KDP, Erdoğan'dan ümidini kesmiyor
Barzani'nin lideri olduğu Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) dış ilişkiler sorumlusu Hoşyar Siwaily, 'Erdoğan'dan büyük umudumuz ve beklentilerimiz var, Türkiye'ye heyet göndermek istiyoruz' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2017-09-29 12:48:54

Güncelleme Tarihi: 2017-09-29 12:48:54

TIMETURK | HABER MEKREZİ

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKYB) Başkanı Mesud Barzani'nin lideri olduğu Kürdistan Demokrat Partisi'nin (KDP) dış ilişkiler sorumlusu Hoşyar Siwaily, bağımsız Kürdistan referandumu sonrası BBC Türkçe'ye verdiği röportajda "Erdoğan'dan büyük umudumuz ve beklentilerimiz var, Türkiye'ye heyet göndermek istiyoruz" dedi.

"ANLAYIŞ BEKLİYORUZ"

Ak Parti'den anlayış beklediklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilgiliyse büyük umut ve beklentileri olduğunu belirtti. "Referandum sonrası Ankara-Erbil ilişkilerinin önceki haline dönmesini umduklarını, kendilerine karşı durmanın hem Irak Kürtlerine hem de Türkiye'ye zarar vereceğini" söyleyen Siwaily, "Türkiye'yle hem ekonomik hem de siyasi açıdan ortak çıkarlarımız mevcut. İşbirliği tarihimiz bize, bu işbirliğinden çok şey elde ettiğimizi gösterdi. Kürtlerin iradesine karşı durmak bizi yaralayacaktır. Ancak aynı zamanda Türk ekonomisine zarar verecektir. Bunun, Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili de olumsuz etkileri olacaktır" dedi.

İşte Siwaily'nin açıklamaları:

"TÜRKİYE YAPTIRIM UYGULAYABİLİR"

"Türkiye tabi ki yaptırım uygulamaya muktedirdir. Bu ekonomimize zarar verir, farklı açılardan halkımıza zarar verir. Ancak son yıllarda gördüğümüz Türk siyasetinin mantığı bize, Türkiye'nin bunu yapmayacağını gösteriyor. Türkiye bu tavrı almayacak, sınırları kapatmayacak. Sınırları kapatırsa iki tarafa da zarar verir. Öncelikle bize zarar verir ama Türkiye üzerinde de negatif etkisi olur."

"REFERANDUM TÜRKİYE KÜRDİSTAN'I İLE İLGİLİ DEĞİL"

"Her zaman söylediğimiz gibi Türkiye Kürdistanı'ndaki halkın iradesine saygı duyarız. Ancak referandum Kürdistan'ın sadece bu bölgesiyle ilgili. Her zaman söyledik ki, Kürdistan'ın diğer bölümlerindeki Kürt halkı sorunlarını saygın merkezi hükümetlerle barış içinde, müzakere ve diyaloğu araç olarak kullanarak çözmeli. Dolayısıyla bu yüzden bu referandumun Türkiye Kürdistanı'ndaki siyasi dinamikler üzerinde büyük bir etkisinin olacağını düşünmüyorum."

"TÜRK HALKI KAYGILANMAMLI"

"Dönüp tarihe bakalım. Son 25 yıl içerisinde biz bölgede istikrar faktörü müydük yoksa istikrarsızlık faktörü mü? Türkiye'deki Kürt halkının hislerini pozitif yönde mi etkiledik, negatif yönde mi? Biz her zaman Kürtlerin ve hükümetin oturup sorunlarını çözmesi için aracılık yapmaya çalıştık. 1992'den bu yana belli bir noktaya kadar bir bağımsız devletimiz var. Ama Kürdistan'ın diğer bölümleri üzerinde negatif bir etkimiz olmadı. Bu, aynı kalacak. Türk halkının, bağımsız bir devlet kurduğumuzda bunun Türkiye'de negatif ve yıkıcı bir etkisinin olacağı yönünde kaygılanmak için hiçbir nedeni olmamalı. Bunun böyle olmadığını 25 yıl oyunca kanıtladık."

"ANKARA'YA HEYET GÖNDERMEK İSTİYORUZ"

"Temasların olacağından hem de bunların sahnenin arkasında da olmayacağından eminim. İki taraf arasında diyalog ve müzakerelerin açılmasını ve Türkiye'nin bizim tarafımızdan gönderilecek heyetleri kabul edeceğini umuyoruz. Bu heyetler bizim bakış açımızı, Kürdistan halkının 25 Eylül'de görüşünü ifade etmek için kullandığı yolu açıklayacaktır. Bu gerilimi daha önce yaşamıştık. 1991'den 2008'e kadar bizim Türkiye ile ilişkilerimiz çok iyi değildi ancak bu tarihten sonra ilişkiler geliştirildi. Diyalog, Türkiye ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki yanlış anlamaları çözmenin temeli olacaktır."

"ERDOĞAN'DAN UMUTLUYUZ"

"Türkiye'nin liderliği, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan hareketlerinde çok pragmatik ve çok hesaplıdır. Bu yüzden hem Türkiye hem Kürdistan halkını incitecek ani bir karar almadan önce iki, üç kere düşünecektir. AKP'ye mesajımız, daha fazla anlayış göstermesi ve iç siyasetin oluşturduğu korkuları uzakta tutmasıdır. Ancak Erdoğan'dan büyük umudumuz ve beklentilerimiz var. Onun geçmişte olduğu gibi pragmatik bir tutum ve yaklaşım sergileyeceğini düşünüyoruz. Ve bu bağımsız tutum ve yaklaşım, hem Kürdistan hem de Türkiye halkının çıkarınadır."



"KERKÜK'Ü TARTIŞIRIZ"

Siwaily, Kerkük'le ilgili olarak ise özel statü ve özerklik gibi çözümlerin tartışılabileceğini kaydetti ve şunları söyledi: "Biz, Kerkük'ün de içinde bu alanları halka irademizi dayatmak için kurtarmadık. Bizim irademizin konumundan bağımsız olarak onların kendi özgür iradelerini ifade etmesini istiyoruz. Bu da gayet mümkün. Biz nasıl geleceğimiz hakkında karar verdiysek kendi gelecekleriyle ilgili kara vermek de onlara ait. Prensipte onların haklarına karşı değiliz. Onların haklarını korumak için herşeyi yapacağız. Onların haklarının, Federal Irak çerçevesine kıyasla Kürdistan devleti içerisinde daha fazla korunacağını düşünüyorum".

ERBİL İLE MÜZAKERELER

"Şüphesiz Irak Başbakanı bugün referenduma karşı çok sert bir konumda, sert bir yaklaşım sergiliyor. Özellikle de seçimlere yaklaştığımız için, ki büyük ihtimalle Nisan'da yapılacak, Irak'taki iç siyasetin önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Tüm taraflar rekabet içinde. Nisan'daki seçimlerden önce Irak'tan, müzakereleri başlatmak için ciddi bir adım beklemiyoruz. Büyük ihtimalle, Erbil'le müzakereleri başlatmanın gelecek seçimlerdeki şanslarını etkileyeceğini düşünüyorlar. Ancak müzakereleri başlatmaktan başka çare yok. Biz şiddeti seçmedik, şiddete karşıyız, diğer tarafın da aramızdaki gerilim ve zorlukları çözmek için şiddeti kullanmayacağını umut ediyoruz".

BARZANİ ADAY OLACAK MI?

"Biz KDP olarak seçimlerden yanayız. Ancak şu an aktif bir parlamentomuz var ve seçimlerle ilgili herhangi bir karar bu parlamento tarafından alınmalı. Size temin ederim ki yeni devlet, Kürt ve Kürt olmayan herkesin haklarının gözetileceği, demokratik bir hukuk devleti olacaktır. Biz geçmişte bunu kanıtladık. Kürdistan; Arap, Türkmen, Yezidi ve Hristiyanlar için güvenli bir liman oldu. 1,8 milyondan fazla insan buraya göç etti."

"KAYGILARI DİNDİRMEK İÇİN GEÇ ADIM ATTIK"

"İlk pratik adımı, Kerkük'ün tüm etnik ve dini bileşenleriyle bir araya gelip oturarak attık. Bütün bu kaygılar çözülecek. Olay şu ki, bu bahsettiğim toplantı biraz geç yapıldı, referandumdan iki, üç gün önce yapıldı. Daha önce yapılsaydı Türkmenleri, Arapları ve Asurileri referandumda oy vermeleri için çok daha fazla cesaretlendirebilirdik. Bu kaygılar sadece Türkmen ya da Araplara ait değil. Örneğin Süleymaniye ve Halepçe'de seçime katılım oranı çok düşüktü. Dolayısıyla siyasi olarak da kaygılar var. Tüm siyasi partiler anlaşma sağlamış değil. Ancak sonuç itibariyle halkın çoğunluğu oy kullandı ve çoğunluk bağımsızlık için oy verdi. Muhtemelen kaygılar var ama bunlar sadece etnik ve dini ayrımlara dayalı değil".