Pakistan İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ali Nevaz Çuhan, “İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) etkili bir şekilde çalışmayan ölü bir organdır. Bu organizasyon bazı yöneticilerin elinde bir oyun alanıdır. Bu kurum İran-Irak savaşına müdahale edebilirdi ama hiçbir şey yapmadı. Zalimlere karşı İslam dünyasını birleştiren başka bir organizasyon oluşturmalıyız” dedi.
Pakistan İnsan Hakları Komisyonu başkanı ve avukat Ali Nevaz Çuhan IQNA ile yaptığı röportajda Filistin'in, Keşmir'in ve İslam'ın yanlış yorumlanmasının, İslam dünyasının karşılaştığı en önemli zorluklar ve çelişkiler olarak nitelendirdi.
KEŞMİR MESELESİ
Pakistanlı avukat Keşmir Müslümanlarının durumu hakkında şunları söyledi:
"Keşmir'deki olağanüstü hal ilanından bu yana yaklaşık 6 ay geçti, bu süre zarfında Keşmir halkı bastırıldı ve birçok kadın ve çocuk hayatını kaybetti. Halihazırda 6 bin Hint birliği Keşmir halkını baskı altında tutmak için orada bulunmaktadır. Keşmirliler, yalnızca Hindistan hükümetinin onlardan aldığı kendi kaderini belirleme hakkını istiyor. Hükümet uluslararası meclislere referandum yapma sözü verdi, ancak Keşmir'in özerkliğin iptal etti."
Ali Çuhan , Keşmir krizini çözmek için özellikle İslam ülkeleri tarafından uluslararası adımlar atılabileceğini belirterek şimdiye kadar, İslam ülkelerinin yalnızca bu konuda konuştuğunu ancak etkili bir eylemde bulunmadıklarını ve Filistin davası gibi çeşitli İslami konularda harekete geçilmezse, Müslüman dünyasının büyük zarar göreceğini ifade etti.
BABRİ CAMİ
Ali Nevaz Çuhan "Babri Cami davasında, Hindistan Yüksek Mahkemesi, tarafsız bir mahkeme olarak, hem Hinduların hem Müslümanların haklarını savunmalıydı, ancak vazifesini yerine getirmedi. Burası uzun zamandır cami idi ve Moğol yönetimi sırasında yapılmıştır. Hindular Hindu tanrılarından birinin doğduğu yer bahanesiyle zorbab yollarla camiyi Müslümanlardan aldılar. Eğer mahkeme adaleti yerine getirmek isteseydi, camiyi aynı şekilde tutar ve bir tapınak inşa edilmesi için Hindulara arazi tahsis ederdi. Müslümanlar için alternatif bir cami inşa etmek için Babri cami boyutunda bir arazi bile tahsis etmediler ve onlara küçük bir toprak parçası vermek istiyorlar.'' dedi.
İSLAM DÜNYASINDAKİ ÇELİŞKİLER
Çuhan, Müslümanların karşı karşıya kaldığı üç büyük zorluk olduğunu düşündüğünü belirtti ve şöyle devam etti:
"Çelişkilerden ilki Keşmir meselesi ikincisi Filistin sorunu ve üçüncüsü ise ideolojik yorumlardır. Örneğin IŞİD'in kendinden uydurduğu İslam ki bu Pakistan ve Orta Doğu için büyük bir tehdittir. Bu nedenle, İslam'ın yanlış yorumlanmasından kaynaklanan terörizm, İslam dünyasındaki en büyük çelişkilerden biridir. Taliban, Amerika'nın yarattığı ve şimdi karşı çıktığı aşırılıkçılığın bir başka örneğidir."
Pakistanlı avukat Çuhan, Çin Müslümanlarının durumu hakkında ise "Bu ülkede Uygur Müslüman azınlığının durumu çok üzücü. Birçoğu gözaltı kamplarında tutulmakta ve Çin bunu haklı çıkarmak için çok çaba göstermektedir ancak Müslüman ülkelerden gelen cevap çok zayıf'' ifadesini kullandı.
Çuhan, Arakan Müslümanlarının durumu hakkında ise İslam dünyasının bu mazlum halk karşısında sessizliğe gömüldüğünü ve bu halkın acı çekmeye devam ettiğini söyledi.
Pakistan İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Çuhan sözlerini şöyle devam etti:
"İslam İşbirliği Teşkilatı etkili bir şekilde çalışmayan ölü bir organdır. Bu organizasyon bazı yöneticilerin elinde bir oyun alanıdır. Bu kurum İran Irak savaşına müdahale edebilirdi ama hiç birşey yapmadı. İslam dünyasının sorunlarından bahseden, aktif ve özenli halkın bilinçlenmesini sağlayan, zalimlere karşı İslam dünyasını birleştiren başka bir organizasyon oluşturmalıyız. Böyle bir organizasyon oluşturmak için Müslümanları bilinçlendirmeli ve bu konuda aydınları konuşturmalıyız."
İSLAMİ DAYANIŞMA ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Müslüman dünyadaki İslami dayanışmanın önündeki engellerin neler olduğu sorusuna cevaben ise Çuhan, "Asıl engel, bazı İslam ülkelerinde demokratik olmayan hükümetlerin var olmasıdır. Libya'da Muammer Kaddafi veya Mısır'da Hüsnü Mübarek döneminde olduğu gibi hukukun üstünlüğüne ve ifade özgürlüğüne izin verilmiyordu. Sorun bu ülkelerde kurumların halk tarafından oluşturulmaması ve bir kişinin karar verici olmasıdır. Bu hükümdarlar genellikle dünyadaki Müslümanların çektiği acılara kayıtsız kalıyor" dedi.
0