İşgalciler Silahlı Filistinliler Korkusuz
İsrail güçleri, 3. İntifada'yı başlatan Filistinlilere olan kanunsuz uygulamalarını ve şiddetini devam ettiriyor...

Oluşturma Tarihi: 2015-10-10 01:52:34

Güncelleme Tarihi: 2015-10-10 01:52:34

TİMETÜRK I HABER MERKEZİ

Üçüncü intifadanın başlama sebepleri, ilk iki intifadanın başlaması sebepleri ile aynı: İsrail'in Filistinlilere hayatı zehir eden işgalci, ayrımcı ve sömürgeci politikası. Ancak geçmiş ile günümüz arasında önemli bir fark var: İsrail'in yeni yerleşimci militanları.

Birinci ve ikinci intifada ile günümüz intifadası arasındaki en belirgin fark İsrailli yerleşimcilerin Filistinlilere düzenlediği saldırılar. İsrailli yerleşimciler çok iyi silahlanmış, iyi organize olmuş ve ideolijik açıdan hırslı militanlar haline döndü. Bu militanlar Filistinlilerin köylerini yağmalıyor ve sokaklarda ve dahi evlerinde Filistinlilere saldırıyorlar. Geçtiğimiz sene genç Muhammed Ebu Khdeir'in Kudüs'te korkunç bir biçimde canlı canlı yakılmasından Dawabshah'ın Dima'daki evinin kundaklanmasına kadar İsrailin yerleşimci militanları Filistinlilere bir dizi saldırı düzenledi. İsrail, Batı Şeria'da en saldırgan işlerini gerçekleştirmek için bu fanatik militanları koruyor ve destekliyor.

FİLİSTİNLİLERİ BANTUSTANS'A SÜRMEK

Netanyahu “topyekun savaş” retoriği Batı Şeria'daki önemli Filistin yerleşim yerlerinin yeniden işgal edilmesi, bu yerleşimci İsrail militanlarını ve onların hükümetteki ortaklarını memnun etti. Diğer yandan İsrail ordu ve istihbaratı hemen işe koyulsa da bu yoğun savaş düzeni alma hareketi ne yerleşimcilerin ne de İsrail'in siyasi yapılanmasının umrundaydı. Hepsinin ortak bir amacı var: Olabildiğince çok Filistinliyi Kudüs ve Batı Şeria'nın kalan kısmından çıkarıp kendi yapımları olan Bantustans duvarlarının içine sürmek. Bunun da en kolay yolu Filistinlilere Bantustans dışında baskı yapmak.

Batı Şeria'ya ek olarak gönderilen 4 askeri birlik dışında hiç bir birlik Filistin şehirlerinde bulunmuyor. İsrail, ordunun aşırı şiddet kullandığı ve Filistin şehirlerinde kontrolü elinde tutmak için sürekli devriye attığı Birinci İntifa'da ya da Batış Şeria'yı yeniden işgal etmeye uğraştığı ve Filistin Otoritesinin alt yapısını yok etmeye çalıştığı İkinci İntifada'dan farklı olarak bu kez sadece Filistinlilerin yaşadığı A Bölgesini hedef almıyor.

İsrail, Gazze'deki Filistin halkını katletmekle aynı kapıya açılan yolla “çevre”den saldırıyor. Gettolar Filistinlilerin kontrolünde bulunuyor. Ancak İsrail, Batı Şeria'nın geri kalan %60'lık kısmında ayrımcı duvarlar örerek, evleri yıkarak, suya erişimi engelleyerek, kontrol noktaları kurarak ve yerleşimci miltanların saldırıları ile hayatı Filistinliler için dayanılmaz bir hale getiriyor.

KORKUSUZ GENÇLER

İsrail'in tüm bu politikaları Filistin direnişini etkiledi. Filistinliler bir yandan protestolara devam ederken doğrudan etnik temizlik tehdidi ile karşı karşıyalar. Kudüs'teki genç Filistinliler ekonomileri, okulları ve evlerindeki baskıcı İsrail etkisini “savma” çabalarına devam ediyor. Onları hiçbir şey yıldırmıyor; ne ölümler ne de taş atmanın 20 yıl ile cezalandırılmasını öngören yeni yasa.

Aksine, arttırılan baskıya karşı protestolar sergileyenler Kudüslü Filistin gençleri oluyor. Muhammed Ebu Khdeir'in öldürülmesinden bu yana Kudüs intifadası devam ediyordu. Batı Şeria'nın kalan kısmında ise protesto dalgaları görüldü ve bu dalga giderek büyüdü. Geçtiğimiz hafta 7 Filistinli genç öldürüldü ve 800 Filistinli de yaralandı. Yeşil Bölge içinde şiddetli ırkçı saldırılara, kurumsal ayrımcılığa ve etnik temizlik politikalarına maruz kalan Filistinliler şehir ve kasabalarda protestolar düzenledi.

Batı Şeria içindeki A Bölgesinde yaşayan Filistinliler, mülteci kamplarında kalanlar hariç, bu tür hareketlerden uzak tutuldu. Ne Filistin hükümeti ne de Filistin siyasi partileri, İsrail Filistin devletini reddederken bir stratejik yön tayin edemedi. Filistin'in kendi kendini yönetmesine ve İsrail'deki Filistin vatandaşlarına uygulanan ayrımcılığın sonlandırımasına dair bir talepte bulunamadılar. Kendi halklarını savunmak için bu tür yapıları oluşturamadılar.

İSRAİL VE HÜKÜMETE KARŞI AYAKLANMA

Son zamanlar yaşanan protestolar sadece İsrail'e yönelik değil. Batı Şeria'da İsrail baskısının en şiddetli hale geldiği anda halkın yaşadığı hayal kırıklığının dışa vurumu. Protestoları, etkisiz ve tam olarak temsil edilememe durumuna bir son verme isteklerini vurguluyor.

Filistin hükümeti bu kızgınlığın farkında. Mahmud Abbas'ın BM'lerde yaptığı ve İsrail politikalarına “Filistin hükümetinin işleyişine ve hatta varlığına bir tehdit” şeklinde yaptığı uyarı İsrail ve destekçilerine karşı bir itirazdan başka bir şey değildi.

Sonuç olarak işgalci İsrail ile Bantustans'taki istikrarın garantörü olan Filistin hükümeti arasındaki güç paylaşım meselesi asla son bulmayacak. Filistin hükümeti halkı nazarındaki asgari itibarını korumak için, İsrail ile güvenlik işbirliğine son vererek milli gibi görünmeli, İsrail'le ekonomik anlaşmalara son vermeli, sömürgeci İsrail'i izole etmek için tam boykot ve yaptırım uygulama çağrısında bulunmalı ve halkını korumalı. Eğer Filistin hükümeti bunları yaparsa İsrail baskı uygular. Eğer programını asgari düzeyde gerçekleştirmede başarısız olursa, Filistin halkı ayaklanacaktır.

Tüm siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmeler Filistin halkını ayaklanmaya hazırlıyor. İki devletli çözümü savunanlar bir Filistin devletine olan inançlarının kaybetti. Ekonomik durum giderek kötüleşiyor. İşsizlik had safhada. Halk onurlu bir gelecek arıyor, halkları için özgürlük ve bağımsızlık istiyor ve bunun bedeli ne ise ödemeye hazır. Genç insanlar isyanın baş aktörü. Her protesto dalgasında yeni bir direniş yapısının temellerini atıyorlar.

http://www.middleeasteye.net/columns/next-intifada-struggle-against-bantustans-1061996685 sitesinde yayımlanan haber Melahat Kemal tarafından Timetürk için Türkçe'ye aktarılmıştır.