Cumhurbaşkanı Tatar, yaptığı yazılı açıklamada, Rum lider Anastasiadis'in BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayı eleştirdi ve değerlendirmelerde bulundu.
"Rum lider Anastasiadis, son derece saldırgan bir üslupla Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye'ye karşı bilinen iddia ve suçlamalarını tekrarlamıştır. Tamamen çarpıtmaya dayalı bu iddiaları yapan Anastasiadis, gasbettiği sözde Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatını siyasi bir silah olarak kullanmakta olduğu gerçeğini unutturmaya çalışmıştır." ifadelerini kullanan Tatar, Kıbrıs Türk halkının temsil ve konuşma hakkından mahrum bırakıldığı böyle bir ortamı tek yanlı olarak istismar eden Rum liderin, bu sahte unvan arkasına saklanarak 1963'ten bu yana Rum tarafının oynadığı bu oyunu dünya sahnesinde bir kez daha sergilemekten çekinmediğini kaydetti.
Tatar, Anastasiadis'in Kıbrıs sorununun ana nedeninin Kıbrıs Rum tarafının Yunanistan'la iş birliği içerisinde Ada'yı Yunanistan'a ilhak etme (Enosis) olduğunu unutturmaya çalıştığını ve Türkiye'nin 1974'te Ada'ya gelişiyle ilgili iddialarda bulunduğunu ifade etti.
Anastasiadis'in, 1963-1974 arasında Rumların Kıbrıs Türk halkına karşı uyguladıkları etnik temizlik kampanyasını, mezalim ile insan hakları ihlallerini ve Kıbrıs Türk halkını kurucu ortağı olduğu ortaklık Cumhuriyeti'nden silah zoruyla nasıl dışladıklarını tarihin sayfalarına gömmek istediğini vurgulayan Tatar, bu gerçeklerin, bugün tek yanlı olarak işgal ettiği makamı kullanarak konuşma yaptığı BM örgütünün kayıtlarında bütün çıplaklığıyla ortada durduğunu belirtti.
"SÖZDE BAĞLILIK İLAN ETTİKLERİ BM PARAMETRELERİNİ YİNE KENDİLERİ TÜKETMİŞTİR"
Tatar, Ada'da 1964'ten bu yana bir BM Barış Gücü'nün varlığı bulunmasının dahi sorunun 1974'te başlamadığı ve köklerinin 1963'teki Rum-Yunan saldırılarında olduğunu gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Anastasiadis'in şunu anlaması lazım; 1974 Türk Barış Harekatı, bizim için bir kurtuluş, Kıbrıs Adası için de sürdürülebilir bir barış anlamına gelmektedir. Rum lider, 1963'te kendi elleriyle yıktıkları Kıbrıs ortaklık Cumhuriyeti'ne geri dönüşü savunarak tarihin akışını geri çeviremez. Bunu söyleyerek, bütün kapsamlı BM girişimlerini reddetmekle uzlaşmazlığını kanıtlayan ve statükoyu kökleştirmeye çalışan tarafın Kıbrıs Rum tarafı olduğu gerçeğini gizleyemez. Sözde bağlılık ilan ettikleri BM parametrelerini yine kendileri tüketmiştir."