İsrail'e yakınlığıyla bilinen ABD Başkanı Donald Trump, damadı ve başdanışmanı Jared Kushner'ı ‘Ortadoğu'da barış' için görevlendirmişti. Kushner'ın bu konudaki ilk adımı da Filistin meselesine yönelik bir ‘çözüm' planı hazırlamak oldu. Plana ilişkin, gerek Arap, gerekse Amerikan basınında birçok iddia ortaya atıldı. Suudi Kralı Selman'ın, Filistin lideri Mahmud Abbas'a “Ya bu planı kabul et, ya da istifa et” dayatmasında bulunduğu öne sürüldü. Abbas yönetimi bu iddiayı reddetti.
Fakat gündeme gelen iddialardan sonuncusu Ortadoğu'yu hareketlendirdi. Trump yönetiminin, çarşamba günü İsrail Büyükelçiliği'ni Kudüs'e taşıma kararını kamuoyuna duyuracağı yönündeydi.
KUSHNER'DAN AÇIKLAMA
Kushner, önceki gün düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nde bir konuşma yaparak Başkanı Donald Trump'ın konuyu halen değerlendirdiğini belirtip, “Başkan karar verdiği zaman bunu size ben değil o söyleyecek” diye konuştu. Kushner ayrıca İran'ın Ortadoğu'daki etkisinin azaltılması için Filistin sorununun mutlaka çözülmesi gerektiğini söyledi.
ABD MEDYASI YAZDI
Amerikan medyasında, Trump'ın, askıya alma süresi gelecek hafta sona erecek 1995 tarihli Amerikan Büyükelçiliğinin Kudüs'e Taşınmasına İlişkin Yasa'yı daha fazla bekletmeyip Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağı iddia edildi.
İNTİFADA ÇAĞRISI
Konuya ilişkin Hamas ve El Ffetih cephesinden ise intifada çağrısı geldi. Mahmud Abbas ve İsmail Heniyye "Birleşik Filistin cephesi" çağrısı yaptı.
İSLAM DÜNYASI SESSİZ
Star'ın haberine göre Ancak bir haftadır gündemde olan konuya İslam dünyası cılız tepkiler geldi. Sadece Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanlıkları, Trump yönetimini bu karardan vazgeçmeye çağırdı. İslam İşbirliği Teşkilatı sessizliğini korurken, Arap Birliği Filistin'in talebi üzerine bugün Kudüs konulu acil bir toplantı gerçekleştirecek. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise konuya ilişkin birçok ülkenin lideriyle ve uluslararası kuruluşla yazışmalar yaptı. Abbas, Afrika Birliği, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, BM, AB, Rusya ve ABD'den oluşan Ortadoğu Dörtlüsüne bu girişimin engellenmesi için yazı gönderdi. Avrupa Birliği ve üye ülkelerin liderleri de tamamen sessiz kaldı.
TÜRKİYE'DEN SERT TEPKİ: SONU FELAKET OLUR
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayarak şunları söyledi:
ARAP BİRLİĞİ'NE KUDÜS İÇİN ACİL TOPLANMA ÇAĞRISI
"Anlaşmalar ve BM'nin kararları Kudüs'ün statüsünü korumayı BM'ye de bir vazife olarak yüklemektedir ve BM'nin de bu statüyü korumak ayrı bir taahhüdü, sorumluluğudur. Türkiye, herkese bu noktada sorumluluklarını ve taahhütlerini bir kez daha hatırlatmaktadır" diyen Bozdağ, "Bölgeyi lütfen yeni felaketlere, çatışmalara, kargaşalara sürükleyecek adımlar atmaktan kaçının" ifadesini kullandı.
FİLİSTİN'DEN ABD'YE KUDÜS UYARISI
Bozdağ, "Türkiye'nin duruşu bugüne kadar bu konuda neyse bundan sonra da o olacaktır. Oldu bittilere karşı Türkiye'nin 'evet' demesini kimse Türkiye'den beklememelidir" dedi.
‘ÇÖZÜM' PAKETİNDE NE VAR?
Karar'ın haberine göre ABD, İsrail ve Suudi Arabistan tarafından yürütülen ‘Filistin'de çözüm' planına ilişkin detaylar açıklanmadı, ancak bugüne kadar Arap ve Amerikan medyasında plana ilişkin birçok iddia yer aldı. İki devletli çözümün ele alındığı planda, Gazze ve Batı Şeria'dan oluşan bir Filistin devleti öngörülüyor. Ancak İsrail'in Batı Şeria'da inşa ettiği işgal yerleşimlerinin yıkılmasına yönelik bir madde bulunmuyor. Bu, Batı Şeria'nın büyük ölçüde İsrail denetiminde kalması anlamına geliyor. Planda muğlak bırakılan noktalardan biri de Kudüs'ün statüsü. Kudüs meselesinin daha sonra müzakere edileceği belirtiliyor. Ürdün'de bulunan milyonlarca Filistinli mültecinin geri dönüş hakkının engelleneceği de iddialar arasında.
Yeni Şafak'a konuşan Filistinli milletvekili Seyid Abu Musamih, “Sessiz kalmayacağız” dedi.
"İKİNCİ BALFOUR OLUR"
Doğru Haber'den Mehmet Tahir Özsoy'a konuşan Özgür Kudüs Platformu Başkanı Mehmet Eşin Amerika'nın alacağı böyle bir kararın, ikinci bir Balfour Deklarasyonu olacağı uyarısında bulundu.
“Siyonistler, başkenti Kudüs olan bir devlet hayaliyle yüz yıldan beri her türlü melaneti yapmaktan geri durmadılar. Filistin topraklarını ve Batı Kudüs'ü işgal ederek bu hedeflerini önemli oranda gerçekleştirdiler. Siyonist çete devletinin önünü açan Balfour Deklarasyonu'nun yüzüncü yılında Mescid-i Aksa'yı içine alan Doğu Kudüs'ü de işgal ederek bu hayallerini taçlandırmak istemektedirler. İkinci bir Balfour Deklarasyonu'nun işlevini görecek bir Trump kararıyla bunun startını vermek istiyorlar. Küresel siyonizm ve yardakçıları bu kararı bir şarlatan olan Trump'un eliyle gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Bu karar, sadece Filistin ve Kudüs'ü değil, bütün dünyayı bir alev topuna çevirecektir. Bu ateşte en çok yanacaklar da bu kararı verecek olanlardır.”
Eşin, “Ne dünya, ne Batı dünyası ne de ümmet, Balfour Deklarasyonu'nun verildiği günleri yaşamaktadır. O dönem gerileyen ve zayıflayan bir ümmet varken, elhamdülillah bugün uyanan, dirilen, direnen ve büyüyen bir ümmet vardır. Kudüs, Mescid-i Aksa ve ümmet sahipsiz değildir. Rahman ve Sübhan olan Allah'ımız var. İmanımız var. Ümitlerimiz var. Canlarını, mallarını, evlad u iyallerini Aksa ve İslam'ın değerleri için feda eden ve etmeye hazır korkusuz yiğitlerimiz var. Ümmet olarak kaybedecek bir şeyimiz yok. Ama düşmanların kaybedecekleri çok şeyleri vardır. Ümmetin idareci ve liderlerini, âlim ve kanaat önderlerini, yediden yetmişe kadın erkek tüm kardeş ve bacılarımızı Kudüs için duyarlı olmaya ve sahiplenmeye davet ediyoruz. Özgür Kudüs Platformu olarak gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve atılacak adımlar için kardeşlerimizle istişare halinde olmaya devam edeceğiz” dedi.
"TÜM MÜSLÜMANLARIN DAVASI"
1948 İslami Hareketi Başkan Yardımcısı Kemal Hatip ise bu davanın tüm Müslümanların omuzunda olduğunu belirterek, “Balfour Deklarasyonu'nun 100. Yılındayız. Bu şekilde kendilerince ‘taçlandırmak' istiyorlar. Bunu yaparken de İslam dünyası ve Arap dünyasının içinde bulunduğu şartları da istismar ediyorlar. Elbette son dönemlerde ortaya çıkan israil'le gizli ve açık ilişkiler bu tür şeylerin önünü açıyor. Adına normalleşme denen özellikle Suudi merkezli hamleler, Trump'ın daha rahat ve cüretkâr davranmasına sebep oluyor. Filistin'in içinde bulunduğu durum da buna zemin hazırlıyor. O bakımdan böyle bir hamle yapmak istiyorlar” şeklinde konuştu.
“KUDÜS, NAMUS MESELESİDİR”
Kudüs'ü ihmal etmenin Müslümanlar için bir utanç vesilesi olacağını kaydeden Hatip, şöyle konuştu:
“Her zaman söyledik, yine söylüyoruz: Kudüs, sadece Filistinlilerin davası değildir. Kudüs, sadece Filistinlilerin değildir. Kudüs, bütün İslam ümmetinindir. Dolayısıyla Kudüs'ü ihmal etmemiz, bizim açımızdan utanç vesilesidir. Kudüs'ü namus meselesi olarak görmeliyiz. Kudüs'e sahip çıkmak, namusumuza ve değerlerimize sahip çıkmaktır. Bunu ihmal etmek de bu manaya geliyor. Tüm İslam âlemine çağrım, Kudüs'ü kendi öz değerimiz olarak görmemiz ve buna sahip çıkmamızdır. Yoksa tarihe kötü bir şekilde adımız geçmiş olur.”