Amerika'nın Sesi internet sitesinin AP'den aktardığı habere göre, Irak'ta hükümet karşıtı protestoların patlak vermesinden bir gün sonra İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani gece geç saatlerde Bağdat'a gitti.
KASIM SÜLEYMANİ 'YEŞİL BÖLGE'DE
Irak'ın başkenti Bağdat'ta bakanlıkların ve büyükelçiliklerin bulunduğu sıkı güvenlik önlemleriyle korunan Yeşil Bölge'ye helikopterle giden Kasım Süleymani sürpriz bir şekilde Başbakan yerine bir grup üst düzey güvenlik yetkilisiyle yapılan toplantıya başkanlık etti.
Süleymani'nin Bağdat'a gidişi, protestolara katılan Irak Şiilerinin de dahil olduğu İran karşıtı tutumla ilgili olduğu değerlendiriliyor. Gösterilerde İran'ın önemli figürlerinin posterlerinin yakılması ve Tahran'a yönelik "Irak'tan elini" çek mesajlarının İran'ı rahatsız ettiği belirtiliyor.
ORTAK ÖFKE İRAN'A
Analiz haberde şu görüşlere yer veriliyor: “Irak ve Lübnan'da göstericiler sokaklara yerel kaygılarla dökülmüş durumda. Gösterilerin hedefinde de siyasi elitler var. Ancak gösteriler her iki ülkede de hem iktidardaki hükümete hem de bu ülkelerde faaliyet gösteren güçlü silahlı gruplara destek veren İran için de sorun teşkil ediyor. Irak'ta göstericilere yönelik gittikçe sertleşen müdahale ve Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta protestocuların ana kampına yönelik Hizbullah destekçilerinin saldırısı İran ve müttefiklerinin vereceği sert karşılığa ilişkin korkuları arttırdı.”
SÜLEYMANİ: "NASIL BAŞ EDİLECEĞİNİ BİLİYORUZ"
AP'ye konuşan ve Kasım Süleymani'nin katıldığı toplantıyla ilgili bilgi sahibi olan iki üst düzey yetkiliye göre, Kasım Süleymani Iraklı yetkililere “Biz İran'da protestolarla nasıl başa çıkılacağını biliyoruz. Bunlar İran'da da yaşandı ve biz kontrol altına aldık” dedi.
GÖSTERİLER İRAN'IN BÖLGESEL NÜFUZUNU HEDEF ALIYOR
Ancak yaklaşık bir ay sonra Irak'taki protestolar yeniden başladı. Lübnan'da da protestolar sürüyor. Her iki ülkede de protestocular Tahran'la ilişkili hükümet ve grupları hedef alıyor. AP'nin analizine göre iki ülkedeki gösteriler İran'ın bölgesel nüfuzunu tehdit ediyor.
SÜLEYMANİ'NİN ZİYARETİ SONRASINDA, GÖSTERİCİLER ÖLDÜRÜLDÜ
Kasım Süleymani'nin Bağdat ziyaretinden bir gün sonra, Irak'ta göstericilerle güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar daha da şiddetlendi. Kimliği belirsiz keskin nişancıların göstericileri başından ve göğsünden vurduğu olaylarda ölenlerin sayısı 100'ü aştı. Bir haftadan daha kısa bir sürede yaklaşık 150 gösterici hayatını kaybetti.
Şİİ MİLİSLER KESKİN NİŞANCI OLDU
Bu hafta yeniden başlayan gösterilerde siyah giyimli ve maskeli şahıslar Irak askerlerinin önünde durarak göstericilere göz yaşartıcı gazla müdahale ettiler. Bu kişilerin başta Haşdi Şabi olmak üzere İran destekli milisler olduğu belirtiliyor.
"İRAN PROTESTOLARI BASTIRMAYI DENEDİ"
AP'ye konuşan Iraklı güvenlik analisti Hişam El Haşimi “İran bu gösterilerden korkuyor çünkü bu ülkelerdeki hükümet ve parlamentolarda elde ettiği en büyük kazanımları kendisine yakın taraflar üzerinden elde etti. İran bu kazanımları kaybetmek istemiyor. O nedenle de protestoları İran'a özgü şekilde bastırmak amacıyla kendisine yakın taraflarla çalışmayı denedi. Ancak başarılı olamadı” diyor.
PROTESTOLAR ve GERİLİM SÜRÜYOR
Irak'ta protestolar kısa bir aranın ardından Cuma günü yeniden başladı, göstericiler başkent Bağdat'ın Tahrir Meydanı'nda büyük gruplar halinde toplanmaya başladı. Yeşil Bölge'ye giden köprü üzerindeki barikatları aşmaya çalışan göstericiler ve güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. Irak'ın güneyinde de göstericiler siyasi partilerin ve İran'a yakın hükümet destekli milislerin ofislerini ateşe verdi.
"HALK, Şİİ MİLİSLERİN EKONOMİYİ SÖMÜRDÜĞÜNÜ DÜŞÜNÜYOR"
AP'nin analiz haberine göre, “yoksul halk İran'la bağlantılı Şii milislerin kendi ekonomik imparatorluklarını kurarak devletin yeniden yapılanma projelerine el koyup bunları üstü örtülü şirket faaliyetlerine dönüştürmelerinden” yakınıyor.
KERBELA KATLİAMI
Salı gecesi Irak'ın güvenlik güçleriyle bağlantılı oldukları gözlemlenen maskeli kişiler Şiiler için kutsal sayılan Kerbela'da göstericilere ateş açtı. Gösterilerde kritik bir dönüm noktası olabilecek kanlı olaylarda en az 18 gösterici hayatını kaybetti, çok sayıda gösterici de yaralandı. Bağdat'ta göstericiler İran bayrağını yaktı. Birkaç gün öncesinde de Kerbela'da İran Konsolosluğu önünde toplanan göstericiler “İran dışarı” sloganları attı.
LÜBNAN'DA DURUM
Lübnan'da yüzbinlerce kişi sokaklara dökülerek İran yanlısı siyasi grupların hakim olduğu hükümetin istifasını istedi. Irak'ta olduğu gibi Lübnan'daki gösteriler de halkın yaşadığı yerel sorunlara odaklıydı.
Avrasya Grubu'nun Orta Doğu ve Kuzey Afrika birimi başkanı Ehyam Kamel “Hem Irak'taki hem de Lübnan'daki protestolar temelde yerel siyaset ve halkın beklentilerini karşılayamayan yozlaşmış siyasi sınıfla ilgili. Gösteriler İran'ın nüfuzunu genişletebildiği ancak müttefiklerinin etkili şekilde yönetemediği bir vekalet modelinin başarısız olduğunu gösterdi” değerlendirmesinde bulundu.
Lübnanlı göstericiler de İran ve onun ülkedeki müttefiki Hizbullah'ı çok sık olmasa da hedef aldı ancak göstericilerin öfkesi daha çok Hizbullah'la yakın olan Hristiyan Partisi'ne mensup Maruni Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Dışişleri Bakanı Cibran Basil'i hedef aldı.
Gösterilerde atılan ortak sloganlardan birinin “Hepsi demek hepsi demek” olması da Hizbullah ve müttefikleri dahil olmak üzere hiçbir siyasi grubun tepkiden muaf olmadığının göstergesi olarak yorumlandı.
NASRALLAH DA HEDEF ALINDI
Geçtiğimiz hafta, protestocular o hafta destekçilerini protestolardan çektiğini açıklayan Hizbullah lideri Hasan Nasrallah aleyhinde slogan atınca, gösteri sırasında kavga çıktı. Nasrallah bazı yabancı güçlerin Hizbullah'ı zayıflatmak amacıyla protestoları suistimal ettiğini savundu, bu adımların Lübnan'ı yeniden iç savaşa sürükleyebileceği uyarısında bulundu.
Salı günü Hizbullah destekçileri Beyrut'un merkezindeki protestocuların kampına saldırdı. Bundan kısa bir süre sonra "ulusal birlik hükümetinde İran yanlısı gruplarla isteksizce ittifak kuran" batı destekli Lübnan Başbakanı Saad Hariri istifasını sundu. Meydana dönen göstericiler protestoların başladığı 17 Ekim'den bu yana ilk zaferlerini kutladı.
LÜBNAN'DA HİZBULLAH
Lübnan'da en güçlü silahlı güç konumundaki Hizbullah 1975-1990 arasındaki iç savaşın ardından silahsızlanmayı reddeden tek taraftı. Hizbullah, silahların Lübnan'ın güneyini 1982-2000 yılları arasında işgal eden İsrail'e karşı ülkeyi savunmak için gerekli olduğunu savunuyor.
SURİYE'DE HİZBULLAH
Hizbullah, Suriye'de İran'ın müttefiki olan Cumhurbaşkanı Beşar Esed'e karşı ayaklanmanın bastırılması amacıyla bu ülkeye de binlerce savaşçı gönderdi. Irak'ın İran destekli milisleri de başlangıçta IŞİD'e karşı mücadele etti, aynı zamanda Esed'e bağlı güçlerin safında savaştı. İran da “Yeşil Hareket” olarak bilinen ve tartışmalı 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından patlak veren demokrasi yanlısı gösterileri şiddetli bir şekilde bastırdı.
İRAN'DAN AÇIKLAMA
İran gösteriler konusunda Çarşamba gününe kadar büyük ölçüde sessizliğini korudu ancak Çarşamba günü İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, kendi internet sitesinden yayınlanan açıklamaya göre, ABD ve bölgedeki müttefiklerini Irak ve Lübnan'daki olayları kışkırtmakla suçladı.
İran Hava Savunma Akademisi'nde konuşan Hamaney, ABD ve batı ülkelerinin istihbarat servislerinin bölgede kaos yarattığını iddia etti. Irak ve Lübnan'a ulusal güvenliğe ve hukuka saygıya öncelik vermesi çağrısında bulundu, göstericilerin taleplerinin de haklı olduğunu söyledi.
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Abbas Musavi de Irak'ta çok sayıda göstericinin hayatını kaybetmesinden Tahran'ın üzüntü duyduğunu belirtti, “Irak hükümeti, ulusu ve din adamlarının bu sorunları aşabileceğinden eminiz” dedi.
SİSTANİ'DEN AÇIKLAMA
Irak'taki Şiilerin en büyük dini mercii Ali es-Sistani de ilk kez dün (1 Ekim) açıkalma yaptı. Sistani, Iraklıların ülkedeki siyasi ve idari rejimi belirleme iradesine saygı duyulmasını istedi ve ülkenin iç savaşa sürüklenebileceği uyarısında bulundu.
Göstericilere karşı şiddet kullanılmasını kınayan Sistani, mesajında şu ifadelere yer verdi:
"Kan akmasının önüne geçilmeli ve ülkenin iç savaşa sürüklenerek harabeye dönüşmesine izin verilmemeli. Adı ne olursa olsun hiçbir askeri güç göstericilere müdahale etmeleri için alanlara sürülmemeli. Iraklıların, anayasa referandumu ve meclis seçimleri yoluyla ülkedeki siyasi ve idari rejimi belirleme iradesine saygı duyulmalı. Bu, eski rejim (Saddam yönetimi) sonrası üzerinde durduğumuz ve desteklediğimiz bir durumdur. Reform önemli ve gereklidir. Irak halkının tüm renkleri ve bileşenleriyle seçme hakkı bulunuyor. Hiçbir grubun veya bölgesel ve uluslararası tarafın, Iraklıların iradesini gasp etme ve kendi görüşünü onlara empoze etme hakkı yoktur."
Sistani ayrıca, Irak siyasetinde doğru kararların alınması için ülkedeki tüm taraflara "kendi kişisel çıkarlarını kenara bırakarak ülkenin geleceğini düşünmeleri" çağrısında bulundu.
Irak'taki Şiilerin en büyük dini mercii Sistani'nin "siyasi rejimin belirlenmesinde Iraklıların iradesine saygı duyulması" gerektiği yönündeki ifadesi, "Sistani'den İran'a mesaj" olarak değerlendirildi.
Göstericilerin talepleri arasında Başbakan Adil Abdulmehdi'nin istifası ve mevcut iktidar sisteminin değiştirilmesi de yer alıyor.
İran'ın ise Abdulmehdi'nin istifasını istemediği ve bunu Irak'taki Şii partilerin liderlerine de ilettiği iddia ediliyor.
SADR'IN TUTUMU
Şii Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ise Irak'ta erken seçim çağrısı yapmıştı.
Sonrasında Irak Başbakanı Abdulmehdi, Sadr'a mektup yazarak "Amiri ile anlaştığı anda istifa etmeye hazır olduğunu" söylemişti. Mehdi, mektupta, "Erken seçim çağrısının amacı hükümetin değiştirilmesi ise bunun için siz (Sadr) ve Hadi el-Amiri'nin yeni hükümetin kurulması amacıyla anlaşması gerekiyor. Böylece Başbakan olarak istifamı sunup birkaç gün veya birkaç saatte hükümeti devredeceğim" ifadelerini kullanmıştı.
Bu mektuba sosyal medya hesabından Salı günü (29 Ekim) cevap veren Sadr, hükümetin acilen düşürülmesi için çağrıda bulundu.
Abdulmehdi hükümetinden güvenoyunun çekileceği mesajını veren Sadr, bunun için Bedir örgütü lideri Hadi el-Amiri'ye iş birliği çağrısında bulundu. Sadr, "Senden (Başbakan) güvenoyunu acilen çekmek için kardeşim Hadi el-Amiri'yi iş birliğine çağırıyorum." ifadesini kullandı.
Protestolar sürerken İran'da olduğu ortaya çıkan Sadr, Salı günü buradan dönerek rotestolara katıldı.