İran'ın nükleer programının kilit isimlerinden nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade'ye Tahran eyaletine bağlı Abserd ilçesinde düzenlenen saldırı, son 10 yılda İranlı nükleer bilimcileri hedef alan suikastları yeniden gündeme taşıdı.
İran Savunma Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, öğleden sonra Tahran'ın Abserd ilçesinde silahlı teröristlerin İranlı nükleer fizikçi Fahrizade'nin bulunduğu araca saldırı düzenlediği belirtildi.
Aynı zamanda Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı olarak balistik füze programının da önemli isimlerinden biri olan Fahrizade'nin saldırı sonucu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı ifade edildi.
Devlet televizyonu da Fahrizade'nin korumaları ile teröristler arasında çatışmanın çıktığı ve teröristlerden en az üçünün öldürüldüğünü duyurdu.
Suikast, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun 2018'de İran'ın nükleer programıyla ilgili yaptığı bir sunumda suikasta uğrayan İranlı nükleer fizikçi Fahrizade'yi işaret ederek, “Bu ismi unutmayın” sözlerini akıllara getirdi.
Saldırının ardından açıklama yapan İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de terör saldırısının arkasında İsrail'in olduğuna dair ciddi belirtiler olduğunu söyledi. Netanyahu ise “Size Orta Doğu'da bir hareketlenme olduğunu söylemek istiyorum. Gergin günler bizi bekliyor.” dedi.
İran, 2010'dan bu yana üst düzey 5 bilim insanını suikastlara kurban verdi
Nükleer alanlarda çalışma yürüten İranlı bilim insanlarına yönelik suikastlar zinciri, Tahran Üniversitesi'nde fizik profesörü olarak görev yapan Mesud Alimuhammedi'nin 2010'da öldürülmesiyle başladı.
Kuantum fiziği ve temel parçacık fiziği alanlarında çalışmalarıyla bilinen Alimuhammedi, 12 Ocak'ta evinin önünde motosiklete yerleştirilmiş bombanın patlatılması sonucu hayatını kaybetti. Saldırıda Alimuhammedi'nin eşi de yaralandı. İran, saldırıyla ilgili İsrail ve ABD'yi suçlarken Washington suçlamaları kabul etmedi.
Aralık 2010'da saldırının faili olarak yakalanan Mecid Cemali Feşi adlı zanlı, sorgusunda suikasta ilişkin rolünü itiraf etti. Tel Aviv'de İsrail İstihbarat Teşkilatı'nın (Mossad) eğitiminden geçtiğini ve suikastı İsrail adına işlediğini anlatan Feşi, suikast karşılığında Mossad'ın kendisine 120 bin dolar ödediğini de açıkladı. Yargılandığı mahkeme tarafından 2011'de idama mahkum edilen Feşi'nin cezası tutulduğu Tahran'daki Evin Cezaevi'nde 2012'de infaz edildi.
29 Aralık 2010'da saldırganlar bu kez Şehid Beheşti Üniversitesi'nde nükleer alanda çalışmalar yürüten iki profesörü hedef aldı. İran Atom Enerjisi Kurumu bünyesinde kuantum fiziği alanında çalışmalar yapan profesör Mecid Şehriyari, seyir halindeki aracına yerleştirilen uzaktan kumandalı bombanın patlatılması sonucu yaşamını yitirdi.
Aynı gün Şehid Beheşti Üniversitesi'nde nükleer fizik profesörü olan Feridun Abbasi'ye de aynı yöntemle suikast girişimi yapıldı. Abbasi, saldırıdan ağır yaralı olarak kurtuldu.
Suikasta kurban verilen bir diğer nükleer fizikçi Daryuş Rızainejad ise 23 Temmuz 2010'da Tahran'da eşi ile birlikte çocuğunu kreşten aldıktan sonra motosikletli saldırganlar tarafından açılan ateş sonucu öldü. Saldırıda Rızainejad'ın eşi ve çocuğu da yaralandı. İran medyası, saldırının ardından Rızainejad'nin nötron aktarımı uzmanı bir fizik profesörü olduğunu duyurdu. Yetkililer ise suikasta uğrayan kişinin Tahran'daki Hace Nasır-ı Tusi Üniversitesi'nde elektronik öğrencisi olduğunu açıkladı ancak Batı medyası daha sonra öldürülen kişinin nükleer fizikçi olduğunu doğruladı.
Saldırının ardından dönemin İran Meclis Başkanı Ali Laricani, ABD ile İsrail'i "terör eylemiyle" suçladı ancak ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland, saldırıyla ilgilerinin olmadığını ifade etti.
Natanz'daki uranyum zenginleştirme merkezinde görevli nükleer fizikçi Mustafa Ahmedi Ruşen de 11 Ocak 2012'de Tahran'ın doğusundaki Allame Tebatebai Üniversitesi'nin yakınlarında arabasına yerleştirilen bombanın patlatılması sonucunda yaşamını yitirdi. Ruşen'in yanında bulunan şoförü Rıza Kaşkayi de saldırıda hayatını kaybetti. Aynı zamanda İran'ın füze programının başındaki isimlerden olduğu da söylenen Ahmedi Ruşen'in ölümünün ardından Natanz'daki nükleer tesise Şehid Ahmedi Ruşen Nükleer Merkezi adı verildi.
ABD'de haftalık yayın yapan Time dergisi 13 Ocak 2012'de Batılı istihbarat yetkililerine dayandırdığı haberinde, İranlı nükleer fizikçileri hedef alan suikastların ardında İsrail'in olduğunu ve Ahmedi Ruşen'in de bu suikastlar zincirinin son kurbanı olduğunu yazdı.