Çarlar doğuştan iktidar hakkına sahip oluyordu; Vladimir Lenin devrimle iktidara gelmişti; Sovyet Komünist Partisi'nin genel sekreterleri politbüroya parti kademelerinde tırmanarak geliyor, ülkenin başına geçme sırasını bekliyorlardı.
Ancak yirmi yıl önce Vladimir Putin'e Kremlin'in anahtarı altın bir tepside sunuldu. Sovyet gizli istihbarat servisi KGB'nin eski bir ajanı olan Putin, bizzat Rusya Federasyonu Başkanı Boris Yeltsin ve onun yakın çevresi tarafından seçilmiş, Rusya'yı 21'inci yüzyıla taşıma görevi kendisine biçilmişti.
Peki ama neden Vladimir Putin?
'MUHTEŞEM BİR YARDIMCI'
Valentin Yumaşev, Vladimir Putin'in Rusya Federasyonu başkanlığına getirilmesinde kilit bir rol oynayan bir isim.
Yumaşev, Boris Yeltsin'in en güvendiği danışmanlarından biriydi. Daha sonra Yeltsin'in kızı Tatyana'yla evlenerek önce damadı, ardından da özel kalem müdürü oldu. 1997'de Putin'e Kremlin'deki ilk görevini veren kişi de oydu.
"Yeltsin'in eski özel kalemi görevden ayrılırken bana yardımcılık yapacak çok güçlü bir isim tanıdığını söyledi," diye anlatıyor Yumaşev.
"Böylece beni Vladimir Putin'le tanıştırdı ve birlikte çalışmaya başladık. Putin'in muhteşem bir iş çıkaracağını hemen anladım. Yaratıcı fikirler geliştirmekte, analizlerde ve inandığı bir görüşü savunmakta üzerine yoktu."
Peki bu adamın günün birinde devlet başkanı olabileceği hiç aklından geçmiş miydi?
"Yeltsin'in aklında birkaç aday vardı: Boris Nemtsov, Sergey Stepaşin ve Nikolay Aksenenko gibi. Yeltsin'le birlikte halefinin kim olacağı konusunda birçok görüşme yaptık. Bu görüşmelerden birinde Putin'den de söz ettik.
Yeltsin bana Putin hakkında ne düşündüğümü sordu. Bence muhteşem bir aday olur, diye yanıtladım. Bence kesinlikle onu göz önünde bulundurmalısınız, dedim. İşleri ele alış biçimine bakınca çok daha büyük görevlere hazır olduğunun anlaşıldığını söyledim."
Ama Putin'in KGB geçmişi kendisi için bir dezavantaj mıydı?
"Putin gibi birçok KGB ajanı, kurumun itibarını kaybettiğini fark edip istifalarını sunmuşlardı. Eski bir KGB ajanı olmasının bizim için hiçbir önemi yoktu. Putin bir liberal ve bir demokrat olduğunu defalarca kanıtlamış, piyasada reformlar yapmaya devam edeceğini göstermişti."
GİZLİ DEVİR TESLİM
Ağustos 1999'da Boris Yeltsin, Vladimir Putin'i başbakan olarak atadı. Bu, Yeltsin'in Putin'i devlet başkanlığına hazırladığının açık bir işareti olarak yorumlandı.
Yeltsin'in bir yıl daha görevde kalması bekleniyordu, ancak Aralık 1999'da sürpriz bir şekilde görevi bırakmaya karar verdi.
"Yeni yıla üç gün kala, Yeltsin Putin'i konutuna çağırdı. Görüşmede benim ve yeni özel kalem müdürü Aleksandr Voloşin'in de bulunmasını istedi. Putin'e Temmuz'a kadar görevde kalmayı düşünmediğini, 31 Aralık'ta devlet başkanlığından istifa edeceğini açıkladı.
Bu bilgiye çok az insan haizdi: Ben, Voloşin, Putin ve Yeltsin'in kızı Tatyana. Yeltsin karısına bile bir şey söylememişti."
Valentin Yumaşev, Yeltsin'in istifa konuşmasını kaleme almakla görevlendirildi.
"Yazması çok zor bir konuşmaydı. Tarihe geçeceği aşikâr olan bir metindi. Verilecek mesaj çok önemliydi. O nedenle o meşhur 'Beni affedin' cümlesini de ekledim.
"Ruslar 1990'lı yıllarda büyük acılar çekmişlerdi. Yeltsin'in bu konuya kesinlikle değinmesi gerekiyordu."
1999 yılının yılbaşı gecesi, Boris Yeltsin Kremlin'deki son ulusa sesleniş konuşmasını kaydetti.
"Odada bulunan herkes şoka girmişti. Metni kaleme alan ben hariç. İnsanlar ağlamaya başlamışlardı. Çok duygusal bir andı.
Ama haberin dışarı sızmaması çok önemliydi. Resmî açıklamaya daha hâlâ dört saat vardı. Dolayısıyla kimsenin odadan ayrılmasına izin verilmedi. Kapı dışarıdan kilitlendi.
Kaydı aldım ve televizyon kanalına gittim. Yeltsin'in konuşması öğlen saatinde yayımlandı."
Vladimir Putin geçici devlet başkanı ilan edildi. Üç ay sonra da başkanlık seçimlerini kazandı.
'AİLENİN BİR ÜYESİ Mİ?
Valentin Yumaşev, çoğu zaman 'Aile'nin bir üyesi' olarak anılır: Aile ile kast edilen 1990'lı yılların sonlarında Boris Yeltsin'in kararlarını etkilediği düşünülen yakın çevresidir.
Yumaşev, bu Aile iddiasının 'bir mit, bir uydurma' olduğunu savunuyor.
Ancak 1990'lı yılların sonlarında, Rusya Federasyonu Başkanı Yeltsin'in sağlığı kötüleşirken, ailesi, dostları ve bazı iş adamlarından oluşan yakın çevresine giderek daha fazla itimat ettiği biliniyor.
Siyaset bilimcisi Valery Solovey, "Putin'in çevresindekilerin böylesi bir etkisi yok," diyor.
"Putin'in fikirlerini aldığı iki grup insan var: Biri Rotenberg kardeşler gibi çocukluk arkadaşları, diğeri de Sovyet KGB'sinde hizmet etmiş kişiler.
Ama Putin bu insanların sadakatini de gözünde çok büyütmüyor. Yeltsin aile üyelerine güvenirdi. Putin'in ise güvendiği hiç kimse yok."
'HİÇBİR PİŞMANLIĞIM YOK: RUSLAR PUTİN'E GÜVENİYOR'
Putin, önce devlet başkanı sonra başbakan olarak yirmi yıldır Rusya'da iktidarı elinde tutuyor. Bu süre zarfında iktidarın kendisinin etrafında dönmesini sağlayacak bir sistem inşa etti. Onun yönetiminde Rusya, giderek otoriterleşen ve demokratik hak ve özgürlüklerden uzaklaşan bir ülkeye dönüştü.
Solovey, "Yeltsin bir misyonu olduğuna inanıyordu. Putin de öyle," diyor. "Yeltsin kendisini Musa olarak görüyordu. Ülkesini komünizmin köleliğinden kurtarmak istiyordu."
"Putin'in misyonu ise geçmişi geri getirmek. '20'inci yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi' olarak nitelendirdiği SSCB'nin çöküşünün intikamını almak istiyor. O ve çevresindeki eski KGB ajanları, Sovyetler Birliği'nin yıkılmasının Batılı istihbarat servislerinin işi olduğunu düşünüyorlar."
Bugünün Vladimir Putin'i, Yumaşev'in hatırladığı liberal figürden epey uzak. Peki Putin'in eski patronu, ona Kremlin'in anahtarını sunduğu için pişmanlık duyuyor mu?
"Hiçbir pişmanlık duymuyorum," diyor Yumaşev. "Rusların Putin'e halen güvendikleri çok açık."
Ancak Yumaşev, Boris Yeltsin'in istifasının tüm Rus liderlere bir ders olması gerektiğini düşünüyor:
"Zamanı geldiğinde koltuğu bırakmak ve gençlere yer açmak, çok mühim bir ders. Yeltsin için bu çok önemliydi."
Kaynak: BBC