Kıbrıs'ta kapsamlı çözüme ulaşılması hedefiyle 12 Ocak'ta İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen ilk oturumla başlayan Kıbrıs Konferansı'nın ilk gününde masayı deviren taraf olan Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi, Crans-Montana kentinde toplanan konferansın yeni oturumunda da masadan Türk tarafının ayrılması için tahrik politikası yürüttü.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin gözetiminde 28 Haziran'da tekrar başlayan ve yaklaşık 10 gün boyunca yoğun şekilde devam eden konferans başarısızlıkla sona erdi.
Rum tarafı, konferans devam ederken BM'nin gizlilik kararı aldığı belge ve bilgileri BM ve Türk tarafından önce kendi basınına tahrif ederek servis etti.
Rumlar, konferansın başından itibaren adada "sıfır asker, sıfır garanti" söyleminden vazgeçmediği gibi Türk tarafının teklif ve önerileri karşısında da hiçbir yapıcı adım atmadı.
Konferansın ilk günü Rumlar, Türkiye'nin, Türk askerlerinin yüzde 80'ini ilk günden çekmeye hazır olduğunu kabul ettiğine yönelik senaryoyu basına verdi. Bu iddia kısa süre içinde Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yalanlandı.
Türk tarafı uyum içinde hareket etti
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başkanlığındaki Türk heyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı başkanlığındaki KKTC heyeti tam bir uyum içinde hareket etti.
Türk tarafının psikolojik üstünlüğü ilk günden bu yana elinde tutması, kritik hamleleri, önerileri sızdırmadan sadece BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile paylaşması, basın üzerinden savaşma yerine Genel Sekreter ve BM üzerinden uzlaşma stratejisi izlemesi ilk günden itibaren etkisini gösterdi.
Bakan Çavuşoğlu, 10 gün boyunca Crans-Montana'da hazır bulunan KKTC'deki diğer siyasi parti temsilcileri ve liderleriyle de sık sık bir araya geldi, değerlendirmelerde bulundu, konferansın Kıbrıs için "en son konferans" olduğunun ve Crans-Montana'da bir karar alınması gerektiğinin altını çizdi.
"Dürüst bir davranış değil"
Bu doğrultuda Türk tarafı Kıbrıs Türk'ünün haklarından ödün vermeden masada hep bir adım önde olma stratejisi izledi. Bu strateji işe yaradı. Bunun üzerine Rum tarafı yayınladıkları hayali senaryoları basına sızdırarak Türk tarafını tahrik ederek masadan kaçırmaya çalıştı. Kendi bazı önerilerini de BM Genel Sekreteri ve Türk tarafı ile paylaşmadan basına verdi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu kendisine gelen soru üzerine bu duruma, "Daha bu öneriyi görmedik. Bizden önce basın görmüş maşallah. Daha bizimle paylaşılmadan basınla paylaşılması dürüst bir davranış değil. Yani biraz tribüne oynama var. Ciddi bir öneri olsaydı önce gelir masada taraflarla paylaşılırdı. Önce basına sızdırıp sonra 'Öneri getirdik' demek tribüne oynamak demektir" diye tepki gösterdi.
İçeride alınan kesin gizlilik kararına Türkiye, KKTC ve İngiltere tam olarak uyarken, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi, Türk tarafının önerilerine kimi eklemeler de yaparak bunları basına vermeye ve böylece Türk tarafını tahrik etmeye çalıştı.
"Bavulları hazırdı"
Konferansta 6 Temmuz akşamı başlayan yemekli toplantı, 7 Temmuz'a sabahına kadar devam etti.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, toplantıda çözüme ulaşmak için konferansın, başbakanların da katılımıyla birkaç gün daha devam ettirilmesi teklifinde bulunduklarını ifade etmişti. Akıncı, "Biz masada bu önerileri yaparken bavullar o tarafta (Rum tarafında) hazırdı. Bizim bavullarımız değil, başkalarının bavulları bu sabah erkenden ayrılmak için hazırdı. Herhalde uçak saatleri de belliydi" değerlendirmesini yapmıştı.
Rumlardan sistematik belge sızdırma oyunu
Konferansta 3 Temmuz'da 3 garantör ülke Türkiye, İngiltere ve Yunanistan, "Güvenlik ve Garantiler" temel başlığı altında öneri paketlerini BM'ye sundu. Garantör ülkelerin ardından KKTC ve Güney Kıbrıs Rum tarafı da tüm başlıklardan oluşan önerileri paketlerini BM'ye sundu.
Konferansa sunulan paket halindeki 5 önerinin birer kopyasını BM taraflara dağıttı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in 30 Haziran'da taraflarla yaptığı toplantıda aldığı "gizlilik kararı", Rumlar tarafından sistematik şekilde ihlal edilmeye başlandı.
Rumlar, BM'nin gizlilik kararını birçok kez ihlal etti. Rum lider Nikos Anastasiadis, kendi önerilerini henüz taraflara sunmadan "ambargolu" olarak Rum basınına dağıttı. Crans-Montana'daki toplantılar devam ederken Rum basını kendilerine servis edilen belge ve bilgileri tahrif ederek yayınlıyordu.
Rum Radyo Televizyon Kurumu (RİK), daha zarflar taraflarca açılmadan 3 Temmuz'da canlı yayında Türkiye'nin "Güvenlik ve Garantiler" ile ilgili sunduğunu iddia ettiği önerilerini izleyicileriyle paylaştı.
Rumlar belge ve bilgileri Sigma'ya servis etti
Türkiye'nin sunduğu öne sürülen öneriler 4 Temmuz'da Kıbrıs Rum tarafında yayın yapan Sigma internet sitesinde de yayınlandı.
Sigma, aynı gün, Guterres'in taraflara 30 Haziran cuma akşam yemeğinde sunduğu ve taraflarca mutabık kalınan çerçeve olduğu iddia edilen bir metni de okuyucularına sundu.
Çerçevedeki bazı içeriklerin, BM'nin daha önce açıkladığı görüşlerine tamamen ters olması dikkatlerden kaçmadı. Rum haber sitesi, 5 Temmuz günü ise kendi ifadesiyle "güvenilir kaynaklardan elde ettiği bilgilere göre" Anastasiadis'in önerilerini maddeler halinde verdi.
Rumların bu sızdırmalarına Türk tarafının sert tepki göstermesi üzerine son gün Rum gazetelerinin kendilerine sızdırılan haberlere kaynak olarak "ismi açıklanmayan Türk yetkilileri" göstermesi ise alay konusu oldu.
İsviçre'de masayı ilk terk eden hep Rumlar oldu
Kıbrıs sorununa çözüm üretmek, adada kalıcı barış ve istikrarı sağlamak amacıyla yürütülen müzakereler kapsamında taraflar geçen yılın ekim ayından bu yana dördü liderler seviyesinde olmak üzere beş kez bir araya geldi.
İsviçre'deki müzakerelerin ilk turu geçen yıl Mont Pelerin kasabasında 7-11 ve 20-21 Kasım'da iki turlu olarak gerçekleşti.
İlk turda Rum lider Anastasiadis, masada Türk tarafının açılımları karşısında zamana ihtiyacı olduğunu ifade etti ve bu tur sona erdi. İkinci turda da Rum tarafının aşırı taleplerde bulunması ve uzlaşmaz tavırlarından dolayı sonuç alınamadı, Rumlar masayı terk etti.
Liderler, 1 Aralık 2016'da BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide'nin girişimleriyle adada bir araya gelerek müzakerelere devam etme ve ocak ayında Kıbrıs ile ilgili uluslararası bir konferans gerçekleştirme kararı aldı.
Cenevre'de 9-11 Ocak'taki yoğunlaştırılmış müzakerelerin ardından 12 Ocak'ta Kıbrıs'taki taraflar ve üç garantörün katılımıyla Türk tarafının müzakere sürecinin başından bu yana ısrarla üzerinde durduğu Beşli Konferans düzenlendi. Konferansta bu kez de Yunanistan hazır olmadığı gerekçesiyle bir hafta süre talebinde bulundu, 18 Ocak'a kadar ara verildi.
Enosis kararı konferansı aylarca geciktirdi
Taraflar bu kez uzmanlar ve teknik heyetlerin katılımıyla 18 Ocak'ta yeniden bir araya geldi. Mont Pelerin'deki Beşli Konferans'ın ardından tarafların şubat başında dışişleri bakanları seviyesinde yeniden bir araya gelmesi ve süreci sonuca götürecek nihai kararın verilmesi öngörülüyordu.
Rum Meclisi, 10 Şubat'ta Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanmasını öngören Enosis referandumunun, yıl dönümünde okullarda kutlanması yönünde karar alarak beşli konferansın yeniden toplanmasının önüne geçti.
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum lider Anastasiadis ile adada 16 Şubat'ta yeniden bir araya geldi. Bu görüşmede de bir sonucu ulaşılamadı, masayı yine ilk terk eden Rum lider oldu.
"Bizim neslin son denemesidir"
Akıncı, yaptığı açıklamada, Kıbrıs Konferansı'nın yeni oturumunun sonuca varılamadan sona ermesinin dünyanın sonu olmadığını belirterek, "Biz Kıbrıs'ta hak ettiğimiz ve alnımızın akıyla onurlu bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulacağız. Bunu başaracağız" ifadesini kullanmıştı.
Akıncı, müzakerelerin sonucunda Kıbrıs için bir çözüm haberini ulaştıramamaktan duyduğu hayal kırıklığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürmüştü:
"Bunun için elimizden geleni yaptık. Yaptığımıza inanıyoruz. Vicdanen müsterihiz. Manen üzüntülü olmakla birlikte rahatız ancak 'Bizim neslin son denemesidir' dediğim bu uğraşının ne yazık ki başarıyla sonuçlanmasını sağlayamadık. Dolayısıyla sözlerime olumlu bir haberle başlayamayacak olmanın elbette burukluğunu yaşıyorum."
BM, 9 Haziran'da aldığı kararla Kıbrıs müzakerelerinin KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum lideri Anastasiadis'in yanı sıra garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile gözlemci olarak Avrupa Birliği'nin (AB) katılımıyla 28 Haziran'da Cenevre'de tekrar başlayacağını duyurmuştu.
Cumhurbaşkanı Akıncı'nın göreve gelmesinin ardından BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide'nin ara buluculuğunda Mayıs 2015'te yeniden başlayan müzakereler, "Ekonomi", "Avrupa Birliği", "Mülkiyet", "Yönetim-Güç Paylaşımı", "Toprak" ile "Güvenlik ve Garantiler" olmak üzere altı temel başlıktan oluşuyordu.