Katar’ın reddi
Yeni Akit gazetesi yazarı Ahmet Varol, Katar krizini ele aldığı bir yazı yazdı.

Oluşturma Tarihi: 2017-07-06 16:26:45

Güncelleme Tarihi: 2017-07-06 16:26:45

İşte Ahmet Varol'un yazısı:

Arap dünyasındaki dört zulüm rejiminin bir araya gelmesiyle oluşturulan diktatörler çetesi önce teröre destek verme ve İran'la sıkı bir münasebet içine girme suçlamasıyla Katar'a karşı abluka başlattılar. Sonra yaptıkları açıklamalar gerçek amaçlarının farklı olduğunu açığa çıkardı. Uzun süre Katar'a ilettikleri herhangi bir talepleri olmadı. Sadece dışarıdan suçlamalarda bulunmakla yetindiler. En sonunda Kuveyt vasıtasıyla yönelttikleri on üç maddelik talepler listesi oldu.

Listede yer alan taleplerinin tamamen saçma olduğunu daha önce dile getirmiştik. Aslında Katar'ın kendisinden istenenleri yerine getirmesi ablukacı ülkelerin tam bir vesayetine girmeyi kabul etmesi anlamına gelecekti ve bunun da fiili olarak ablukadan bir farkı olmayacaktı. Hatta belki ablukadan daha kötü bir duruma razı olmuş olacaktı.

Ablukacı ülkeler isteklerine cevap verilmesi için Katar'a önce on gün süre tanıdıklarını bildirdiler. Açıklamalarına göre kendilerine bu on günlük süre içinde olumlu bir şekilde cevap verilmemesi durumunda liste geçerliliğini kaybedecekti. Yani bir bakıma ablukacı ülkeler listeye yeni talepler ekleme hakkı elde etmiş veya Katar'a karşı yeni baskı araçları kullanma imkânına sahip olacaklardı. Sürenin dolmasından sonra 48 saat daha ek süre verdiklerini açıkladılar.

Sergiledikleri tavırlarında tam anlamıyla kabadayı havası estiriyorlardı. Adeta birini rehin almış ve karşılığında fidye isteyen, bunun için mühlet veren ve o mühlet içinde istenenin verilmemesi durumunda rehineyi öldüreceği tehdidinde bulunan eşkıya çetesinin yaptığı gibi yapıyorlardı. O yüzden yapılan açıklamalar aynı zamanda ciddi tehditler içeriyordu.

Bu arada ablukanın takibinin sadece dört ülke tarafından yapıldığını, taleplerin de bu dört ülke tarafından iletildiğini özellikle belirtelim. Bunlar da Suudi Arabistan, Mısır, BAE ve Bahreyn'dir. Libya ve Yemen'in ülke olarak ablukaya katıldıkları iddiası tamamen çarpıtmadır. Bu iki ülkeden sadece Suudi Arabistan ve BAE'nin güdümündeki birer örgüt katılıyor. Katar'la ilişkilerini kestiklerini söyleyen diğer bazı ülkeler de Suudi Arabistan'ın baskılarına boyun eğmek zorunda kalmışlardır ve ablukanın, ilişkilerdeki kopukluğun devam etmesine istekli değillerdir.

Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Âli Sânî ülkesinin cevabını Pazartesi günü yani 3 Temmuz 2017 tarihinde Kuveyt Emiri Sabah El-Ahmed Es-Sabah'a iletti. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil El-Cubeyr de Kuveyt'in Bakanlar Kurulu'nun işlerini takipten sorumlu Devlet Bakanı Muhammed El-Abdullah Es-Sabah'la Salı günü Cidde'de bir araya gelerek Katar'ın cevabını aldı ve verilen cevap hakkında görüşme yaptı. Ablukacı ülkeler 5 Temmuz Çarşamba sabahı da resmî bir açıklamayla Katar'ın cevabını Kuveyt vasıtasıyla aldıklarını kendilerinin de uygun bir zamanda cevap vereceklerini bildirdiler.

Katar tarafından yapılan açıklamada cevabın genel çerçevede olduğu, ülkelerinin egemenliğine dokunulmasını ve başkalarının vesayeti altına girmeyi kabul etmedikleri, bağımsızlıklarına dokunmayacak konularda da diyaloğa açık oldukları vurgulandı. Katar cevabında teröre destek verdiğine dair suçlamaları da reddediyordu.

Ablukacı ülkelerin istihbarat teşkilatlarının yöneticileri Salı günü Mısır cuntasının misafiri olarak Kahire'de bir toplantı gerçekleştirerek durum değerlendirmesi yaptılar. Katar'ın cevabını aldıklarına dair resmi açıklamalarını yapmalarının ardından da Çarşamba günü abluka çetesi dört ülkenin Dışişleri bakanlarının Kahire'de bir toplantı yapacağı duyurulmuştu.

Bu arada Katar, kamuoyuna yaptığı açıklamada kendisine yönelik abluka uygulamalarının uluslararası yasalara aykırı olduğunu dile getirdi.

Abluka çetesi aslında Arap dünyasında arzuladığı desteği bulabilmiş değildir. Fakat arkalarında ABD ve İsrail'in bulunmasından dolayı kendilerini güçlü hissediyorlar. O yüzden tutumlarında ısrarlı davranıyorlar.