Kanla bastırılan İran baharının baş aktörü: Musavi
“Kanla bastırılan İran baharı: 2009 devrimi” başlıklı yazımızın ikinci bölümünde 2009 seçimlerinde Ahmedinejad’ın rakibi olan Mir Hüseyin Musavi’nin, Humeyni ve Hamaney arasında çekişmeye sebep olan siyasi geçmişini ele alıyoruz…

Oluşturma Tarihi: 2016-05-31 15:00:10

Güncelleme Tarihi: 2016-05-31 15:00:10

TİMETURK I HABER MERKEZİ
Melahat KEMAL

İran'ın şaibeli 2009 seçimlerinin en önemli ismi şüphesiz Ahmedinejad'ın rakibi ve Yeşil Hareket'in lideri Mir Hüseyin Musavi idi.

Musavi'nin faaliyetleri, yeni gelişmelere verdiği tepkiler, meselelere yaklaşımı ve zekice izlediği yöntemler; İran'ın 79 devriminden bu yana maruz kaldığı liderlikten çok farklı bir lider portresi ortaya koyuyordu.

Ancak İran'ın 30 yıldır görmediği bir lider tablosu çizse de 2009 seçimlerinin ardından yaşananlar, Musavi'nin Yeşil Hareket'in ötesine geçmeye çalışmadığını ve gerçekçilik sınırları dışına çıkamayıp İran'da müesses güç yapısını bozmaya muktedir olmadığını gösterdi.

2009 seçimlerinin ardından yaşanan olaylara bakıldığında Musavi'nin siyasi yaşamında gerçekleşen şaşırtıcı değişimi görmek mümkün. Her ne kadar ülkenin genç kuşağı onu yeni tanıyorduysa da İran'ın 1970'ler ve 80'lerine dönüldüğünde, geçirdiği bu siyasi değişimin köklerine ulaşılmış olur.

İSLAMİ SOL

Mir Huseyin Musavi 29 Eylül 1941 tarihinde İran'ın Doğu Azerbaycan eyaletinin Hamane kasabasında dünyaya geldi. Hamane, İran'ın şu anki dini lideri Hamaney'in de doğduğu kasabadır ki bu yüzden uzaktan akraba oldukları söylenir.

Musavi, lise öğrenimini Hamane'de tamamladıktan sonra Tahran'a geldi. Bugünkü ismi Şehid Beheşti Üniversitesi olan İran Milli Üniversitesi'nde mimarlık eğitimi aldı.

Mezuniyetinin ardından mimari ve tasarım alanında faaliyet gösteren Semerkand Şirketi'nin kurdu. Semerkand, Muhammed Rıza Şah muhaliflerinin gizli toplantılarını gerçekleştirdiği bir yer olmuştu.

Musavi, 1960'ların sonu 70'lerin başında Mehdi Bazargan'ın Özgürlük Hareketi gibi dinî-milliyetçi gruplarla yakın ilişki içinde oldu.

İslami solun önde gelen isimlerinden sosyolog Ali Şeraiti'nin Tahran'da verdiği derslere katıldı.

Musavi, İslamî çizgiden Markist çizgiye kayan ve öncülüğünü diş hekimi Habibullah Peyman'ın yaptığı Militan Müslüman Hareketi'nin kurucularından oldu. Hareket'in öncüsü Peyman, Musavi'yi “1970'li yılların İslamî solcusu” olarak tanımlıyordu.

1970'li yıllarda Musavi, Tevhid Merkezi'nin mimari tasarımını yaptı. Tevhid Merkezi, önce Şah ardından da şu anki rejiminin muhaliflerinin toplanma yeri haline geldi. 1979 Devrimi'nden hemen sonra idam edilen Ayetullah Murteza Mutahari bu Merkez'de dersler veriyordu.

DEVRİM'İN ARDINDAN

Musavi, Şah'ın devrilmesinin ardından İran'ın bugünkü dini lideri Hamaney'in de kurucuları arasında olduğu ve 1987 Mayıs'ına kadar faaliyet yürüten İslamî Cumhuriyetçi Parti'nin ilk siyasi direktörü oldu.  1981 yılına kadar bu görevde kaldı.

Musavi, 21 Haziran 1981'dekurulan hükümette dışişleri bakanlığı görevine getirildi.

HUMEYNİ VE HAMANEY ARASINDA MUSAVİ ÇEKİŞMESİ

Ekim 1981'de yapılan seçimlerde Ali Hamaney, yeni rejimin üçüncü cumhurbaşkanı oldu. Hamaney, günümüzde de dışişleri baş danışmanı olan, Ali Ekber Velayeti'yi başbakanlığa getirdi. Ancak Velayeti, Meclis'ten güvenoyu alamadı.

Velayet'inin güvenoyu alamamasının ardından Hamaney, gönülsüz bir biçimde dini lider Humeyni'nin desteklediği Musavi'yi başbakanlığa getirmek zorunda kaldı. Hamaney, İslamî solcu olduğu ve “sol” ekonomi programına inandığı için Musavi'ye karşı çıkıyordu. Musavi, Meclis'ten güvenoyu aldı ancak diğer tüm milletvekilleri onun “İmam'ın başbakanı” olduğunun farkındaydı. Velayeti ise kabinenin dışişleri bakanı oldu.

Musavi kabinesine muhafazakar kanattan çok sayıda bakan atadıysa da Behzad Nebevi ve Muhammed Salamati gibi tanınmış İslamî solcuları da almıştı.

Musavi'nin çoğu zaman başbakanlıktan istifa etmek istemiş ancak dini lider Humeyni ona engel olmuştu.

HUMEYNİ'NİN ‘SOL'LA İTTİFAKI VE 99'LAR MESELESİ

1985'te yeniden cumhurbaşkanı seçilen Hamaney, Musavi'nin yeniden başbakanlığa getirilmesine karşı çıktı.

Meclis'te bulunan 99 milletvekili, Humeyni'ye bir mektup yazarak Musavi'yi başbakan olarak görmek istemediklerini belirtti. Ancak mektup Humeyni üzerinde hiçbir etki yapmadı ve Musavi güvenoyu alarak yeniden başbakan oldu.

Peki bu 99'lar kimdi? Listenin en dikkat çeken isimlerinden biri, bugün İran Uzmanlar Meclisi'nin başkanı olan aşırı muhafazakar Ayetullah Muhammed Yezdi'ydi. Yezdi, Hamaney ve Ahmedinejad'a verdiği ciddi destekle tanınıyor.

Humeyni'nin sol cenahla ittifak yaptığını gören sağcı muhafazakar kanat, bundan böyle dini lidere itaat etmek zorunda olmadıklarını, liderin düşünceleri sadece “tavsiye” olarak alacaklarını söyledi.

Seçimi takip eden yıllarda Hamaney birçok kez Musavi'nin görevden alınmasını Humeyni'den istese de dini lider kararını değiştirmedi.

Musavi'nin Hamaney'in karşı hamlelerine direnmesi ve başbakanlık görevinde kalması, kabinede İslamî solcuların ve ılımlı kanadın etkisinin artmasına sebep oldu.

Başbakan Musavi, Kültür ve İslamî Rehberlik Bakanlığı'na ‘gizli solcu' din alimi Muhammed Hatemi'yi getirdi. 1988'de düzenlenen Meclis seçimlerinde muhafazakarlara karşı İslamî solcuları destekledi ve 2009 seçimlerinde aday olan reform yanlısı Mehdi Karrubi'nin Meclis sözcüsü olmasını sağladı.

HUMEYNİ'NİN ÖLÜMÜ VE BAŞBAKANLIĞIN İLGASI

1982 yılına gelindiğinde Musavi, Irak savaşına daha fazla devam edilmemesi, bütçenin yüksek savaş masraflarını karşılayamayacağını söylüyordu. Ancak Humeyni, savaşın devam etmesinde kararlıydı. Temmuz 1988'de BM kararının kabul edilip barış anlaşması ile savaşın bitirilmesinin ardından Musavi, Eylül ayında istifasını verdi ancak Humeyni istifasını reddetti.

Humeyni'nin Temmuz 1989'da ölmesini fırsat bilen muhafazakar din adamları, Anayasa'da bir değişiklik yaparak başbakanlık makamını ilga etti. Böylece görevden alınan Musavi, Hamaney tarafından Uzmanlar Meclisi'nde görevlendirildi.

RAFSANCANİ VE HATEMİ'YE DANIŞMANLIK

Başbakanlık görevinin ardından sanat ve mimari çalışmalarına dönen Musavi, siyasetten uzak da kalmadı. 1989-1997 yılları arasında, Cumhurbaşkanı Rafsancani'nin siyasi danışmanlığını yaptı.

1997 seçimlerinde reform yanlılarının aday göstermek istedikleri ilk kişi olan Musavi, kendisine getirilen teklifleri reddetti. Eşi, teklifleri reddetmesinin sebebinin “yüksek mevkili yetkililerden caydırıcı mesajlar alması” olduğunu söyledi.

Her ne kadar aday olmasa da 1997 seçim süreci boyunca fotoğrafları, reform yanlısı aday Hatemi'nin yanında yer aldı.

Cumhurbaşkanı olan Hatemi, Musavi'yi baş danışmanlık görevine getirdi.

2005 yılında Hatemi'nin iki dönemlik idare süresinin bitmesinin ardından reform yanlıları yine Musavi'ye adaylık teklifi götürseler de o, yine reddetti.

ŞAİBELİ 2009 SEÇİMLERİ

2009 seçimleri yaklaşırken reform yanlılarının seçimlerde kimin tarafından temsil edeceği sorusu sorulmaya başlandı.

Tüm gözler Hatemi'ye çevrilmişti. Yapılan istişareler sonucunda Hatemi, 8 Şubat'ta aday olacağını açıkladı.

Hatemi'nin adaylığı muhafazkarları kızdırmıştı. Devrim'in yıldönümü kutlamalarında Ahmedinejad taraftarları Hatemi'ye saldırmış, bu olaydan iki gün sonra da Hamaney'in sözclüğünü yapan Kayhan gazetesi editörü, Hatemi'yi suikastle tehdit ederek sonunun Pakistan lideri Bezanir Butto gibi olacağını ifade eden bir yazı kaleme almıştı.

Musavi, 13 Mart'ta seçim kampanyalarında Hatemi'nin yanında olacağını söyledi ve bundan üç gün sonra da Hatemi adaylıktan çekilerek yerini Musavi'ye bıraktığını açıkladı.

Seçim kampanyası boyunca ülkenin büyük bir tehlike içinde bulunduğunu söyleyen Musavi, Ahmedijad'a “Devrim'e, ülkeye ve ülkenin adına leke süren” ifadeleri ile yükleniyordu.

ŞİDDETLE BASTIRILAN GÖSTERİLER VE EV HAPSİ

12 Haziran 2009 seçimlerinin ardından Ahmedinejad ezici üstünlükle zafer kazandığını ilan etti. Ancak halk, seçimlere şaibe karıştığını iddiası ve oyların yeniden sayılması talebiyle sokaklara döküldü. Protestolar Devrim Muhafızları'nın uyguladığı aşırı şiddet ile bastırıldı, en az 110 kişi hayatını kaybetti.

Musavi'nin yeğeni, düzenlenen bir suikast neticesinde hayatını kaybetti. Eşinin kardeşi ve birçok yakın akrabası gözaltına alınarak tutuklandı.

Musavi bugün,  resmi bir tutukluluk, mahkeme ve hatta net bir suçlama olmaksızın tam bir izolasyon içinde vaktinin tamamını Şubat 2012'de kendisine dayatılan ev hapsinde geçiriyor.

Önderliğini yaptığı Yeşil Hareket ise daha çok toplumun şehirli ve eğitimli kısmına hitap ettiği ve halka inemediği için seçimlerin ardından kendisine yüklenen dinamizmi kaybetti.