TİMETURK | HABER MERKEZİ
PINAR HİLAL BALTA
Al Jazeera'nin bir muhabiri İngiltere'de faaliyet gösteren İsrail yanlısı bazı gruplara sızdı. Amacı, Filistinlilerin haklarını korumak ve bu oluşumların yürüttüğü lobi faaliyetlerini ortaya çıkarmaktı. 6 ay boyunca bu grupların içerisinde yer alan muhabir, geçtiğimiz günlerde büyük bir bomba patlattı. Buna göre şahit olduklarını afişe etti ve bu afişe ettiği planlar İngiltere'de küçük çaplı bir krize sebep oldu.
NE OLDU?
İsrail'in İngiltere'deki temsilcilikleriyle irtibatlı bazı kişiler, İşçi Partisi'ndeki Jeremy Corbyn yönetiminin altını oymaya çalışıyordu. İngiliz Hükümeti'nin dışişleri üst yetkililerinden bazıları için komplo tasarlamaya çalışan bu kişiler ülkede "küçük çaplı" krize sebep oldu. Zira her iki ülkenin de olayı büyütmekten kaçınır tavrı sayesinde skandal "yankı" dahi yapmadı.
(HABERE GİTMEK İÇİN FOTOĞRAFA TIKLAYINIZ)
HİÇ GÖRÜLMEYEN BİR AYRINTI VAR...
Fakat bu skandalın da gölgesinde kalan, "küçük çaplı bir krize dahi sebep olmayan" bir başka husus daha vardı. Deniz Bayram, o hususu Dünya Bülteni için yazdı. İşte "İngiliz kampüslerindeki İsrail lobisi" başlıklı makalenin ilgili bölümleri:
ÜNİVERSİTELERDE YAPILANDILAR
İsrail yanlısı gruplar, İsrail Devleti ve temsilcilikleri ile işbirliği hâlinde, İngiltere'deki üniversiteleri ve öğrenci hareketlerini domine etmek için organize bir çaba içindeydiler. İngiltere'deki tüm üniversite öğrencilerini temsil eden etkili bir kurum olan Ulusal Öğrenci Birliği'nin [National Union of Students (NUS)] mevcut başkanını devirmenin peşinde olmak da bu çabaya dâhildi. Zira NUS'in mevcut başkanı Malia Bouattia, NUS tarihinin ilk Müslüman başkanıydı ve üniversitelerde Filistin yanlısı hareketlere yakın tavrıyla bilinen bir isim olarak bu koltukta oturması, anlaşılan o ki, İsrail yanlısı gruplar açısından, gayrimeşru yollara tevessül etmeye değecek kadar büyük bir rahatsızlık yaratmıştı.
NUS Nedir?
NUS, İngiltere'deki tüm üniversite öğrencilerini (yaklaşık 4 milyon öğrenci) temsil eden, son derece organize, kozmopolit ve kurumsal yapısı oturmuş bir kurum. Akademi dünyasında ve ülkenin dört bir yanındaki kampüslerde, ülkemizdeki öğrenci birliği algısıyla baktığımızda anlamakta güçlük çekeceğimiz kadar etkili bir oluşum.
NUS'te aktif olarak yer alıp bugün en üst düzeyde politikacı olmuş birçok isim mevcut. Kısaca, NUS, ülke çapındaki tüm kampüslere erişim için kilit bir role sahip denebilir. Ben de İngiltere'de bulunduğum yıllarda, NUS'in ilk Müslüman Başkan Yardımcısı olan bir dostumla beraber kaldığım için NUS'in belli aktivitelerine katılma imkânı bulmuş ve ne kadar dinamik bir yapıya sahip olduklarını yakından gözlemleyebilmiştim (Bu dostumla Brexit sonrasında yaptığım bir röportajı buraya not edebilirim)
İSRAİL'İN BDS RAHATSIZLIĞI
Öte yandan, son yıllarda İngiltere'deki kampüslerde İsrail yanlısı grupları tabir yerindeyse “çıldırtan” birçok gelişme oluyor. Bunların en başında ise BDS hareketinin büyük bir ivmeyle artan nüfuzu geliyor. İngiltere'deki birçok üniversitede oldukça etkin bir hâle gelen BDS'nin boykot eylemleri İsrail'in canını “hatırı sayılı ölçüde” sıkıyor. Tüm bunlar gerçekleşirken İsrail yanlısı öğrenci gruplarında NUS yönetiminin mevcut duruşunun BDS'e alan açtığına dair bir kanaat de mevcutmuş gibi duruyor. Bu yüzden Bouattia gibi bir başkan figüründen oldukça rahatsız oldukları söylenebilir.
YAHUDİ ÖĞRENCİLER BİLRİĞİ
Tam bu noktada, Yahudi Öğrenciler Birliği (Union of Jewish Students/UJS) isimli topluluğa temas etmekte fayda var. İsrail yanlısı yahut Yahudi öğrencilerden müteşekkil 64 öğrenci organizasyonunu bünyesinde barındıran bir tür üst yapı olan UJS hem BDS'ye karşı mücadele veren en büyük yapı sayılabilir hem de İngiltere'deki kampüslerde Filistin davasını savunan hareketlere karşı son derece tahammülsüz oldukları söylenebilir.
İLK MÜSLÜMAN BAŞKANI DEVİRME PLANLARI
UJS'ye önemle değinmemizin sebebi ise Al Jazeera'nin araştırması neticesinde UJS'nin İsrail Büyükelçiliğince fonlandığının ve dahası, İsrail Büyükelçiliğindeki bazı odakların UJS aracılığıyla NUS başkanlık seçimlerine olmaya çalıştığının ortaya çıkması. Yani UJS, İsrail Büyükelçiliği ile NUS arasında bir köprü işlevi görmüş, ilk Müslüman Başkan Bouattia'ya karşı da bu yolla plân kurulmuş.
BİR AKTİVİST...
Bu noktada Michael Rubin isimli genç bir parlamento çalışanı ve “İsrail yanlısı aktivist” gündeme geliyor. Rubin, İsrail Büyükelçiliği ile sık sık çalıştıklarını, Bouattia'nın “gerçekten berbat” olduğunu ve onun kazanmasını istemedikleri için kendisine karşı elbirliğiyle kampanya yürüttüklerini açıkça belirtiyor. Haberlerde not edildiği kadarıyla Rubin o dönemde İşçi Partisi'nin öğrenci kolunun da başkanı. Yani ortaya çıkan ilişki ağı ilginç bir hâl alıyor.
Bouattia'ya yönelik asıl “devirme planı” ise ifşa edilen bir gizli toplantıdan ortaya çıkıyor: İddia edildiği kadarıyla, NUS başkanlık seçimlerinin olacağı dönemde NUS Başkan Yardımcısı Richard Brooks, yukarıda ismini zikrettiğimiz Rubin ve UJS Kampanya Direktörü arasında “gizli bir toplantı” gerçekleşiyor. Bilebildiğimiz kadarıyla bu toplantının gündemi, “iyi politika yürütebilecek ılımı insanların başa gelmesini sağlamak”.
Ayrıca, olayı ifşa eden muhabirin iddiası şu ki Rubin, Brooks'un Bouattia'yı devirme ihtimalini gördükten sonra UJS, Brooks'a yanaşmış ve Brooks'u bedava İsrail gezisine dahi yollamış. Nitekim daha sonraları Brooks'un Bouattia'ya yönelik eleştirel söylemlerini arttırdığı da gözlemleniyor.
"BAZI ŞEYLER KASTEN ANLATILMIŞ"
UJS-NUS eksenindeki derin ilişkilere dair eldeki bulgular, muhabirin afişe ettiği sohbetlerle de sınırlı değil. Bu gizli muhabire olan bitenlerin kasti şekilde anlatıldığı da olmuş.
Örneğin, UJS'nin eski başkan adaylarından olup girişimi başarısız kalan ve şimdilerde Pinsker Centre isimli bir üniversite bazlı düşünce kuruluşunu (Siyonizm hakkında eğitim veriyorlarmış) yürüten Adam Schapira… Adeta itirafçılık yapan Schapira'nın şunu açıkça söylüyor:
“İsrail'in İngiltere'deki büyükelçiliği, UJS'ye para veriyor."
İSRAİL ÖNLEM ALIYOR...
Tüm bu hikâye, İsrail'in çok katmanlı lobi faaliyetleri düşünüldüğünde pek şaşırtıcı olmasa da İsrail Devleti'nin ve İsrail yanlısı grupların İngiltere'deki kampüslere sızmak için neler yapabildiğini görmek açısından ibret verici bir örnek. Ayrıca, BDS vb. hareketlerin/tepkilerin yükselişinden ne denli rahatsızlık duydukları ve dört bir koldan önlemler almaya çalıştıkları da böylece ortaya çıkıyor.