Dolar

34,5053

Euro

36,1514

Altın

2.966,72

Bist

9.367,77

Kılıçdaroğlu'ndan ''adaylık'' açıklaması

CHP lideri Kılıçdaroğlu, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için ilkeler belirlendikten sonra cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunun gündeme geleceğini söyledi

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-10-04 08:21:44

Kılıçdaroğlu'ndan ''adaylık'' açıklaması

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Millet İttifakı olarak bizim daha cumhurbaşkanlığı konusunda bir araya gelip konuşmuşluğumuz yok. Dolayısıyla kim cumhurbaşkanı adayı olacak, o konuda alınan bir karar da yok” dedi. Kılıçdaroğlu yeni anayasa çağrısı ve sistemde revizyon konusunda da “Otoriter yönetimlerle anayasa değişikliği için masaya oturulmaz. Yapay bir gündemle halkın gündemini çalmak istiyorlar” dedi.

Milliyet'ten Mehtap Gökdemir'in haberine göre, Abant'ta üç gün süren kampı son gününde, dün gazetecilerle kahvaltıda bir araya gelen ve sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, özetle şunları söyledi: 'BİR ARAYA GELİP KONUŞMADIK'

Millet İttifakı olarak bizim daha cumhurbaşkanlığı konusunda bir araya gelip konuşmuşluğumuz yok. Dolayısıyla kim cumhurbaşkanı adayı olacak, o konuda alınan bir karar da yok.

Güçlendirilmiş parlamenter sistemi arzu eden, onun tekrar ve güçlendirilmiş haliyle hayata geçirilmesini isteyen aktörler yani siyasi partiler bu konuda çalışma yapıyorlar zaten. Şimdi raporlar hazırlandı. 100 sayfa, 200 sayfa, 300 sayfa... Vatandaşın önüne 300 sayfalık raporla çıkılmaz. Şöyle bir karar aldık, 1-1.5 sayfayı geçmeyecek şekilde ilkeleri belirleyelim. Birinci aşamamız şu; biz güçlendirilmiş parlamenter sistemi istiyoruz da neyi öngörüyoruz, kamuoyuna anlatılması lazım. Var olan sistem Türkiye'yi felakete götürdü. Biz demokrasiyi istiyoruz, parlamento güçlensin istiyoruz, millet iradesi üzerinde vesayet olmasın istiyoruz. Yürütme organının halka, parlamentoya hesap vermesini istiyoruz. Bu ilkeleri içeren 1-1.5 sayfalık metin istiyoruz. Ondan sonra cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu gündeme gelebilir ama şu aşamada hiçbirimizin gündeminde değil, bir tartışma da yok.

Ali mi olsun cumhurbaşkanı yok Veli olacak yok öbürü istifa edecek, yok öbürü şu olacak yok öyle bir şey. Sayın Akşener'in “Başbakan adayıyım” söylemi tabii hepimizce saygı duyulması gereken bir söylem. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi biz bir an önce hayata geçirmek istiyoruz. Dolayısıyla o sürecin sonucunda Sayın Akşener'in başbakanlık görevini üstlenmesi bizim açımızdan da son derece değerli olur. Ama dediğim gibi bunlar oturulup ittifak içinde tartışılmış konular değil. (Yakın bir zamanda görüşme söz konusu mu?) Bir sonraki pazartesi Temel Bey (Karamollaoğlu) ziyarete gelecek. Temel Bey ile medyanın karşısına çıkacağız. Sonuçta ilişkilerimiz iyi. DEVA Partisi'yle de Gelecek Partisi'yle de en azından bu demokratik parlamenter sistem konusunda herhangi bir sorunumuz yok. Hepimiz bunu istiyoruz. İçini doldurmamız lazım. Halkın önüne çıkmamız açısından içini doldurmamız lazım.

'HDP İLE DE GÖRÜŞÜRÜZ'

Bütün siyasi partilerle görüşen tek partiyiz. Hepsiyle diyaloğumuz var. Kendi görüşlerimizi ifade ediyoruz. Demokrasiyi, medya özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını aşağı yukarı bir demokraside olması gereken asgari normları savunuyoruz zaten. Dolayısıyla bu bağlamda biz HDP ile de zaman olursa ortam olursa yer olursa görüşürüz, görüşmeyiz diye bir kuralımız yok zaten.

HDP ittifak içinde zaten yer almayacağını kamuoyuna deklare etti. Kendilerinin demokrasiden yana tavır takınmaları özellikle Kürt sorununun çözümü konusunda parlamentonun yetkili olması, yetkili olarak görülmesi değerli şeyler aslında bunlar. Çatışmalardan uzak tutulmasıyla, durulmasıyla ilgili de bir görüş var -yanlış hatırlamıyorsam- mesela “HDP Türkiye'deki bütün toplumsal kesimlerin sorunlarını ve kaygılarını dikkate alan yapıcı bir rol üstlenmeye hazırdır.” Bu cümle önemli. Yani toplumda kendilerine yönelik var olan kaygıları gidermeye dönük de adım atmaya bir anlamda hazır olduklarını söylüyorlar. Yine “sorunların konuşarak, müzakere edilerek diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur” diye bir açıklaması da var. Bu da çok önemli, değerli. Evet, demokrasilerde sorunlar oturulur, konuşulur, tartışılır ve öyle çözülür. Dolayısıyla biz HDP'nin yaptığı açıklamayı bu bağlamda değerli buluyoruz. 'BEŞ TEMEL SORUN'

Biz Türkiye'nin beş temel sorunu olduğunu hep iddia ettik. Demokrasi birinci sorun, ekonomi ikinci sorun, eğitim üçüncü sorun, dış politika dördüncü sorun ve toplumsal barışımız beşinci sorun. HDP de kendine göre sorunları belirlemiş, saygı duyacağız. İYİ Parti'nin farklı, Gelecek Partisi'nin, Saadet Partisi'nin sıralaması da farklı olabilir. ‘OTORİTER YÖNETİMLE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPMAK DOĞRU DEĞİL'

(Yeni anayasa çalışması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı): Otoriter yönetimlerle anayasa değişikliği için masaya oturulmaz. Ancak demokrasi kültürü olan, demokrasiyi savunan insanlarla masaya oturursunuz. (Yeni anayasa çağrısını samimi mi bulmuyor musunuz?) Bunun özgürlük ortamında yapılması lazım. İnsanların düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri bir iklimin olması lazım. Tamamen gündem değiştirme amacıyla... Biz de ona takılalım kimse ekonomiyi, vatandaşın durumunu konuşmasın, oturalım yok anayasa şöyle yapılır, yok anayasa böyle yapılır, yok anayasada şu olmalı diye yapay bir gündemle halkın gündemini çalmak istiyorlar. Sıcak bakmıyoruz, biz sistemin tamamen değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Çocuk mu kandırıyorlar? MHP kendi mutfağında bir anayasa hazırladı, öbürleri kendi mutfaklarında bir anayasa hazırladı. Bir partinin mutfağında anayasa mı hazırlanır? Dünyada var mı böyle bir örnek?

Gecikilen her günün topluma maliyeti artıyor. Dolayısıyla bir an önce seçim olması lazım ki bu yük daha da büyümesin. O nedenle hemen seçim olması lazım, toplumun rahat bir nefes alması lazım. ‘SURİYE SORUNUNU ANCAK BİZ ÇÖZERİZ'

(“Yakın süreçte Suriye ve İran'da bu yönde bir ziyaret söz konusu mu?” sorusu üzerine) Suriye ile zaten İdlib sorunu varken bir görüşme asla düşünmüyoruz. Gazetelerde, televizyonlarda yer aldı, “Efendim davet gelmiş.” Yok öyle bir şey. Nasıl uyduruyorlar ben de hayret ediyorum. Davet gelse, geldi deriz. Ayıp bir şey değil ki. Eğer Suriye ve Rusya İdlib'deki terör örgütlerini dağıtmak için saldırıya geçerlerse bu Türkiye'ye yönelik herhalde yine 1.5-2 milyonluk bir mülteci akının yolunu açacak. Bu çok ciddi bir risk. Bu sorunun çözülmesi lazım. Erdoğan'ın bu sorunu çözme kapasitesi yok. Bu sorunu ancak biz çözeriz.

SON VİDEO HABER

Otobüs durağına dalan otomobil, 3 öğrenciyi yaraladı

Haber Ara