Gazeteci Bulut'un bugünkü yazısı:
Pandemi ilanından epey sonra geliştirildiği açıklanan, ancak yıllar öncesinden hazırlığı yapıldığı anlaşılan genetik terapi sıvıları konusunda dünyanın en ünlü virologlarından Prof. Dr. Stefano Montanari, ne diyordu?
"Koronavirüse karşı aşı diye tutturmaları tam bir küresel sahtekârlık. Hızla mutasyona uğrayan, antikor oluşturmayan koronavirüse karşı aşı hiçbir işe yaramaz." diyordu değil mi? Dünyada bu bilimsel görüşü kamuya ilk açıklayan ise Prof. Dr. Canan Karatay idi.
Şimdi gelinen noktada İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, "Aşılarla ilgili başlangıçtan itibaren iki dozdan fazla aşı gerektiği, aşıların 6 aydan fazla etkin koruma sağlamadığı baştan açıklansaydı maalesef aşılamada durma noktasına gelinmezdi. Oysa aşı, ölüm ve ağır hastalığı yüzde 90 ve üzeri önlüyor. Ama etki süresi içinde." diye bir mesaj yayınladı!
Yani "genetik terapiye devam" demiş oluyor...
Tufan Tükek'e cevap veren Raciye Meral, "Kim açıklayacaktı. Mesela önemli bir üniversitenin tıp fakültesi dekanı mı? Ya da başka önemli iki üniversitenin enfeksiyon hastalıkları bölüm başkanları mı?" demiş.
Hatice, "Madem 6 ayda bir tekrar edilecekti neden birer ay arayla yaptınız ilk aşıları. Hiç inandırıcı değil bu söyledikleriniz." diye sorgulamış.
Genetik sıvıları aldıktan sonra genç yaşta kalp krizinden ölenler, kayıtlara sadece "kalp krizi" diye geçirildiği halde "aşı, ölümleri önlüyor" demek, bilimsel bir tutum değildir.
Genetik sıvıların gençlerde kalp kası iltihabına ve ölüme yol açtığı bilindiği halde veriler açıklanmıyor! Tıbbi verilerin halktan gizlendiği bir ortamda bilimden bahsedilemez.
Dünyada en çok kullanılan genetik terapi sıvısı olan Pfizer-BioNTek'i üreten Almanya'da son olarak 24 saatte 50 bin 196 vaka tespit edildi! Pandemi politikalarına yön veren Alman uzmanlar, ülke çapında tüm eyaletlerde 2G kuralının yani "aşı veya hastalıktan iyileşme şartı"nın uygulanması gerektiğini ve yalnızca aşılanmış ve hastalığı atlatmış kişilerin kapalı kamusal alanlara erişmesine izin verilmesini tavsiye ediyor. Türkiye'de ise hastalığı geçirmiş yani bağışıklık kazanmış olanları da genetik sıvıya mecbur ediyorlar.
PCR testinin mucidi Mullis, "Bu test genetik tespitler içindir. Virüs testinde kullanılamaz. Yoksa döngüyü arttırdıkça herkeste virüs tespit edersiniz" dediği halde, testin önce Almanya'da sonra bütün dünyada kullanılmasını sağlayan virolog Christian Drosten ise 2G veya 3G kuralının yeterli gelmeyeceğini söyledi ve herkesin aşılanmasını istedi.
İsrail ise Omega adlı yeni, ölümcül bir koronavirüs varyantının patlak vermesi senaryosu üzerine kurulu tatbikat düzenledi. Tatbikat, nükleer patlamaya dayanıklı bir sığınaktan yönetildi. Tatbikata başkanlık eden Başbakan Naftali Bennett, İsrail'in "her tür senaryoya" hazırlıklı olmasını hedeflediklerini söyledi.
İsrail hükümetinden yapılan açıklamada ise senaryoya konu olan ölümcül bir varyantın mevcut olmadığı, hükümetin de böyle bir varyantla karşılaşılacağı gibi bir düşüncesinin bulunmadığı vurgulandı.
Nüfusun yarısından fazlasına genetik terapi sıvısı uygulanan İsrail'de altı aydan beri ilk defa, bir gün içinde 6 binden fazla yeni vaka kaydedildi. Tabii testler doğruysa... İsrail, ayrıca yeni öğretim yılına başlamadan önce genetik terapi sıvısı tavsiye edilmeyen 3 ile 12 yaş arasındaki 1.5 milyon çocuğa antikor testi yapıyor.
Bill Gates'in şimdi de biyoteröristlerin, havaalanlarından "daha ölümcül çiçek virüsü"nü yayabileceğinden bahsetmesini ise Türkiye'de bazı medya kuruluşları, "koronayı bilmişti" diye sunuyor!
İsrail'in "her tür senaryoya göre" tatbikat yapması üzerinde aklı olanların birazcık düşünmesi gerekmez mi?
Yeniçağ