ABD'nin İran'dan petrol ihraç eden 8 ülkeye geçici petrol ithalatı muafiyeti tanımasına ve Tahran yönetiminin yaptırımları aşmak için geliştirmeye çalıştığı alternatif yöntemlere rağmen, İran'ın dış gelirlerinin önemli bir bölümünü oluşturan petrol ihracatı düşüyor.
Tek taraflı olarak İran'la nükleer anlaşmadan ayrıldığını açıklayan ABD'nin İran'ın deniz taşımacılığı, finans ve enerji alanlarını hedef alan ikinci dalga yaptırımları, Kasım 2018'de uygulanmaya başlandı. Bu tarihten itibaren İran Ulusal Petrol Şirketi, İran Petrol Ticaret Şirketi ve Ulusal Tanker Şirketi'ne uluslararası kısıtlamalar getirilirken, ekonomisi büyük ölçüde petrole dayalı İran'ın petrol ve ürünlerinin ihracatına yaptırımlar uygulandı.
Yaptırımlar öncesi yaklaşık günlük 2,4 milyon varil petrol ihracatı gerçekleştiren İran'ın, yaptırımlar sonrası satışları 1 milyon varilin altına kadar geriledi.
Devreye giren yaptırımlar sonrası ülke ekonomisi üzerindeki baskılar yoğunlaşırken, ABD uluslararası kamuoyunu da şaşırtan bir hamleyle içlerinde Çin ve Türkiye'nin de bulunduğu İran'dan petrol ithal eden 8 ülkeye 180 günlük petrol ithalatı muafiyeti tanıdı. Yaptırımları ihlal etmeleri halinde uluslararası finans sisteminden dışlanıp beraberinde ABD'deki faaliyetlerine ceza ve kısıtlama getirilmesinden çekinen ülke ve firmalar, İran'dan petrol alımlarını azaltma yoluna gitti.
Tahran sadece devlet şirketlere satılabilen petrolün özel şirketlere de satılmasının önünü açarak yaptırımları etkisizleştirmeyi de denedi. Özel şirketler düzenlemelerin ardından doğrudan petrol ihraç edebilme hakkına kavuştu. Daha önce sadece ihracat şartıyla İran içindeki özel rafinerilere satış gerçekleştirilebiliyordu. Ayrıca yaptırımları aşabilmek amaçlı olarak petrol ticaretinin dolar yerine ulusal para birimleriyle gerçekleştirilmesi denemeleri de yabancı ithalatçıların alımlarını azaltmasının ya da durdurmasının önüne geçemedi.
Petrol ithalat muafiyeti tanınan Çin, Hindistan, Güney Kore, Japonya, Türkiye, Tayvan, İtalya ve Yunanistan gibi devletler piyasa fiyatlarının altında satılan İran petrolü alımlarını azaltırken, özel ihracatçılar için gerçekleştirilen borsa satışları da İran'ın hedeflerinin altında gerçekleşiyor.
İran'ın kapalı yapısı nedeniyle net petrol ihracatında resmi rakamlara ulaşılamasa da Tahran'ın dış gelirlerinin büyük bir bölümünü oluşturan ihracatın azalmış olması ülkenin ekonomisiyle birlikte, özellikle Yemen, Suriye ve Irak'ta sürdürdüğü politik ve askeri operasyonları da zora sokuyor.
Yaptırımlar İran ekonomisini zayıflatıyor
Yaptırımlar öncesinde ekonomik zorlukların halkta uyandıracağı etkiyi azaltmak için İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani dahil yöneticiler, yaptırımların ülke ekonomisinde yavaşlamaya neden olabileceği uyarılarında bulunmuş, Petrol Bakanı Bijen Namdar Zengene ise petrol satışlarının devam edeceği beklentisini dile getirmişti.
Tüm açıklamalara rağmen geçen yıl yaptırımların etkileri ülke ekonomisinde hissedilmeye başlanmış, Beyaz Saray'ın Tahran yönetimini dize getireceği yönündeki açıklamaları da ülke ekonomisine ilişkin 2019 beklentilerinin olumsuz yönde gelişmesine neden olmuştu.
AA muhabirinin Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerinden derlediği bilgilere göre, İran'ın ekonomik büyüklüğünün 2018'de 430,1 milyar dolar seviyesinde olacağı öngörülüyor.
Nükleer anlaşmanın imzalandığı 2015'te yüzde 1,6 daralan İran ekonomisi, 2016'da yakaladığı yüzde 12,5'lik büyüme performansının ardından 2017'de yüzde 3,7 büyüdü. Ülke ekonomisinin 2018'de ise yüzde 1,5 daralacağı tahmin ediliyor.
İran'ın 2015'te yüzde 11,9 olan enflasyon oranı, 2016'da yüzde 9,1, 2017'de yüzde 9,6 olurken, geçen yıl için bu oranın yüzde 29,6 seviyesinde gerçekleşmesi öngörülüyor.
ABD ile dış politikada yaşanan gerginlikler İran riyalinin de dolar karşısında değer kaybetmesine yol açtı. İran Merkez Bankası verilerine göre, geçen yıl başında dolar karşısında 36 bin seviyelerinde işlem gören İran riyali, değer kaybının devam etmesini önlemek amacıyla Nisan 2018'den itibaren 42 bin riyale resmi karşılık olarak sabitlendi.
Para biriminde yüzde 200'ü aşkın değer kaybı
İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Ekonomi Koordinatörü Prof. Dr. Murat Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD yaptırımlarının devreye girmesiyle ilgili takvimin ilk aşamasının 8 Ağustos, ikinci aşamasının ise 5 Kasım 2018'de başlamasına rağmen birçok yabancı firmanın İran pazarından çekilmesinin geçen yıl yaz aylarında gerçekleştiğini söyledi.
İran para biriminin geçen yıl yabancı paralar karşısında serbest piyasada yüzde 200'ün üzerinde değer kaybettiğini kaydeden Aslan, bu durumun başta enflasyon olmak üzere faiz, işsizlik, yatırım, ekonomik büyüme gibi birçok ekonomik değişkeni olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi.
Aslan, ülkenin ham petrol ihracatının 2018'in ilk aylarında günlük 2,4 milyon varil düzeyinde gerçekleşirken bu oranın yıl sonunda yarı seviyeye indiğinin gözlemlendiğine dikkati çekerek, "Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 8 ülkeye kısmı muafiyet sağlamasına rağmen ABD yönetiminin bu ülkelerin İran'dan aldığı ham petrol miktarının Mayıs 2019'da daha da azaltılmasını isteyeceği dile getirilmektedir." dedi.
Petrol gelirlerinde düşüş beklentisi
İran devlet gelirlerinin yüzde 70'e yakınının petrol ihracatından sağlandığını belirten Aslan, şöyle devam etti:
"Ülkede petrol gelirlerinin 2017'de 50-55 milyar dolar seviyesinden, 2018'de 30-35 milyar dolar ve 2019'da bunun çok daha altına, 20 milyar dolar seviyelerine ineceği tahmin edilmektedir. İran devleti petrol satışını sürdürmek için petrol borsası kurma, petrolü kendi gemileriyle taşıma, sigorta masraflarının karşılanması ve petrol fiyatında ciddi iskonto gibi birtakım girişimlerde bulunsa da bu adımların asıl amacı petrol ihracatını 1 milyon varil olarak kabul edilen kritik eşiğin altına düşmesini engellemektir."
Aslan, yaptırımların sınırladığı tek alanın petrol ticareti olmadığını vurgulayarak, üçüncü ülkelerdeki mukim şirketlerin İran'a mal satma konusunda çekingen davrandığını, ticareti devam ettiren firmaların ise ticaretten doğan paranın İran dışına transferinde ciddi sorunlar yaşadığını aktardı.
"Dolar etkili bir enstrüman"
Küresel finans sistemi ve uluslararası para transfer mekanizmalarının ABD'nin kontrolünde olmasının İran ile ticaretin sürdürülmesini ciddi anlamda zorlaştırdığını anlatan Aslan, "Bu sorunu kısmen de olsa azaltmak amacıyla AB tarafından ortaya atılan Özel Ödeme Aracı (Special Purpose Vehicle) mekanizması somut anlamda halen faaliyete geçirilmemiştir. Bu bağlamda ABD yaptırımlarının etkinliğinde para transferi sorunu en az petrol ihracatının sınırlandırılması kadar etkili bir enstrümandır." diye konuştu.
Aslan, gerek reel satın alım gücündeki azalma gerekse bazı malların temini konusunda zorluk yaşayan İran halkının yaptırımların etkisini günlük hayatlarında giderek daha da derinden hissettiğini ifade etti.
İran'ın ekonomik sıkıntılar ve toplumsal hareketlerle baş etme kapasitesi ve tecrübesine değinen Aslan, "Ekonomik yaptırımların halk üzerindeki olumsuz etkisinin ne kadar süreceği ve halkın geleceğe yönelik bir ışık görememesi durumunda ne yapacağını bugünden kestirmek oldukça zor gözükmektedir. İran içinde durum ne olursa olsun, İran'da yaşanan ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın Türkiye'yi olumsuz etkileyeceği su götürmez bir gerçektir." dedi.