Hakkı Uygur'un, “İran'daki patlamaların ve yangınların anlamı” başlıklı analiz haberinde, “Geniş kapsamlı sabotajlar ister siber altyapı kullanılarak isterse de fiziki saldırı şeklinde gerçekleştirilmiş olsun Tahran yönetimine karşı yeni bir meydan okumanın şekillendiğine kuşku yok” deniliyor.
Hakkı Uygur'un ‘iramcenter.org'da yayınlanan analiz haberinin tam metni şöyle:
İran'da son haftalarda meydana gelen çok sayıdaki yangın ve patlama, iç ve dış basında bu olayların doğal felaketler mi yoksa sabotaj saldırıları mı olduğu yönünde çeşitli değerlendirmelerin yayımlanmasına yol açtı. Tahran'daki hastanelerden Körfez kıyısındaki petrokimya ve elektrik üretim tesislerine kadar uzanan farklı hadiselerin ülkenin nükleer tesislerinde ve füze üretim merkezlerinde de tekrarlanması, olayların sadece insan hatasından kaynaklı sıradan hadiseler olmadığı izlenimini güçlendiriyor.
Nitekim Netenz'deki nükleer tesislerdeki patlamanın ardından Millî Güvenlik Kurulunun güvenlik gerekçesini sebep göstererek olaya dair ayrıntılı bir açıklama yapmaması ya da Hucir'deki füze üretim merkezindeki patlama ile ilgili ilk açıklamalarda Hucir yerine patlamanın Parçin'de olduğuna ilişkin ifadeler, olayların sabotaj olduğu yönündeki iddiaları güçlendirdi. Bu yöndeki iddiaların İsrailli yorumcular ve gözlemcilerden de gelmesi, yine İsrail'e yakınlığı ile bilinen bölgedeki bazı kişi ve kurumların benzer iddiaları seslendirmesi, kimi saldırıların İran devlet yetkililerinden önce adı duyulmamış “Vatan Çitaları” gibi varlığı tartışmalı gruplar tarafından duyurulması da İran'ın geniş kapsamlı bir sabotaj girişimine maruz kaldığı yönündeki düşünceleri güçlendiriyor. Netenz'deki saldırının ardından konuşan İran Atom Enerjisi Ajansı Sözcüsü Behruz Kemalvend'in tesislerde çok daha ileri savunma önlemlerinin alınacağını açıklaması dikkat çekti.
Bilindiği üzere İran, Mayıs 2018 tarihinden itibaren Trump yönetiminin ağır baskısı altında bulunuyor. Her ne kadar “maksimum baskı” adı verilen bu stratejinin temel ayağını ekonomik yaptırımlar oluşturuyorsa da özellikle Mayıs 2019'dan itibaren gerginlik askerî boyut da kazanmıştı. Nitekim bu yılın hemen başında Kasım Süleymani ve beraberindekilerin öldürülmesi ve İran'ın misilleme saldırısında Bağdat'taki ABD üslerinin İran füze saldırılarına hedef olması askerî gerilimde zirve noktasını teşkil etmişti.
Ekonomik baskılar konusunda zor günler geçiren ve son haftadaki dolar krizinin gösterdiği üzere küresel salgının da etkisiyle finansal zorluklarla baş etmekte zorlanan Tahran, aynı dönem içinde İsrail'in Suriye'deki rutin hâle gelen saldırılarını da cevapsız bırakmak zorunda kalmıştı. İranlı bazı yetkililerin “Bu saldırıların düşman saldırısı olduğu ispatlanırsa cevapsız bırakamayız.” yönündeki açıklamaları bu yüzden önemli. Benzer şekilde temsil kabiliyeti olan bazı sosyal medya kullanıcılarının da “Süleymani suikastı ve Suriye'deki saldırılar yanıtsız bırakıldığı için artık evimizde hedef alınıyoruz.” tarzı paylaşımları ülke içindeki bir kesimin saldırıların failleri hususunda şüphe taşımadığını gösteriyor.
Söz konusu geniş kapsamlı sabotajlar ister siber altyapı kullanılarak isterse de Netenz'de iddia edildiği üzere tesislere yönelik fiziki saldırı şeklinde gerçekleştirilmiş olsun Tahran yönetimine karşı yeni bir meydan okumanın şekillendiğine kuşku yok. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin “İran'ın en zor yılı olacak.” dediği süre içinde ABD seçimlerine kadar olan zaman dilimi özellikle kritik. Son görev yılında içeride sertlik yanlısı muhafazakârların kontrolündeki Meclisin gensoruları, her geçen gün yeni zirveleri gören koronavirüs kayıpları ve görev süresi içinde yaklaşık beş kat artan döviz fiyatlarının yol açtığı ekonomik sıkıntılarla uğraşmak zorunda kalan Ruhani eş zamanlı olarak dışarıda da ABD'nin uluslararası uzlaşı sağlamaya çalıştığı silah yaptırımları, UAEA'nın Tahran'ı suçlayan açıklamaları gibi gelişmeleri ayrıca Suriye ve Irak'ta adı konulmamış stratejik küçülmeyi yönetmek zorunda.
ABD eski Millî Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın tartışmalı kitabında sıklıkla atıfta bulunduğu gibi İran'ın ABD seçimlerinin gündem konularından biri hâline gelmesi durumunda daha farklı gelişmelere de şahit olabiliriz. Trump seçimlerden önce çok istediği müzakereler konusunda taviz koparabilmek için İran karşıtlığını şiddetlendirebilir ya da baskılar karşısında tamamen edilgen olmadığını göstermek isteyen Tahran'ın bölgedeki karşı hamlelerinden birisi öngörülemeyen sonuçlara yol açabilir. Her hâlükârda yaz ayları her anlamıyla sıcak geçecek gibi görünüyor.
Kaynak: https://www.iramcenter.org/
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak verilmiştir. Bu analizde yer alan görüşler yazarına aittir.