Tahran'da 13 Eylül'de 'ahlak polisi' olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından gözaltına alındıktan sonra komaya girerek hastaneye kaldırılan Emini'nin 16 Eylül'de yaşamını yitirmesi ülkede infiale yol açtı.
Amini, Cumartesi günü memleketi İran'ın batısındaki Saqez kentinde toprağa verildi.
Cenazesinin ardından protestolar patlak verdi ve polis göstericileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı. Çok sayıda protestocu tutuklandı.
Sosyal medyada yayınlanan videolar, birçok şehirde kadınların başörtülerini çıkardığını ve protestocuların güvenlik güçleriyle karşı karşıya geldiğini gösteriyor.
Muhalif 1500 Tasvir sitesinin yayınladığı videolara göre, Tahran'ın merkezindeki bir caddede bir grup göstericinin ülkenin dini liderine karşı "Ali Hamaney'e ölüm" sloganları attığı duyulurken, başkentin başka bir bölgesinden görüntülerde ise güvenlik güçlerinin protestoculara saldırısı yer alıyor.
PROTESTOLAR TAHRAN'A SIÇRADI
Protestolar dün başkent Tahran ve diğer şehirlere sıçradı. Devlet televizyonuna bağlı bir haber sitesi, kuzeydeki Rasht kentinde düzenlenen bir protestoda 22 kişinin tutuklandığını söyledi.
Devlete ait yayın kuruluşu, protestolardan yabancı ülkeleri ve sürgündeki muhalif grupları sorumlu tutarak, Amini'nin ölümünü daha fazla ekonomik yaptırım için bahane olarak kullanmakla suçladı.
Bugün ise İranlı yetkililer, protestolar sırasında üç kişinin öldürüldüğünü doğruladı, ancak cinayetlerin "şüpheli" olduğunu söyleyerek suçu güvenlik güçlerinden uzaklaştırmaya çalıştı.
Yarı resmi Fars Haber Ajansının bildirdiğine göre, bugün geç saatlerde Tahran'da gösteriler devam etti ve polis göz yaşartıcı gaz kullandı.
"YABANCI ÜLKE AJANLARI SUÇLU"
Tahran Valisi Mohsen Mansouri, yabancı ajanları ülkenin başkentindeki şiddeti körüklemekle suçladı. İran devlet haber ajansı IRNA, üç yabancı ülke vatandaşlarının 'yaptıkları toplantı sırasında' tutuklandığını söyledi.
Gerginliği yatıştırmak için, İran'ın dini lideri Hamaney'in yardımcısı, Tahran'da gözaltında hayatını kaybeden kadının ailesine taziyede bulundu.
Amini'nin babası, kızının herhangi bir sağlık sorunu olmadığını ve bacaklarında morluklar olduğunu belirterek kızının ölümünden polisi sorumlu tutuyor.