'Korku imparatorluğu amaçlanıyor'
El-Kerame Uluslararası Hukuk Merkezi Mısır Sorumlusu avukat Ahmed Mufrih, hükümet tarafından kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Sisi'nin onayına sunulan tasarının, olağanüstü hal uygulamalarından daha ağır maddeler içerdiğini söyledi.

Oluşturma Tarihi: 2015-07-12 14:00:04

Güncelleme Tarihi: 2015-07-12 14:00:04

AA'da yer alan habere göre, Mısır'da, Başsavcı Hişam Berekat'a yönelik suikastin ardından hızla son şekli verilen ve hükümet tarafından onay için Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi'ye gönderilen yeni terörle mücadele yasa tasarısı, insan hakları kuruluşları tarafından eleştirilmeye devam ediyor. Terörle mücadele için özel mahkemeler kurulması, temyiz süreçlerinin kısaltılması, güvenlik güçlerine tam bir muafiyet tanınması ve resmi beyanlarla uyuşmayan gazetecilik faaliyetlerine hapis cezası gibi çok sayıda tartışmalı madde içeren tasarının, Hüsnü Mübarek rejimine son veren 2011'deki devrimin bütün kazanımlarını ortadan kaldıracağı ifade ediliyor.  

Sınırları net olarak belirlenmeyen "terör" kavramı üzerinde odaklanan ve yorum yetkisinin de münhasıran güvenlik kurumlarına bırakıldığı yeni yasaların, uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından zaten " darbeyönetiminin güdümünde hareket etmekle" eleştirilenMısır yargısını tamamen siyasi etkiye açık hale getirmesi ve muhalif kesimlere yönelik baskıların daha da artmasına yol açmasından endişe ediliyor.  

Yeni yasa tasarısıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Cenevre merkezli El-Kerame Uluslararası Hukuk Merkezi Mısır Sorumlusu avukat Ahmed Mufrih, hükümet tarafından kabul edilen ve  Cumhurbaşkanı Sisi'nin onayına sunulan tasarının, olağanüstü hal uygulamalarından daha ağır maddeler içerdiğini söyledi.

"Mısır'da bir korku imparatorluğu kurulmak isteniyor" 

"Terörle mücadele yasa tasarısıyla Mısır'da bir korku imparatorluğu kurulmak isteniyor" diyen Mufrih, mevcut tasarının hukuk uzmanlarınca "dünyanın en kötüsü" olarak nitelendirildiğini ve onaylanarak uygulamaya geçirilmesi halinde ülkenin felakete sürükleneceğini ifade etti. Mevcut ceza kanununun terörle mücadele konusunda yeterli olduğunu savunan Mufrih, "Ancak yönetim, yasalar konusunda diktatörce bir tutum sergiliyor ve diktasını güçlendirecek yasalar çıkarıyor" dedi.

Darbeden sonraki iki yıl içinde, yasama faaliyetini yürütecek parlamentonun yokluğunda, kapalı kapılar ardında yürütülen müzakerelerle 510 kararname çıkarıldığını hatırlatan Mufrih şöyle devam etti:

"Bunların büyük çoğunluğu, anayasa ile güvence altına alınan genel özgürlüklerle ilgili hakları sınırlandırıyor. 510 yasadan 232'si Sisi'nin cumhurbaşkanlığı döneminde çıkarıldı ve resmi gazetede yayınlandı. Rejimin yasama faaliyeti iki yönlü bir işleyişe sahip. Bir yanda 'kamu düzeni ve toplumun huzurunu bozmak' gibi net tanımlanmamış ifadelerle tüm vatandaşların hukuken suçlanabilmesine imkan sağlanırken, bu yasa maddelerinin yorumlanması yetkisi ise sadece güvenlik güçlerine veriliyor."  

Hukuk sistemindeki keyfi değişikliklere Mısır yargısının tepki göstermemesinin de "üzüntü verici" olduğunu belirten Mufrih, "Mısır yargısı, iki yıldır devam eden hukuksuzlukların asli ortağıdır" diye konuştu.