'Katar krizi ve Körfez ülkeleri: ABD'nin can simidi Birleşik Arap Emirlikleri'
Milat Gazetesi'nden Koray Taşdemir, Körfez'de yaşanan son gelişmeleri Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşı olan stratejist Hasan Ed-Duqqi ile konuştu. Duqqi, BAE için, 'İslam ümmetine ihanet içindedir' dedi. Körfezin içinde bulunduğu krallık yönetimlerini ve hukuksuzlukları da hatırlatan Duqqi, 'Körfez tehdit altında ama farkında değil... Biz Lübnan'ın İran'a verilişini gördük' diye ekledi...

Oluşturma Tarihi: 2017-06-11 13:27:57

Güncelleme Tarihi: 2017-06-11 13:27:57

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Röportaj öncesinde İslam dünyası ve Arap coğrafyasına ilişkin genel bir çerçeve çizen Taşdemir, "2010 sonunda Tunus'ta, 2011'de Suriye'de, Yemen ve Libya'da yaşananların hepsi iki şeyin ifadesidir: Bu da Arap sistemlerinin başarısızlığı ve yeni bir neslin ortaya çıkmasıdır. Biz bu artçı depremin yani Arap Baharı'nın yedinci yılına girdik ama sistem halen oturmadı" diye yazdı.

Taşdemir'in geçtiğimiz günlerde Katar'ı ablukaya alan ülkelerin yayınladığı 'teröristler' listesinde de adı bulunan Duqqi'ye ilk sorusu şu oldu: "Sistem neden halen oturmadı? Engel olan ne?"

'TERÖRİST' LİSTESİNDE KİMLER VAR? (TIKLAYINIZ)

İşte Duqqi'nin değerlendirmeleri:

HALK DEVRİMİNİN MEŞRUİYETİNİ ZEDELEMEK İSTEYEN 'KARŞI DEVRİMLER'

- Halk devrimleri ile eşzamanlı olarak karşı devrimler de doğdu. Karşı devrimlerin bazı amaçları var: Birincisi; devrim liderlerinin meşruluğunu yok etmekti. Gerek siyasiler, gerek müfekkirler, gerekse savaşçılar hepsini ortadan kaldırmak istediler. İkinci olarak; Mısır'da Sisi, Libya'da Hafter gibi yeni ajanlarının meşruiyet kazanmasını istiyorlar. Yeni Ortadoğu için bu şart!

"AÇLIK ve KORKU" TEHDİDİ

- Üçüncüsü; devrim isteyen insanlara Rakka, Taiz, Bingazi gibi bölgeleri işaret ederek, insanların açlık ve korku içinde sisteme uyum sağlamasını istiyorlar.

Yani karşı devrimler de başarılı sayılamaz…

- 2011 yılından bu yana devam eden Arap devrimlerini neden durduramadılar; soru bu… Bunun üç nedeni var. Birinci sebep bu değişimin yaşandığı ülkelerde; devrimin gerçekleşmesini isteyen müfekkirler, siyasiler ve cemaatler vardı. Bunlar ciddi anlamda ülkelerinin değişmesini istediler. Bütün bu cemaatlerin başında da İhvan geliyordu. İkinci faktör, bu devrimlerin barışçıl olmaktan çıkıp militaristleşmesi: Suriye, Libya, Yemen gibi ülkelerde önce askerler halka silah sıktı, halk daha sonra çıkıp buna cevap verdi. Silahın varlığı ve gençlerin savaş sanatını öğrenmesi devrimlerin halen ölmemesinin bir sebebidir. Üçüncü sebep ise medya kurumlarıdır. Bütün medya kurumları gerçeği çarpıtıp yalana çeviriyorlar. Sadece Katar'a ait medya kurumu El-Cezire televizyonu objektif yayın yapıyor. El-Cezire şu anda tehlikeli bir dirsek olarak değerlendiriliyor. Arap krallıkları; devrimlerin, evlerinde oturan insanlara yansıtılmasından rahatsızlık duyuyorlar.

"15 TEMMUZ, ERDOĞAN'IN ARAP DEVRİMLERİNİN YANINDA YER ALMASINA KARŞILIK BİR CEZALANDIRMA GİRİŞİMİDİR"

BAE ve Suudi Arabistan, neden Katar'dan rahatsızlık duyuyor?

- Katar'a diz çöktürmeye çalışmalarının nedeni Türkiye'deki darbenin başarısız olmasıdır. Türkiye aynı şekilde, her zaman Arap devrimlerinin yanında yer aldı. 15 Temmuz'daki darbe girişimi de bir yönüyle Erdoğan'ın Arap devrimleri karşısındaki tutumunu cezalandırma girişimiydi. Katar'a yönelik bu düşmanlığın nedeni madem biz Türkiye'de başarısız olduk, o zaman Katar'ı durduralım düşüncesidir. Türkiye'deki darbe başarısız olduğunda Katar rahat bir nefes aldı. Bunun üzerine Türkiye ile Katar arasında askeri ittifaklar artmış oldu. Katar, medya etkinliğini de artırıyor. ABD ve BAE, Yemen'i ikiye bölmek için son hazırlıklarını tamamlarken, El-Cezire, Yemen'in bölünmesinde BAE'nin rolünü sorguluyor… Maskesini indiriyor.

"SURİYE'YE FİTNEYİ KÖRFEZ ÜLKELERİ SOKTU"

Körfez ülkelerinin Suriye'deki iç savaşın büyümesindeki rolü nedir?

- Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleri Suriye halkının yanında olduklarını iddia ettiler en başından beri… Rusya ile askerî anlaşmalar imzalayıp Rusya'yı Suriye'ye kim çekti? Suudi Arabistan, Suriye devrimi başta olmak üzere herhangi bir devrimin hayata geçmesini istemiyor çünkü bu devrimlerden bir tanesi başarıya ulaşsa sıra önünde sonunda kendisine gelecek. Suriye içinde savaşan gruplar var ve bu gruplar birbirleriyle görüşmüyorlar. Neden? Çünkü her bir grubun finansörü başka bir ülke. Yani halkın devrimini gerçekleştirmek için savaşan bütün bu grupların arasına fitne soktular. Halk devrimlerinin başarılı olmaması üzerine bir kural var. İslam ülkelerinde halka dayanan yönetim tarzı yasak şu anda. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a karşı düşmanlıkları da bundan, çünkü Erdoğan halkına yaslanan bir lider... Erdoğan bir kral ya da general olsaydı, hiçbir sorun olmayacaktı.

"LİSTEDE OLMAKTAN ŞEREF DUYDUM"

Son olarak önceki akşam 4 ülke tarafından yayınlanan ve 59 kişinin yer aldığı “teröristler” listesinde isminiz yer alıyor. Nasıl karşıladınız?

- İsmimin o listede olmasından şeref duydum… O liste teröristler listesi değil, “özgürlükçüler” listesidir.

Ülkenizde “hain” olarak adlandırılıyorsunuz herhalde…

- Birleşik Arap Emirlikleri, İslam ümmetine ihanet içindedir. Libya ve Mısır'dan, Yemen ve Suriye'ye kadar İslam topraklarında ümmet-i Muhammed'e ihanet etmektedir. Tabii ki halkımızı tenzih ediyorum. BAE vatandaşları da İslam ümmetinin şerefli bir parçasıdır.

"KRALLIKLARIN AKIL HOCASI BAE!"

Peki, Körfez'in karar mekanizmaları yanlış mı işliyor?

- Bakınız, tarihe dönelim: Kaddafi, Mübarek, Bin Ali çökünce, Arap rejimlerinin de yarısı çöktü. Çünkü Arap rejimlerinin yüzü farklı olsa da bu sistemler aynı altyapıyı kullanır. Bütün sistemler birbirine dayanır. 50'lerde Arap ülkelerinde “Cumhuriyet”ler kuvvetliydi, Hepsinde de mali kudret vardı. Krallık rejimleri cumhuriyetlere dayanıyordu. Şu anda ise cumhuriyetler, krallık rejimlerine dayanıyor. Bütün bu yaşananları yönetenler krallık rejimleridir. Krallık rejimlerine akıl hocalığı yapan ise Birleşik Arap Emirlikleri'dir. Suudi Arabistan da ciddi anlamda BAE'nin finansörlüğünü yapıyor. BAE, bunu tabii ki tek başına yapmıyor, bu ABD'nin kendisine yüklediği bir misyon.

"KÖRFEZ TEHDİT ALTINDA AMA FARKINDA DEĞİL... BİZ LÜBNAN'IN İRAN'A VERİLİŞİNİ GÖRDÜK"

Körfez ülkeleri eğlence ve lüks yaşam ile öne çıkıyor… Bu mutlu fotoğraf sürecek mi?

- Arap körfezi ülkeleri şu anda çok ciddi tehdit altında ama kendileri de bunun farkında değil. Askeri, siyasi, ekonomik, sosyolojik; her açıdan tehdit altında. Amerika-İran anlaşmasının gölgesinde Arap yarımadasının hangi bölgeleri İran'a bırakıldı, bilmiyoruz. Biz, Lübnan'ın İran'a verilişini gördük. Hizbullah gökten inmedi, yavaş yavaş Lübnan'a yerleşti. Körfez'de gıda krizi de kapıda. Bütün Körfez ülkelerinin gıdası dışarıdan gelmekte. (İçecek) Su krizi zaten var. Petrolü al, koca Suudi Arabistan'dan geriye bir şey kalmaz. Arap sistemlerinin çöküşü dünya sistemini de çöküşe götürüyor.

"KÖRFEZ, İRAN KONUSUNDA SAMİMİYSE MUSUL'DAKİ BOMBARDIMANINI DURDURMALI"

Peki Katar'ın İran'a yakın durmakla suçlanmasına ne diyorsunuz?

- Kanaatim o ki; 2015'te imzalanan “Atom Anlaşması” Irak, Suriye ve Yemen'de İran ve Amerikan güç bölgelerinin taksim edildiği bir anlaşmaydı. İran'ın nüfuz alanları var. Aynı zamanda Körfez Bölgesi'nde İran ve Amerika'nın hissesi nedir, bu konuda anlaştılar. Ancak, Körfez ülkelerini hükümetlerinin bölgeyi şekillendirmede rolü ikinci planda kalıyor. İran ve Amerika aralarında anlaşıyor. Araplar adına masada ABD oturuyor. Katar'ı suçluyorlar ama kendileri ne yapıyor? Tek bir örnek vereceğim: Musul'da Irak hükümetinin operasyonları devam ediyor. Hükümet Iraklı Şiiler'de; askerleri Musul'a hücum ediyor. İran onları destekliyor, Amerika koordine ediyor. BAE ve bütün Körfez ülkelerinin uçakları şu anda Musul'u bombalıyor. Üç milyon Ehl-i Sünnet mensubu insan ırkî ve mezhebî bir soykırıma tabi tutuluyorlar. Eğer ki Körfez ülkeleri İran'la savaşlarında samimiyseler, Ehl-i Sünnet'in soykırımına girmemeleri gerekirdi. Bu ülkelerin liderlerinin iki yüzleri var. Biri gerçek yüzleri, diğeri gülen yüzleri…

ABD'NİN CAN SİMİDİ BAE

Arap ülkelerindeki insan hakları konusu gündemden düşmezken, BAE'de insan hakları konusu çok fazla gündeme gelmiyor. Sebebi ne?

- Siyasi muhaliflere yönelik sürekli davalar var. Ve bu davalara, sivil mahkemeler bakmıyor. Tutuklandıktan sonra bu kimselerin mahkemeye çıkacakları zaman dahi belli değil. Bir sene kadar bu tutukluların aileleri ile görüşmeleri dahi yasak. Ortadan kaldırma durumu söz konusu. En basit işkence şekli hapishanelerde çıplak bir vaziyette bulunmak. Tek kişilik tecrit odalarında kalıyorsunuz. 1990 itibariyle bütün teneffüs hatları kapatıldı. Hayır cemiyetleri yok. Bağımsız bir gazete yok. Süreç içerisinde BAE anbean öldürülüyor. Muhammed Bin Zayed, 1992 yılında Genelkurmay Başkanlığı görevinden beri sürekli olarak Amerika'nın rızasını kazanmaya çalıştı. 91'de Amerika Irak'a girdi ve ardından Somali'ye girdiğinde başarısız oldu. Amerika'yı bu durumdan kurtaran BAE oldu. Afganistan'a girdiğinde yine Muhammed Bin Zayed asker göndermişti. Ancak BAE halkı da uyanmaya başladı. Bu hapishanelerde mühendisler, müfekkirler ve dünyanın yakından tanıdığı birçok kimse var. Muhammed Bin Zayed, daha düne kadar “İslamcılar, gençlerimizi Suriye'de, Irak'ta ölüme götürüyor” diye bir iddia serdediyordu. Ancak şu anda kendisi askerlerimizi Yemen'de ölmesine neden oluyor.

HASAN ED-DUQQİ KİMDİR?

BAE'nin 7 emirliğinden Sharjah kentinde doğan Hasan Ed-Duqqi, muhasebe eğitimi aldı. Arap Baharı'nın başlamasının ardından 2011 yılı itibariyle BAE'den ayrılmak zorunda kalan Ed-Duqqi, İhvan-ı Müslimin ve Ümmet Partisi gibi yapılar içinde yer aldı. Arap devrimlerini stratejik açıdan inceleyen çok sayıda kitaP yayımlayan Ed-Duqqi, son olarak önceki gece BAE ve 3 diğer ülke tarafından yayımlanan listede de yer aldı.