KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı 'Türkiye'nin garantörlüğünü' tartışmaya açtı!
Kıbrıs'ta Türk tarafının Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, adada 'Türkiye'nin garantörlüğünü' ve 'tek taraflı müdahale hakkını' tartışmaya açan bir açıklama yaptı. Rum tarafı bunun garantisini isterken eski Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Akıncı'yı eleştirerek 'yalpalıyor' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2018-05-03 10:07:46

Güncelleme Tarihi: 2018-05-03 10:07:46

TIMETURK | HABER MERKEZİ
PINAR HİLAL BALTA

Geçtiğimiz yıl Temmuz ayının başında İsviçre'deki Kıbrıs müzakerelerinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in non-paper adı verilen ve resmiyete dökülmeyen fikirleri bri çerçeve oluşturmuş buna da "Guterres çerçevesi" adı verilmişti.

MUSTAFA AKINCI'DAN İLGİNÇ TEKLİF

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, geçtiğimiz gün konuya ilişkin bir açıklamasıyla gündeme oturdu. Akıncı "Guterres Çerçevesi'ni sulandırmadan, çarpıtmadan kabul etmeye hazırsa bir an önce açıklasın. Guterres çerçevesinde, ‘Güvenlik ve Garantiler'le ilgili olarak tek yanlı müdahale uygulamasının sürdürülebilir olmadığına işaret ediliyor. Olası bir anlaşma sonrasında bir geçiş süreci sonunda tarafların anlaşacağı bir mekanizmanın oluşturulmasının öngörülüyor. Asker çekilmesi sözkonusu olacaksa, bunun nasıl ve ne şekilde yapılacağının, daha üst seviyede, garantör ülkelerin başbakanları düzeyinde ele alınabilir deniliyor" dedi.

GUTERRES ÇERÇEVESİ "TÜRKİYE'NİN GARANTÖRLÜĞÜNÜ" ORTADAN KALDIRMA YÖNELİK BİR HAMLE Mİ?

Akıncı'nın açıklamalarının çokça tartışılmasının en önemli sebebi ise kullandığı "asker çekilmesi" konusu. Çünkü Akıncı'nın bu ifade ile Rumların beklediği "Türkiye'nin asker çekmesi" konusunu işaret ettiği düşünülüyor. Öte yandan Guterres Çerçevesi'nde konuya ilişkin şu ifade yer alıyor:

"Garantörlük ve asker: Türkiye'ye müdahale hakkı veren garantörlük sistemi sürdürülebilir değil. Garanti anlaşması yerine yeni bir anlaşmayla içinde garantör ülkelerin de bulunabileceği bir izleme mekanizması kurulabilir. Garantör ülkeler, askerlerin çekilmesi (Türk askeri) zamanı, takvimi, kalacak asker sayısı gibi konularda üst düzeyde anlaşmaya varacak."

MUSTAFA AKINCI DAHA ÖNCE DE 'YAVRU VATAN' ÇIKIŞIYLA GÜNDEME GELMİŞTİ

Nisan 2015'te KKTC'nin Cumhurbaşkanı olarak seçilen Mustafa Akıncı ilk açıklamasında "KKTC artık yavru vatan değildir. Türkiye ve KKTC iki kardeş ülkedir" demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı dakikalarda basın açıklaması yaparken kendisine yöneltilen bu açıklamaya şu cevabı vermişti:

"Sayın Cumhurbaşkanı'nın ağzından çıkanı duyması lazım. Türkiye KKTC'ye neden sahip çıktı? Bunun bir esbabı nüzülu var. Yavru vatan olarak çalışmanın durumları var. Kardeş olarak çalışmanın bile şüphesiz bir bedeli vardır. Biz bu bedeli ödemeye devam ediyoruz. Biz şehitler vermişiz. Bu yavru vatanın böyle bir ederi var. İmarı için, bu günlere gelebilmesi için bir milyar dolardan fazla harcama yapıldı. Daha fazlası da yapılmıştır. Hiç bir zaman burayı görmemezlikten gelmedik. Biz göreve gelmeden önce öğrenci sayısı 25 binken şu anda 60 bine yükseldi. Kuru kuruya kardeşlikle bu işler olmuyor. Şu anda uluslarası camiada kuzey Kıbrıs'ın kavgasını veren kim? Orayla ilgili onların baktığı açıdan bakamayız. Türkiye'nin kuzey Kıbrıs'a bakışı yavru vatandır ve yavru vatan gibi bakmaya devam edecektir. Bir ananın yavrusuna yaklaşımı nasılsa öyledir. Cumhurbaşkanı'nın bu açıklamasını hoşgörü ile karşılıyorum. Fakat burada hassas ve dikkatli olmak lazım."

RUM TARAFINDAN CEVAP

Öte yandan Gündem Kıbrıs'ın haberine göre Rum Lider Nikos Anastasiadis, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, BM Genel Sekreteri'nin parametrelerini kabul edip etmediklerini net biçimde açıklamaları gerektiğini söyledi.

Anastasiadis yazılı açıklamasında “Türkiye ve Kıbrıs Türk liderin, yanlış yorumlamalardan ya da izlenim yaratmaya yönelik açıklamalardan kaçınılabilmesi ve BM Genel Sekreteri'nin, diyaloğun yeniden başlamasına imkan sağlayacak koşulların oluştuğuna dair net bir görüntü elde edebilmesi için, BM Genel Sekreteri'nin parametrelerini kabul ettiklerini net bir biçimde ifade etmeleri gerektiğini” iddia etti.

ESKİ CUMHRUBAŞKANI EROĞLU'NDAN TEPKİ

Kıbrıs Postası'nın haberine göre ise KKTC'nin 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs konusunun, sadece Kıbrıs Türk'ü için değil, Türkiye ve Anadoludakiler için de bir beka sorunu olduğunu; güvenlik, özgürlük ve egemenlik açısından Kıbrıs'ın çok büyük önemi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"Türkiye'nin Kıbrıs'ta kendi ve bizim güvenliğimizi, varlığımızı tehdit eden bir durum söz konusu olduğunda Ada'ya tek yanlı olarak müdahale etme hakkına sahip olması 1960 antlaşmalarının temelidir ve dönemin Türk liderliğinin Kıbrıs anlaşmasına onay vermesinin başlıca sebebidir. Kıbrıs'ta Türk askerinin bulunması ise etkin ve fiili garantörlüğü bütünleyen unsurdur. Bunların bir birinden ayrılması mümkün değildir. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçmek Türkiye ve KKTC'nin, Türk ulusunun geleceğini, güvenliğini tehlikeye atmak demektir. Kesintisiz 39 yıl gösterilen takdir ile Kıbrıs Türk halkına hizmet etme onuruna erişmiş ve geleceğe ilişkin hiç bir hesabı olmayan bir kişi olarak bu uyarıyı yapmak benim boynumun borcudur. Guterres Çerçeve Belgesi'nde aynen şöyle denmektedir: ‘Müdahale hakkının geçerli kalacağı bir sistem sürdürülebilir değildir. Garanti Antlaşmalarının kapsadığı alanların yerini, iki tarafça üzerinde mutabık kalınan ve çeşitli boyutları içeren, yeterli uygulamayı izleme mekanizmaları alabilir. Bu ifadelerin sulu hali de susuz hali de, Rum tarafının Kıbrıs'tan Türk askerini çıkarma, Kıbrıs Türkü'nü kendisini Rum-Yunan çizmeleri altında ezilmekten kurtaran yegane güvenlik garantisinden yoksun bırakmak demektir. Rum bu hakkımıza ve Anayasa Mahkemesi'nin olmaz kararına rağmen Anayasa'yı değiştirmeye, Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamaya kalkıştı ve bizi silah zoru ile ortak olduğumuz devletten attı. Bizi Cumhurbaşkanlığı Muavini değil, garantiler kurtardı."

Derviş Eroğlu, Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğü olmasa, Türk jetleri Ada üzerinde uçmasa, Türkiye adaya çıkarma yapacağını ilan etmese, Rum'un daha o günlerde hayalini gerçekleştirerek Ada'yı Yunan yapacağına işaret etti.

İNGİLTERE, RUSYA, FRANSA, YUNANİSTAN, İSRAİL İSTEDİĞİ GİBİ CİRİT ATACAK AMA TÜRKİYE OLMAYACAK ÖYLE Mİ?

"İngiltere'nin üsleri devam edecek, Rusya, Fransa, Yunanistan, İsrail istediği gibi Kıbrıs topraklarında, denizlerinde, havasında cirit atacak ama Türkiye Kıbrıs'ta olmayacak. Sayın Akıncı bunu mu hedefliyor? Sayın Akıncı dünya ve bölgedeki gelişmeleri görmüyor mu? Sayın Akıncı Filistinlilerin başına bir garantörleri olmadığı için gelenlerin farkında değil mi?"

MUSTAFA AKINCI'YA SERT ELEŞTİRİ: YALPALIYOR

“Hani Sayın Akıncı Kıbrıs Türkü'nün özgürlüğünü, eşitliğini ve güvenliğini tehlikeye atmayacaktı?” sorusunu yönelten Eroğlu, Cumhurbaşkanı Akıncı'nın büyük yalpalamalar içinde olduğunu, yaptıklarının Kıbrıs Türk halkının eşitliğini, güvenliğini, özgürlüğünü, topraklarda tutunmasını sağlayan sosyo-ekonomik yapısını, topraklarını tehlikeye atacak şeyler olduğunu savundu.

Eroğlu, “11 ay önce Crans Montana görüşmeleri sona erdiğinde ‘bizim neslin federasyon yapamayacağı artık belli olmuştur' diyen, 15 gün önce Rum liderle bir araya geldikten sonra Anastasiadis'in görüşlerinde değişiklik olmadığını açıklayan Akıncı'nın Türkiye ve KKTC'deki siyasi partilerle yeni yol saptanması için başlatılan görüşmeler devam ederken Rum lidere Guterres Çerçevesi'ni bir stratejik paket anlaşması olarak imzalamaları çağrısında bulunmasının kuşku yaratıcı olduğunu” ifade etti.

Eroğlu açıklamasına şöyle devam etti:

“Sayın Akıncı'nın durduk yerde hatalarına daha büyük hata ekleyerek güya dönüşümlü başkanlık alıyor diye Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğünden vazgeçmeyi kabul edebileceğini ortaya koyması KKTC'yi benimseyen, Kıbrıs'ta gerçeklere dayalı bir anlaşma isteyen, Türkiye ile sıcak ve kardeşçe ilişkilerimizin hep sürmesini arzulayan , kalıcı bir barıştan yana olan hiç kimse tarafından onaylanamaz.”

"GUTERRES ÇERÇEVESİ SIKINTILAR YARATACAK"

Eroğlu, “Bu belgenin içinde yazılmıyor ama herkes biliyor ki Guterres Güzelyurt'un Rumlara verilmesini şart koşmuştur. Buna ilaveten Rum tarafı bazı Karpaz başta olmak üzere bazı bölgelerin federal bölge olmasını istemektedir. Yani aslında Kıbrıs Türk halkına kalacak toprak miktarı %22'ye düşecektir. Mülkiyet konusunda ise henüz mevcut kullanıcı ve varılacak anlaşmanın AB müktesebatı olması konularında bir anlaşmaya varılmadığı cihetle gelişmeler Rum'un lehindedir” dedi.

GUTERRES ÇERÇEVESİ'NDE NE YAZIYOR?

Hürriyet'ten Ömer Bilge'nin haberine göre Çerçeve'de şu ifadeler yer alıyor:

*Yönetim: Yeni Federal Kıbrıs'ta 2 dönem Rum, bir dönem Türk dönüşümlü başkanlık olacak. Hükümette karar alma mekanizmasında salt çoğunluk aranacak, ancak her iki toplumu ilgilendiren konularda en az bir Türk'ün olumlu oyu aranacak.

*Bireysel mülkiyet: Rum yönetimine iade edilecek topraklarda bireysel mülkiyette öncelik 1974 öncesi mülk sahibi yani Rumlara verilecek. Kıbrıs Türk tarafında kalacak topraklardaki bireysel mülkiyette, öncelik mülkü kullanana verilecek.

*Toprak paylaşımı: Kıbrıslı Türklerin sunduğu toprak paylaşımı haritasında Rumların hassasiyet gösterdiği (Güzelyurt) bölgesiyle ilgili yeni düzenlemeler yapılacak.

* Garantörlük ve asker: Türkiye'ye müdahale hakkı veren garantörlük sistemi sürdürülebilir değil. Garanti anlaşması yerine yeni bir anlaşmayla içinde garantör ülkelerin de bulunabileceği bir izleme mekanizması kurulabilir. Garantör ülkeler, askerlerin çekilmesi (Türk askeri) zamanı, takvimi, kalacak asker sayısı gibi konularda üst düzeyde anlaşmaya varacak.

* Türk-Yunan dengesi: Öğrenci, turist ve mevsimlik işçilerin Ada'ya girişine izin verilecek (Türkiye'den). Daimi ikamet isteyen Türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına Kıbrıs'taki Yunan vatandaşlarıyla eşdeğer muamele yapılacak.

BM'DE KRİTİK ATAMA

Öte yandan tam da Guterres belgesini müzakere etmenin dillendirildiği bir dönemde BM'de önemli bir atama gerçekleştirildi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Kıbrıs Özel Danışmanı olarak Amerikalı Jane Holl Lute'yi atadı.