Dolar

34,5424

Euro

36,0063

Altın

3.006,41

Bist

9.549,89

Kongre baskını 'Trumpizm'in sonunun başlangıcı olabilir mi?

Washington’da yaşanan Kongre baskını ile 4 yıldır etkisini sürdüren 'Trumpizm' dalgasının akıbetinin ne olacağı, bu hareketin sonunun başlangıcına mı gelindiği yoksa hala etkisini sürdürebilir olup olmadığı merak edilen soruların başında geliyor.

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-01-08 16:07:16

Kongre baskını 'Trumpizm'in sonunun başlangıcı olabilir mi?

ABD'nin başkenti Washington'da 6 Ocak'ta yaşanan Kongre baskınının şoku ve sıcaklığı hala devam ederken, ortaya çıkan kaos ülkenin siyasi tarihine atılan bir çentik olarak kayıtlara geçti bile. Bu tarihi olayla, ülkede 4 yıldır etkisini sürdüren "Trumpizm" dalgasının akıbetinin şimdi ne olacağı, bu hareketin sonunun başlangıcına mı gelindiği yoksa hala etkisini sürdürebilir olup olmadığı en çok merak edilen soruların başında geliyor.

ABD Kongresinin Senato ve Temsilciler Meclisi kanadı, 6 Ocak'ta yerel saat ile 13.00'da, 3 Kasım'da yapılan Başkanlık seçimleri sonucu eyaletlerin seçici kurul delegelerinin kullandığı oyları Anayasa gereği tescil etmek için toplandı. Aynı saatte Beyaz Saray önünde, seçimlerin hile ve usulsüzlük ile kendilerinden çalındığını düşünen 10 binlerce Trump taraftarı da “Amerika'yı Koru” adı altında miting düzenledi.

ABD Başkanı Donald Trump, mitingde yaptığı konuşmada yine seçimleri büyük bir farkla kendilerinin kazandığını ancak hile ve usulsüzlük yoluyla haklarının çalındığı iddiasını tekrarladı. Destekçilerinden Kongre'ye yürümelerini ve delege oylarının tescil edileceği oturumda kendi söylemlerine destek veren Cumhuriyetçi partili Kongre üyelerine cesaret vermelerini istedi. Daha sonra, on binlerce gösterici ellerinde Trump bayrakları Kongre binası önüne doğru akın etti. Burada polis bariyerlerini aşan Trump destekçilerinden bir grup kapı ve pencereleri kırarak Kongre binasının içine girmeyi başardı.

İşte bu noktadan sonra ülkenin siyasi tarihinde çok konuşulacak yeni bir sayfa açıldı. Bazılarının yüzleri Amerikan bayrağı renkleriyle boyalı, Viking şapkalı, kostümlü Trump destekçileri, Amerikan sisteminin ana sütununu temsil eden Kongre'de, en başta ABD halkına olmak üzere tüm dünyaya hiç beklenmedik kargaşa ve kaos görüntüleri verdi.

"Güruh", "çete", "isyancı" olarak da nitelenen Trump yanlılarının binayı doldurmasıyla oturum iptal edildi. Oturumu yöneten Başkan Yardımcısı Mike Pence de dahil Kongre üyeleri bina içinde güvenli noktalara sığındı. ABD sisteminin en önemli ve de korunaklı binası, başkanlık seçimlerinin sonucundan memnun olmayan ülkenin dört bir yanından başkente gelmiş Cumhuriyetçi beyaz vatandaşların işgaline uğradı.

Televizyonların nefes nefese süren kesintisiz canlı yayınları, sosyal medyadan an be an yapılan paylaşımlar, resmi açıklamalar ve tepkiler... Tüm ABD ve neredeyse dünya, Kongre baskınına odaklandı. Yaklaşık dört saat süren kaos ve belirsizlikten sonra bölgeye ek takviye güçlerinin sevk edilmesiyle Kongre isyancılardan tamamen temizlendi ve akşama doğru başkentte durum kontrol altına alınabildi.

Baskının tahrik edici sorumlusu olarak bütün parmaklar Trump'ı gösterirken, başkentte yaşanan bu olayın Amerikan demokrasisine ve bundan sonraki siyasi sürece nasıl etki yapacağı ise masaya yatırılmaya başlandı.

Kongre baskınına giden süreç

Kongre baskının ayak sesleri aslında daha seçimler için sandığa gidilmeden duyulmaya başlanmıştı. Trump, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle eyaletlerde, önceden belli şartlar altında uygulanan posta ile oy kullanma hakkının neredeyse tüm seçmenleri kapsayacak şekilde genişletilmesine karşıydı. Bu uygulamanın Demokratlarda oy artışında neden olacağını bilen Trump, seçim kampanyasında "Ben kazanırsam seçimler meşru, Demokratlar kazanırsa mutlaka hile yapacaklar" yaklaşımını dillendirerek bu iddiası için önden zemin oluşturmaya başladı. Trump kampanyası, posta ile oy kullanmayı engellemek için seçimlerden önce salıncak eyaletlerde mahkemeye de başvurdu fakat sonuç alamadı.

Demokrat parti adayı Joe Biden'ın 3 Kasım başkanlık seçimlerini kazanması üzerine Trump, “hile ve usulsüzlük” söylemlerini artık her fırsatta dile getirerek sonuçları kabul etmedi. Usulsüzlük konusunda ortaya kayda değer deliller sunamasa da iddialarını hukuki zemine de taşıdı. Ancak eyalet mahkemeleri ile Yüksek Mahkeme'ye yaptığı başvurular, “delil yetersizliği” nedeniyle elinde kaldı. Ancak Cumhuriyetçi tabanın önemli bir kısmında Demokratların seçimleri çaldığı algısını oluşturmayı da başardı.

Biden'ın kazandığı başkanlık seçimlerinin resmen tescil edilmesinin son aşaması olan 6 Ocak'taki Kongre oturumu, Trump'ın taraftarlarının kendisine desteğini gösterebileceği son dönemeç, Trump'ın da namlusundaki son kurşunu atacağı tek zamandı. Ve neticede yaşanan Kongre baskını da bu son çırpınışların işareti oldu. Biden'ın başkanlığı Kongre'de tescil edilemeden, Trump'ın söylemlerinin seçmen tabanındaki etkisinin derinliği ve ülkedeki demokrasinin kırılganlığı tescil edilmiş oldu.

Trump, sıra dışı kişiliği, mevcut kurumsal yapı ve teamüllere uymayan politikaları ile tarihin sayfalarındaki yerini çoktan aldı, ancak Kongre baskını, Trump'ın son atımlık kurşununu kendi ayağına sıktığı şeklinde değerlendirilirken, Demokratlara da altın tepsi içinde, Cumhuriyetçilere karşı arayıp bulamayacağı siyasi üstünlük fırsatı da sunmuş oldu.

Nitekim, aynı günün akşamı Demokratlar, baskına gösterilen tepkilerin rüzgarını arkasına alarak, daha önce seçimlere itiraz edeceğini belirten Cumhuriyetçi üyelerin çoğunun itirazını geri çekmesiyle Biden'in başkanlığını Kongre'de kolayca tescil ettirdi.

Trump, Biden'in başkanlığının tescilinden sonra, Kongre baskınından kendisinin sorumlu tutularak yargılanması çağrılarından kaynaklı endişelerden mi yoksa kafasında planladığı başka bir manevradan dolayı mı bilinmez, ilk kez geri adım attı ve Beyaz Saray koltuğunu 20 Ocak'ta yapılacak teslim töreninde “düzenli geçiş” ile Biden'a devredeceğini açıkladı.

Bu aşamada, Trump'ın başkanlığı devrettikten sonra nasıl bir yol izleyeceğini ise şu an kestirmek oldukça zor görünüyor. Görevinden sonra hakkında açılabilecek olası soruşturmalara karşı başkanlığının son gününde kendine "özel af" çıkarma söylentilerinden, Cumhuriyetçi tabanındaki destekçilerini diri tutarak 2024 seçimlerine hemen adaylığını koyma ihtimallerine kadar bir çok senaryo konuşuluyor.

Kongre baskını ABD toplumu içindeki uçurumları tekrar gün yüzüne çıkardı

Minnesota'da polis şiddeti sonucu siyahi George Floyd'un hayatını kaybetmesinden sonra başlayan protestolarda Trump yönetimi en çok “kanun ve düzen” ilkesini savunmuştu. 6 Ocak'ta ortaya çıkan kaosta Trump ve taraftarları, bu açıdan tutarsızlıkla eleştirilirken, başkentte yaşanan kargaşanın Cumhuriyetçi tabanı uzun vadede nasıl etkileyebileceği de tartışılmaya başlandı.

Bazılarınca "darbe kalkışması" olarak da nitelenen Kongre baskınıyla, o zamana kadar ülke genelindeki Cumhuriyetçi tabanda karşılık bulan Trump'ın karizması ve de söylemleri bir ölçüde aşırılıkçı küçük bir grup ile özdeşleşme sürecine girerek geniş kesimlerde etkisini kaybedebileceği düşünülüyor. Son 4 yıla damga vuran "Trumpizm"in, son gösterisini yaptığı bu baskınla bundan sonra marjinalleşme sürecine girip girmeyeceği sorularına cevap aranırken Cumhuriyetçi tabanın da orta sağ ile aşırı sağ arasında kırılmaya uğrayabileceği yorumları yapılıyor.

Kongre baskını, ABD toplumunun içindeki partizan uçurumları, güvensizliği ve bunlardan kaynaklı olayları değerlendirmedeki yaklaşım farklılıklarını da tekrar gün yüzüne çıkardı. Ülkedeki Cumhuriyetçi kanat ve aşırı sağ kesimler Kongre baskınını, vatandaşların kendilerini temsil edildiği bir binaya, usulsüzlük yapıldığına inandıkları seçimlere tepkisini göstermek için girdiği şeklinde tanımlarken, gösterilen tepkileri de aşırı ve "solcu, sahte medya"nın abartısı olarak gördü.

Öte yandan Floyd'un ölümü ile başlayan, 2020 yazında ülkeyi sarsan “Siyahi Hayatlar Değerlidir” (BLM) protestolarına taraf olmuş Demokrat kesimler ise Kongre baskınında polisin tutumunu tam bir "çifte standart" olarak değerlendirdi. Baskınla birlikte sosyal medyada en fazla merak edilen konulardan biri, “Eğer Kongre'yi basanlar Trump destekçisi beyaz Amerikalılar değil de siyahiler olsaydı acaba ortaya çıkan manzara ne olurdu?” sorusu oldu.

Birçok kişi böyle bir durumda güvenlik güçlerinin buna asla müsaade etmeyeceğini, gerekirse göstericilere ölümcül güç kullanarak müdahale edeceğini, muhtemelen de böyle bir baskından geriye onlarca ölü ve yaralı, binlerce de gözaltı kalacağı tahmininde bulundu. Oysa Trump destekçisi beyazlar camları, kapıları kırarak girdikleri Kongre'den ellerini kollarını sallayarak çıkmıştı.

Günün sonunda Kongre baskını, şimdilik Demokratların eline koz vererek daha geniş bir manevra alan açmış görünse de ülkede Trumpizm'le iyice kemikleşen siyasi kamplaşma Biden'ın iktidarında aşması gereken ana sorunlardan biri olarak bekliyor. 3 Kasım 2020 seçimleri bu anlamda, ülkedeki azımsanamayacak bir kesimin zihninde "hile ve usulsüzlük ile çalınmış bir seçim" olarak kalacağa benziyor.

Trump ise hasımlarının ithamıyla kişisel çıkarı için koltuğu bırakmak istemeyen güç tutkunu diktatörlük eğilimi olan bir başkan olarak değerlendirilse de destekçileri tarafından global düzene ve Washington'un elit yerleşkesine meydan okumuş altın saçlı bir kahraman olarak anılmaya devam edecek gibi görünüyor.

SON VİDEO HABER

İsrail, Gazze'yi sabaha kadar bombaladı: 23 şehit

Haber Ara