İsrailli akademisyen: Mahmud Abbas, Hamas'tan İsrail'in nefret ettiğinden daha çok nefret ediyor
Varşova'daki Ortadoğu zirvesine Filistin tarafından kimsenin katılmamasına ilişkin değerlendirme yapan İsrailli akademisyen Edy Cohen, El Fetih ve Hamas yönetiminin birbirlerine İsrail'den daha çok düşman olduklarını, ülkenin temsilinin bu sebeple gerçekleşemediğini söyledi.

Oluşturma Tarihi: 2019-02-20 18:01:19

Güncelleme Tarihi: 2019-02-20 18:01:19

TIMETURK | ÖZEL HABER

Lübnan asıllı bir İsrailli olan Yahudi akademisyen Edy Cohen, Al Jazeera'de yayınlanan "El İtticah El Muakes" isimli programa katıldı. Cohen, geçtiğimiz günlerde Polonya'nın başkenti Varşova'da düzenlenen Ortadoğu konulu konferansa Filistin Yönetiminin katılmamasına ilişkin bir soru üzerine El Fetih öneitmi ve Hamas arasındaki gerginliklere değindi. Cohen, "Mahmud Abbas, Hamas'tan İsrail'in nefret ettiğinden daha çok nefret ediyor" dedi.

"FİLİSTİNLİLER OLMADAN NASIL ONLARIN KADERİ HAKKINDA KARAR VERİYORSUNUZ?"

Programın sunucusu Faysal Kasım, Cohen'e Varşova zirvesi hakkında "Varşova toplantısında Filistinlileri temsil eden bir taraf bulunmamasına rağmen Filistin ile barış konusu tartışılıyor. Filistinliler temsil edilmezken onların kaderini nasıl kendiniz belirliyorsunuz?" sorusunu yöneltti.

"MAHMUD ABBAS NETANYAHU'DAN GAZZE'Yİ BOMBALAMASINI İSTEDİ"

Cohen ise bu soruya verdiği cevapta Filistin ve Gazze arasındaki bölünmüşlüğe değindi. El Fetih ve Hamas'ın düşman olduğunu söyleyen İsrailli Cohen şu ifadeleri kullandı:

"Mahmud Abbas'ın 2 ay önce Netanyahu'dan Gazze'yi bombalamasını istediğini biliyor muydunuz? Peki, Abbas'ın Netanyahu'dan Gazze'ye giden elektriği kesmesini istediğini biliyor muydunuz? Abbas'ın aynı şekilde Netanyahu'dan Gazze'ye giden gıdanın içeri girmesinin engellenmesini istediğini biliyor muydunuz? Mahmud Abbas, İsrail'in Hamas'tan nefret ettiğinden daha çok nefret ediyor. Bunlar kendi içlerinde birbirlerine düşmanlar."


Yahudi akademisyen Edy Cohen

EDY COHEN'DEN ÇİRKİN SÖZLER

İsrailli akademisyen ayrıca "Filistinlilerin bir tarihi yok,üretilmiş uydurma bir kimlikleri var,oysa biz ileri, insan haklarına sahip demokratik bir devletiz" dedi.

VARŞOVA'DAKİ ORTADOĞU ZİRVESİ

Varşova'da 13-14 Şubat'ta düzenlenen "Orta Doğu'da Barış ve Güvenliğin Geleceğini Desteklemek" başlıklı konferansta 30'u dışişleri bakanı düzeyinde olmak üzere 60 ülkeden katılımcı yer aldı. İran, Filistin ve Rusya'nın katılmadığı konferansa Fransa ve Almanya ise sadece diplomat gönderdi.

ABD'de 2012'ye kadar terör örgütleri listesinde olan ve İran rejimine muhalif Halkın Mücahitleri Örgütü de konferansta yer aldı.

KONFERANS'TA ÖNCELİK "İSRAİL-FİLİSTİN MESELESİ" DEĞİLDİ

Öte yandan Arap ülkelerinin tutumu çokça eleştirildi. Sebebi ise Arap liderlerin İran'la mücadeleye Filistin-İsrail meselesinin çözümünden daha çok önem vermeleriydi.

İRAN'DAN "ARAP NATO'SU" ELEŞTİRİSİ

İran'dan konferans öncesinde, sırasında ve sonrasında çeşitli düzeylerde yapılan açıklamalarda konferansın kınandığı, reddedildiği ve boyun eğilmeyeceği dile getirildi.

Tahran yönetimi, konferansı ABD öncülüğünde kendisine karşı kurulan koalisyonun çekirdeği olarak nitelendirerek, İsrail'le normalleşme dosyasıyla bağlantılı olan "Arap NATO'su" fikrine işaret etti.

FİLİSTİN YÖNETİMİ: ZİRVE "İSRAİLLE NORMALLEŞME ZİRVESİ" OLDU

Filistin yönetimi de Varşova Konferansı'nın kapsamlı barış önceliklerinden uzak Arap-İsrail normalleşmesi platformuna dönüşmesinden endişe edildiğini açıkladı.

Her ne kadar konular büyük ölçüde bağlantılı olsa da öyle görülüyor ki Filistin yönetimi İran tehdidinin devam etmesini, Arap ülkeleri ile İsrail arasında normalleşme yolunda bir ilerleme görmeye tercih ediyor.

Filistin yönetiminin endişelerine rağmen durum, etkin Arap ülkelerinin İran'la mücadele konusuna verdikleri önemin, Arap Barış Girişimi'ne verdikleri önceliğin önüne geçtiğini gösterdi.

NETANYAHU'NUN KATILIMI

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, konferansa dışişleri bakanı sıfatıyla katıldı. Netanyahu'nun birçok Arap bakan ve yetkilinin yanında toplantıda yer alması dikkati çekti.

Netanyahu, ortak endişelerden yararlanarak Arap yetkililerle olabildiğince yakınlık kurmaya çabaladı. Netanyahu'nun İran tehlikesiyle mücadelede, güvenlik alanındaki iş birliğini de aşarak bölge sakinleri arasında her alanda iş birliği için fırsatlar yaratılması gerektiği yönündeki açıklaması da bu çabasını gösterdi.