İsrailsiz bir dünya ve özgür Kudüs için
29 kuruluş, 'İsrailsiz bir dünya ve özgür Kudüs için' başlıklı bir bildiri yayınladı.

Oluşturma Tarihi: 2017-12-20 12:09:46

Güncelleme Tarihi: 2017-12-20 12:09:46

Amerika'nın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul ettiğini açıklamasından sonra Türkiye'de ve dünya genelinde karara karşı şiddetli tepkiler verildi ve gösteriler düzenlendi. Bu kapsamda 29 kuruluş da "İsrailsiz bir dünya ve özgür Kudüs için" başlıklı bir bildiri yayınladı.

KİMLER İMZALADI?

Ayışığı Derneği - ANÇED - Akıncı Gençlik Hareketi - Anadolu Ehlibeyt Gençlik Derneği - Akademik Gençlik Spor Kulübü - Başakşehir Gül Gençlik Derneği - Bilge Der - Bursa Kalem Der - Diriliş Saati Dergisi -  Erdemli Toplum Derneği - Elif Der - Edep Kültür Merkezi - Erdemli Gençlik - Erdemli Duruş Dergisi - Edeb Platformu - EHLADER - Fatih Akıncıları Derneği - Hatay Filistin Dostları -  İkra Kültür Merkezi - İstanbul Erdem Der - KUDÜS-DER - Kudüs TV - Edeb Kuran Araştırmaları - Karadeniz Filistin Gönüllüleri - Merhamet Der - Sima Der - Şehit ve Tutuklu Aileleriyle Dayanışma Platformu - Tavşanlı Kitap Kulübü -  Umut Işığı Derneği

Türkçe, Kürtçe, İngilizce ve Arapça yayınlanan bildiri şu şekilde:

İSRAİLSİZ BİR DÜNYA VE ÖZGÜR KUDÜS İÇİN

Kudüs-i Şerif'in Rabbi'nin adıyla…

“Kulunu kendisine bir takım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götürenin şanı pek yücedir, şüphesiz O duyandır, görendir.” (Kur'an-ı Kerim, İsra Suresi, 1)

Dünyanın bütün mazlum ve ezilmiş halklarının hak, adalet ve özgürlük taleplerinin bütün yeryüzünü doldurduğu şu zamanda, insanlığa umut olması beklenen İslam dünyası, mazlumiyet, biçarelik ve kimsesizlik duvarlarına hapsolmuş, İslam beldeleri emperyalistlerin ve kâfirlerin ve bunların işbirlikçilerinin türlü hile, desise ve tuzaklarıyla tarumar olmuş, Müslüman halkların üzerlerine şeytani karanlıklar çökmüştür.

Direnen halklar ve gruplar ise emperyalist kâfirlerin baskı, yağma ve saldırıları yetmezmiş gibi, bir de çağın Ebu Lehebleri olan gerici ve ikiyüzlü rejimler tarafından irtikâp edilen cürüm, cinayet ve ihanetlerle yüz yüze gelmektedir.

Yaşadığımız bu gerçeklik karşısında, reel politik (günübirlik çıkar) hesaplarıyla üç maymunu oynamak, mutlak surette emperyalist kâfirlerin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmektedir. Zira bilinen bir hakikattir ki; zalimin zulmü, mazlumun rızası ile hükümran olur.

Küresel zulüm ve azgınlığın durması için tek yol, “Allahu Ekber” deyip ayağa kalkmak, mazlum halkların mukadderatını Washington'un, Tel-Aviv'in ve destekçilerinin çizmesine itiraz etmektir. Elbette bunun bir bedeli vardır ve yaratılış düzeninde, bedelsiz nimet yoktur.

Bu cümleden olmak üzere, Büyük Şeytan Amerika'nın, Kudüs'ü Siyonist düşmanın başkenti olarak kabul etmesi, bu itiraz için bir milat olmalı, Siyonist ve emperyalist projeler tarihin çöplüğüne atılmalıdır. Kudüs, doğusuyla batısıyla Filistinlilerindir.

Birkaç milyonluk bir çeteden ibaret olan gasıp Siyonist rejimin, 1.7 milyarlık İslam âleminin gözünün içine baka baka Filistin topraklarında egemen olmasına son verilmeli, bu habis şeytani ur, ümmetin kalbinden sökülüp atılmalıdır.

Emperyalizm ve Siyonizm karşısında, başta Türkiye olmak üzere, İslam âlemi şu adımları atmadan mukaddes İslam şafağı doğmayacaktır:

1. Mübarek Filistin toprakları üzerinde iki devletli çözüm reddedilmelidir. Zira bu sözde çözüm, emperyalist bir projedir ve İslam dünyası, İsrail'in “denizden nehre kadar” bütün Filistin toprakları üzerindeki egemenliğine derhal son vermelidir.

1967 sınırlarını meşru kabul etmek, 1917-1967 yılları arasındaki yarım asırlık işgalleri içselleştirmek ve işgal altındaki toprakları Siyonistlere peşkeş çekmek anlamına gelmektedir. Bizim için eğer bir sınırdan bahsedilecekse, bu kesinlikle “1917 sınırları” olmalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın son gelişmeler çerçevesinde Kudüs ve Filistin davası ile ilgili yaptığı açıklamalar tüm İslam coğrafyalarında takdirle karşılanmıştır. Ancak İstanbul'da gerçekleşen İİT olağanüstü toplantısında Doğu Kudüs'ün, Filistin'in başkenti olarak tanınmasına karar verilmesi, “işgalci terörist” rejimin Batı Kudüs'ü işgalini meşrulaştırma anlamına gelmektedir ve Filistin direniş hareketleri tarafından kabul edilemez olduğu açıklanmıştır. Bizler de bu görüşü paylaşıyoruz ve en kısa zamanda bu yanlış karardan dönülmesini umut ediyoruz.

2. Türkiye başta olmak üzere bütün İslam dünyası, Filistin işgalcisi rejime karşı her türlü imkansızlık ve yalnızlaştırmaya rağmen direnen gruplara maddi, siyasi, stratejik ve daha da önemlisi askeri anlamda destek vermelidir.

3. Bütün İslam ülkeleri, İsrail'de açtıkları elçilikleri kapatmalı, kendi topraklarında bulunan bütün kademelerdeki Siyonist temsilcilikleri sınır dışı etmelidir.

4. İsrail ve Amerika patentli bütün şirket ve kuruluşlar lağv edilmeli, Siyonist rejimle ticari ilişkiye giren şirketlere karşı “ekonomik ambargo yasası” çıkarılmalıdır.

5. Her türlü kötülüğün başı olan Amerika'nın topraklarımızdaki üsleri, başta İncirlik ve Kürecik olmak üzere kapatılmalı, Amerika'nın askeri gücü konumundaki NATO'dan çıkılarak, İslam ülkelerinin katılımı ile “İslam Savunma Paktı” oluşturulmasına gayret edilmelidir.

6. Suud, Mısır ve Körfez rejimleri gibi Amerika ve İsrail'le kader birliği yapan gerici ve ikiyüzlü rejimler, İslam dünyası tarafından her alanda ablukaya alınmalıdır. Bu rejimlerin ve ABD'nin, milletimize karşı tertiplenen 15 Temmuz darbesinin her yönden destekçileri oldukları unutulmamalıdır.

7. Şehidlerimizin ruhlarını inciten ve Müslümanların kanına dokunan Mavi Marmara Anlaşması, Meclis tarafından iptal edilmeli, yırtılıp atılmalıdır. Siyonist rejim ile yapılan hiçbir anlaşmanın Allah katında zerre kadar değeri yoktur. Fakat Allah katında mutlaka bir bedeli vardır. Siyonist rejim muhatap alınarak yapılan her anlaşma işgale meşruiyet kazandıracağından, bundan şiddetle kaçınılmalıdır.

8. Hepsinden daha önemlisi ve yukarıda sayılan hususların gerçekleşmesi için gerçek bir zemin oluşturacak olanı ise, İslam Birliği'nin tesisidir. Etnik kimliğin kutsanmasından ve mezhepçi yaklaşımlardan uzaklaşılarak ümmet bilinci çerçevesinde askeri, siyasi, iktisadi, kültürel … her alanda ortak hareket etmenin yolları aranmalıdır.
Aşağıda imzası bulunan sivil toplum kuruluşları olarak, bu adımlar atılmadan ilahi yardımın ve zaferin yetişmesinin ilahi yasaya aykırı olduğuna inanıyoruz. İslam âleminin genel vicdanı da bu yöndedir.

Rabbimiz, İslam âlemine hükmeden yöneticilerimize dirayet, basiret ve cesaret ver. Kınayanların kınaması endişesini, makam düşkünlüğünü, süper güçlerin saldığı korkuyu kalplerinden def et. Onları, senin rızanı ve halklarının maslahatını önceleyecek amellere sevk et. Ki bu sayede emperyalistlerin ve siyonistlerin şeytani emelleri berhava olsun, ümmet felaha ersin, yeryüzüne barış, huzur ve adalet hakim olsun.

İSRAİLSİZ BİR DÜNYA VE ÖZGÜR KUDÜS İÇİN
YAŞASIN KÜRESEL İNTİFADA VE ÜMMETİN KARDEŞLİĞİ!