İsraille normalleşme haberleri Sudan'ı karıştırdı
Hartum ve Tel Aviv arasında temasların varlığını teyit eden Sudan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, ülkesinin, değerlerinden ve ilkelerinden taviz vermeden, İsrail ile eşitlik ve menfaat esaslı bir barış anlaşması imzalamayı beklediğini belirtti. Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Ömer Kamaruddin, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Haydar Bedevi'nin Sudan'ın İsrail ile ilişkiler kurma çabasına ilişkin açıklamasını şaşkınlıkla karşıladığını açıkladı. Sudan Dışişleri Bakanlığı'nda İsrail ile hiçbir şekilde bir görüşmenin gerçekleştirilmemesi ve sözcünün bu konuda herhangi bir açıklama yapmak için görevlendirilmemesi dolayısıyla söz konusu ifadeler, netleştirilmesi gereken belirsiz bir duruma neden oldu.
İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen'in Sudan ve ülkesi arasında bir barış anlaşmasına ulaşmak için görüşmelerin devam ettiğini açıkladığı bir dönemde, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Şubat ayı başlarında Uganda'nın Entebbe şehrinde bir araya gelmişti. Görüşmenin ardından Sudan- İsrail ilişkileri hususundaki gerçeğe ilişkin soru işaretleri ortaya çıktı.
Büyük bir hata
Bu çerçevede Eski Dışişleri Bakanı İbrahim Taha Eyyub, “İsrail ile normalleşme konusunu ele almak, Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün meselesi değildir. Bu, Dışişleri Bakanlığı'nın kendisi, Bakanlar Konseyi'nin ya da Sudan'daki Egemenlik Konseyi'nin de meselesi değil. Çünkü bu, ülkenin egemenliği ile ilgili bir meseledir. Bu nedenle konunun, Sudan halkı tarafından seçilen bir parlamento ve bir hükümetin huzurunda tartışılması gerekiyor” açıklamasında bulundu. Bunların dışında her türlü konuşmanın kabul edilemez olduğunu söyleyen Taha Eyyub, “Bu nedenle Sudan Egemenlik Konseyi başkanının, geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı ile görüşmek için attığı hamle, onun yetki alanına veya sorumluluklarına girmediği ve ulusal mutabakata ihtiyaç duyduğu için büyük bir hatadır” dedi.
İbrahim Taha Eyyub, İsrail ile ilişkinin ülkenin dış politikasının sağlam temellerine dayanan konulardan biri olduğunu ve buna kişisel bir karar mantığıyla bakılamayacağını ifade etti. Eski Bakan, “Böyle bir yaklaşım ve karar, Sudan halkının onayını gerektirir. Bu, mevcut geçiş dönemi sona erene ve bir sivil hükümet seçilene kadar gerçekleşemez. Bu yüzden şu anda hiçbir resmi kurumun bu konuyla yakından uzaktan ilgisi yoktur” dedi.
İbrahim Taha Eyyub, Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün davranışının sorumsuzca ve yanlış olduğunu, açıklamasının da yanlış bir vakitte geldiğini söyledi. Ülkede çoğunluk, hükümetin, Beşir rejimini deviren devrim kararlarını uygulamak için herhangi bir şey yapmadığına inanıyor. Öyle ki bu davranışın, ‘ekonomik mesele, barışın tesisi veya Yasama Konseyi'nin oluşturulması olsun, ülkenin tanık olduğu birçok sorunu çözme yavaşlığı dolayısıyla' sokak baskısıyla karşı karşıya kalan Başbakan Abdullah Hamduk hükümeti için bir utanç kaynağı sayıldığı belirtiliyor.
Güvenlik koordinasyonu
Sudan Üniversitesi'nde Siyasi İktisat Profesörü Hac Hamad, söz konusu meseleden sorumlu Sudan Güvenlik ve İstihbarat Servisi ile koordinasyon yoluyla, teröre dahiliyetten ona karşı savaşa yönelmesinin ardından Sudan ve İsrail tarafları arasındaki temasların, bir önceki hükümet döneminde başladığını belirtti. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Hamad, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah Burhan'ın Netanyahu ile görüşmek için kapı aralamasının, eski iktidar döneminde MOSSAD ile uzun süredir devam eden güvenlik koordinasyonunun bir devamı olduğuna dikkati çekti.
Sudan Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün, devletin dış politikasına bağlı kalmadığı için profesyonel olmadığını savunan Hac Hamad, bu nedenle tepki olarak görevden alındığını ve bakanlığın bu hususta açıklananları yalanlayan bir açıklama yaptığını ifade etti. Hamad, “Tarihsel olarak, 1967 yılında Sudan parlamentosu, İsrail'i boykot etme ve Sudan vatandaşlarının İsrail'e seyahat etmesini önleme kararı aldı. Bu karar hala yürürlükte bulunuyor. Şu anda bu konuda karar verecek seçilmiş bir parlamento yok. Gelen hiçbir parlamentonun, normalleşmeyi kabul edeceğini sanmıyorum. Bu durum, birçok ilkeye dayanmaktadır. Bunların başında ise İsrail rejiminin ırkçılıkla derinden ilgilenmesi ve özgürlükleri tanımaması geliyor. Ancak bununla birlikte Sudan, siyasi kazanımlar elde etmek için herhangi bir şekilde Arap ve İslam ülkelerinde bir dayanak noktası ve uzlaşma pozisyonları arıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Gizli temaslar
Hac Hamad, “İsrail ile ilişkiyi ele almak, ülkedeki mevcut geçiş hükümetinin meselesi değildir. Şu anda yaşanan durum, , 80'li yıllarda Sudan toprakları aracılığıyla Etiyopya'dan İsrail'e sürgün edilen Falaşa Yahudilerinin (Etiyopyalı siyahi Yahudiler) başına gelenler gibi Beşir rejimi döneminde İsrail'e sızan yaklaşık 5 bin Sudanlı olması nedeniyle, sosyal medyada Sudanlı ve İsrailli taraflar arasında yakınlaşma sağlanmasıyla ilgilenen bir Sudanlı aktivistin mevcut olmasından kaynaklanıyor. Genel olarak bu konu Sudan sokaklarında destek bulmuyor ve hükümet, bu meseleyi gündeme getiremeyecek. Ancak aynı zamanda Sudan'daki askeri bileşenler, İsrail ile gizli temaslarını da sürdürecek” açıklamasında bulundu. Sudan'ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İsrail arasındaki barış anlaşmasıyla hiçbir ilişkisi veya bağlantısı bulunmadığını söyleyen Hamad, söz konusu anlaşmanın, Sudan- İsrail ilişkilerini de etkilemeyeceğini ifade etti.
Sudan'ın terörizme sponsorluk yapan ülkeler listesinden çıkarılması karşılığında ABD'nin bu yöndeki baskısına ilişkin olarak ise Hamad, “Elbette Siyonist lobinin, bu yönde baskı yapması hususunda ABD'de etkisi mevcut. Ayrıca Washington, geçtiğimiz dönemde bunun bir yolunu buldu. Sudan'ın bu listeden çıkarılmasına katkı sağlayacağı inancıyla eski Sudan Dışişleri Bakanı tavizler vermeye devam etti. Maalesef bu bir devlet modeli değil. ABD ve İsrail taraflarının durmayacağına inanıyorum. Normalleşme için baskı yapmaya devam edecekler. Ama diğer taraftan bu adım karşısında duran bir sokak hareketi mevcut” dedi.
Askıdaki meseleler
Sudanlı siyasi analist Muhammed Latif, “Sudan ve İsrail tarafları arasında son dönemde temasların yürütüldüğü kesin. Bir adım atmadan iki ülke liderleri arasında bir görüşme hayal etmenin mümkün olmaması dolayısıyla istenen hedefe ulaşmak için bu yönde pek çok adım ve düzenlemenin olması doğaldır” dedi. Temasların ve istişarelerin devam ettiğinin bir delili olarak, İsrail tarafından bazı güvencelerin verilmiş olduğuna dikkati çeken Latif, temasların tamamlanmak üzere olduğunu kaydetti.
Sudan hükümetinin geri adım atması ve Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün açıklamasını reddetmesi hususuna da değinen Muhammed Latif, “Bu açıklama nedeniyle Sudan Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün görevden alınması kararına bakılmaksızın, bu kişinin (sözcü) karar alma alanında oturduğu, bu konudaki olayların gidişatı hakkında doğru ve eksiksiz bilgiye sahip olduğu ve konuşmasında güven verici olduğu görülüyor. Ancak Sudan hükümeti içerisinde, bu meseleyi açıklamak için doğru zamanın olmadığı yönünde bir görüş olabilir. Ancak bu nedenle kendisine verilen cezanın, görevinden alınarak başka bir daireye nakledilmesi nedeniyle ağır olmaması, bu durum, diplomatik mutfakta bir anormallik olmadığı anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Aynı şekilde Latif, hükümeti, bu adımdan vazgeçmeye iten birçok husus olduğunu da söylerken, “Geçiş hükümetinin karşı karşıya olduğu birçok sorun var. Görevini üstlendiği ilk altı ayda önceliklerinden biri sayılan barışa henüz ulaşamadı” dedi. Ekonomik durumun kötüleşmesinin yanı sıra iktidar yapılarının ve mevzuatlarının tamamlanmadığına ve askıda birçok sorunun bulunduğuna dikkati çeken Muhammed Latif, hükümetin, adımı ilan etmeyi ‘kamuoyunun gözlerine bu konuda kum fırlatmak ve dikkatlerini dağıtmak' olarak gördüğüne inandığını ifade etti.
Sözcünün gerekçeleri
Normalleşmeye ilişkin açıklamaları nedeniyle Sudan Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün görevinden alınmasının ardından Sözcü Haydar Bedevi, “Özgür bir halk devrimi, sadece Dışişleri Bakanlığı'nda sorumlu bir büyükelçi olarak değil, kendi fikrini de ifade etmesini sağladığı özgür bir Sudan vatandaşı olarak İsrail ile normalleşme hususunda Sudan merkezli olsun olmasın birçok medya kuruluşuna konuştum” açıklamasında bulundu.
Bedevi, “Medya, bana İsrail İstihbarat Bakanı'nın sözlerine ilişkin sorular sormayı sürdürdü. Hükümet sessiz kaldı. Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan'ın, Netanyahu ile görüşmesi sonrasında Sudan'ın doğru yöne döndüğünü söylemesinden daha büyük bir şey söylemedim. Hiçbir Sudanlı yetkilinin, İsrail İstihbarat yetkilisinin söylediklerini inkar etmemesi, beni normalleşme çizgisinin devletin yöneldiği yol olduğu sonucuna götürdü. Bunun üzerine bakanlığın kısa bir açıklamayla yalanladığı ifadelerimi kullandım” dedi.
Kaynak: Şakul Avsat