Haaretz gazetesinde yer alan haberde, Suudi Arabistan'ın, 2019'dan bu yana İsrailli "Quadream" isimli şirketten de casus yazılımlar satın aldığı belirtildi.
Haberde, siber teknolojiler alanında faaliyet gösteren Quadream'ın, Tel Aviv yakınlarındaki ofisine ilişkin bilgiler paylaşıldı. Şirketin internet sitesinin olmadığına ve Ramat Gam'daki ofisinde herhangi bir tabela bulunmadığına işaret edildi.
Biri İsrail ordusunun istihbarat servisinden emekli istihbaratçı olmak üzere 3 kişi tarafından 2016'da kurulan Quadream'ın, ürünlerini Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki InReach isimli şirket üzerinden yurt dışına sattığı ifade edildi.
İsrailli siber firmasının, cep telefonlarına sızmaya ve hacklemeye yönelik yazılımlara odaklandığı ve müşterileri arasında Suudi Arabistan'ın da yer aldığı kaydedildi. KAŞIKÇI CİNAYETİYLE GÜNDEME GELEN İSRAİLLİ FİRMA
NSO Group'a ait bir casus yazılımın ismi, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili gelişmelerde geçmişti. Kaşıkçı'nın Kanada'da yaşayan arkadaşı Suudi aktivist Ömer Abdülaziz, telefonuna İsrailli şirkete ait casus yazılımın yüklendiğini dile getirmişti.
Abdulaziz, casus program sayesinde Kaşıkçı ile yaptığı konuşma ve yazışmaların ortaya çıktığını, Suudi gazetecinin bu konuşma ve yazışmalar sebebiyle öldürülmüş olabileceğini ifade ederek, Aralık 2018'de NSO Group hakkında dava açmıştı.
Tel Aviv Bölge Mahkemesi, söz konusu davayı, "casusluk amacıyla bir insan hakları savunucusunun telefonunun hack'lenmeye çalışıldığı ve bu girişimin ardında NSO Group'un olduğuna yönelik iddialara ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı" gerekçesiyle reddetmişti.
ABD'li Ulusal Güvenlik Ajansı'nın eski çalışanı Edward Snowden, İsrail'in Yedioth Ahronoth gazetesinde yayınlanan röportajında, "Eğer NSO, Pegasus teknolojisini, geçmişi insan hakları ihlalleriyle dolu Suudi Arabistan'a satmamış olsaydı Cemal Kaşıkçı şu an hayatta olabilirdi." demişti.
Sosyal iletişim ağı WhatsApp da NSO Group hakkında, şirketin mesajlaşma hizmetini geniş kapsamlı casusluk için kullandığını, 20 ülkede, aralarında 100 gazeteci ve insan hakları aktivistlerinin de bulunduğu 1400'den fazla kişiyi izlediğini öne sürerek dava açmıştı.
NSO Group ise hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, "terörizm ve ciddi suçlarla mücadele etmelerine yardımcı olmak için ülkelere ya da kolluk kuvvetlerine teknoloji hizmeti verdiğini" ileri sürüyor.