasi analist ve yazar Shaho Alkaradaghi de Alaca ile benzer görüşte. Erken genel seçimlerin siyasi sistemin yenilenmesini için yapıldığını kaydeden Alkaradaghi, düşük katılımın siyasi sistemin meşruiyetini daha da zayıflattığını söyledi.
Düşük katılımla Irak halkının çoğunluğunun seçimlerin bir değişim aracı olduğuna inanmadığını gösterdiğini belirten Alkaradaghi, "Çünkü seçimlere girmeden önce köklü bir değişiklik bekliyordu. Değişimi görmediği için evlerinde kalmayı tercih ettiler" dedi.
"Dış müdahaleler devletin yapısını zayıflattı"
Hükümeti kurmaya yönelik rekabetin daha çok Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ile Fetih ve Kanun Devleti Koalisyonu arasında geçeceğini dile getiren Alkaradaghi, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ne yazık ki olumsuz dış müdahaleler Irak devletinin zayıflamasına neden oldu. Önümüzdeki dönemde mutabık kalınacak bir başbakan atamak için dış güçlerin yine bir müdahalesi olacak. Bu da Irak devletine saygı gösterilmediği gibi dikkate alınmadığı anlamına gelir. Dolayısıyla bunun devlet yapısının parçalanmasına yol açtığını söylemek çok zorlama bir değerlendirme olmasa gerek."
İndependentTürkçe