İsrail İçişleri Bakanlığı, söz konusu milletvekillerinin ülkeye İngiltere'den resmi ziyaret düzenleyen bir heyet olmadığını öne sürerek, Muhammed ile Yang ve iki yardımcısının ülkeye girişini izin vermedi.
Popüler Gazete'nin Arab News'ten aktardığı analize göre bakanlık, Muhammed ve Yang'ın ziyaret amacının "İsrail ordusunu kayıt altına almak ve İsrail karşıtı nefret söylemi yaymak" olduğunu öne sürdü.
Ancak Muhammed ve Yang Batı Şeria'ya giderek, insani yardım projeleri ve işgal altındaki Filistinlilerin karşılaştığı zorlukları değerlendirmek için yola çıktığı biliniyor.
Son zamanlarda İsrail, soykırım suçları işlenen bölgelere erişim engellini artırmaya başladı.
Örneğin Şubat ayında, resmi ziyaret kapsamında İsrail'e giden Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilleri Lynn Boylan ve Rima Hassan'ın ülkeye girişine izin vermedi.
İsrail ayrıca Ekim 2023'te, İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly'nin, İrlandalı ve Norveçli mevlidaşlarıyla, yıllardır süren Yahudi yerleşimci şiddetinin ardından boşaltılan Filistin köyü Ein Samiya'yı ziyaret etmesini önledi.
Hatta İsrail'in en yakın müttefiklerinden biri olan Almanya'nın Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanı Dirk Niebel'in de Gazze Şeridi'ne geçişine izin verilmedi.
Bu bağlamda, İngiliz politikacıların 2009'dan beri Erez kontrol noktasından bölgeye girmelerine onay verilmedi.
İnsan hakları grupları da yasaktan payını aldı
İsrail, suç eylemlerine tanıklık edebilecek insan hakları gruplarını da söz konusu bölgelere sokmuyor.
Bu plan doğrultusunda, Uluslararası Kızılhaç Komitesi, 7 Ekim 2023'ten beri İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutukluları ziyaret edemiyor.
İsrail'in, 2019'da İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün İsrail ve Filistin Direktörü Omar Shakir'i sınır dışı ettiğini de hatırlatmak gerekiyor.
Gazeteciler Gazze'ye giremiyor
Aynı şekilde uluslararası gazeteciler de, Ekim 2023'ten beri Gazze'ye giremiyor.
İsrail'in işlediği soykırımı dünyaya gösteren tek kanal olan Filistinli gazeteler ise acımasızca hedef alınıyor.
İsrail askerlerinin, 2022'de Al Jazeera muhabiri Şirin Ebu Akile'yi Batı Şeria'daki bir operasyonda öldürmesi hala hafızalarda yerini koruyor.
Diplomatlar ve BM kuruluşları da yasağı delemiyor
Bu arada İsrail, diplomatlara da erişim izni vermiyor.
Örneğin İsrailli bir komutan, Yahudi yerleşimcilerin saldırısı altında olan, El Halil'deki bir bölgeyi ziyaret etmek için gelen Avrupalı diplomatik bir heyeti engellemek için köyü "kapalı askeri bölge" ilan eden sahte bir emir çıkardı.
BM kuruluşları da İsrail'in kısıtlamalarından nasibini aldı. BM'ye bağlı kurumlarda görevli personel, özellikle 2018'den beri vize almakta zorlanıyor.
Bu çabalar kapsamında, Knesset geçtiğimiz aylarda, BM Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nın (UNRWA) İsrail kontrolü altındaki tüm bölgelerdeki faaliyetlerini yasakladı.
Buna, işgal altındaki Kudüs'te altı UNRWA okulunun kapatılmasına yönelik emir de dahil edildi.
İsrail, BM soruşturma komisyonları veya işgal altındaki Filistin topraklarındaki BM özel raportörlerinin hiçbirinin girişini 2008'den beri kabul etmiyor.
İnsani yardım kuruluşları da engelleniyor
İsrail, Filistin'de çalışan yardım kuruluşları üzerindeki baskıyı artırdı. Bu bağlamda, insani yardım kuruluşları da aynı şekilde kısıtlamalara maruz kalıyor.
Sektörde çalışan görevliler, 2023'ten beri yalnızca kısa süreli vizeler için başvuruda bulunabiliyor.
Diğer yandan, İsrail Diaspora Bakanlığı'nın açıklamasına göre alınan yeni kararlar, İsrailli yetkililere Filistinlilere yardım sağlayan sivil toplum kuruluşlarının (STK) kayıtlarını reddetme ve kısıtlama konusunda geniş kapsamlı yetkiler veriyor.
Buna göre STK'lar, özellikle Filistinli personelin adlarını, iletişim bilgilerini ve kimlik numaralarını vermek zorunda.
Söz konusu yeni karara göre ayrıca mevcut tüm STK'lar izinler için yeniden başvuruda bulunmak zorunda kalacak.
Bu da, hayat kurtaran projelerin devam edip edemeyeceği konusunda endişe yaratıyor.
Sağlık çalışanları hedef oluyor
Gazze'de görevli sağlık çalışanları da, İsrail'in saldırılarına maruz kalıyor.
BM'ye göre, son 18 ayda 280'i BM personeli olmak üzere 400'den fazla yardım çalışanı Gazze'de öldürüldü.
Diğer yandan İsrail, sosyal medya aracılığıyla soykırım eylemlerinin dünyaya yayılmasından oldukça rahatsız.
Bu nedenle bölgede internet erişimi oldukça zayıf ve İsrail tarafından sık sık erişim kapanıyor.
Ancak bunca çabasına rağmen, İsrail'in katliamlarına ilişkin görüntüler sosyal medyada hızla yayılmaya devam ediyor.
Dehşetin tam ölçeği kapsamlı bir şekilde belgelenmemiş olsa bile, insanlığa karşı işlediği suçlar ve soykırımın kanıtları her gün birikiyor.
İsrail, son zamanlarda Gazze'dekine benzer bir senaryonun Batı Şeria'da uygulanmasına hazırlanıyor.
Bunu gerçekleştirmek için tüm araçlar mevcut, en azından düzinelerce yeni kontrol noktası hazırlandı. İsrail tüm giriş ve çıkışları kontrol ediyor.
Sonuç olarak, uluslararası aktörlerin soykırımı karartmaya yönelik tüm bu baskılara karşı koyması artık bir zorunluluk haline geldi.
İsrail, etnik temizlik ve soykırım eylemlerini dünyadan uzakta işlemek istiyor. Bunu engellemenin ilk koşulu da, olan bitenin uygun şekilde incelenmesi için tüm Filistin topraklarının erişime açılması yönünde çalışmaktır.
popülergazete