Dünya Bülteni'nden İbrahim Ethem Gören'in haberine göre; Osmanlı Cihan Devleti dört yüzyılı aşkın bir süre boyunca Kudüs ve Şam diyarına hükmetmiş. Kudüs-ü Şerife çok büyük hizmetler yapmıştır. Osmanlı'nın tarih sahnesinden çekilmeye başlamasıyla birlikte Filistin'in, Mescid-i Aksa'nın, Filistinli Müslümanları çilesi başlamış. Mezkur çilenin sancısını gönül evlerinde hissedenler Filistin için, Mescid-i Aksa için, İslam'ın ilk kıblesi, İsra hadisesinin gerçekleştiği topraklar için bir şeyler yapmanın çabası içerisinde bulunuyor.
Böylesi bir şuurla Kudüs Bilinci Derneği kurulmuş. Kudüs Bilinci Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Psikolog Gülşah Akçay Civriz ile Ümmet'in kanayan yarası Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı anlattı.
İSLÂM DÜNYASININ ÜÇ MAYMUNU OYNAMASI İSRAİL'İN ELİNİ GÜÇLENDİRDİ
İbrahim Ethem Gören: Kudüs'ün hali hazırdaki durumu hakkında bilgi istirham edeceğiz…
Gülşah Akçay Civriz: Kudüs'te son durumu anlayabilmek için biraz tarihsel süreci de bilmek gerekli aslında. Dört asır Osmanlı Devleti'nin üzerine titrediği Filistin topraklarının I. Dünya Savaşı'nda İngiltere tarafından işgalinin 100. yılına yaklaştığımız şu son aylarda, Kudüs'ün yalnızlığı ve işgal sonucu yaşadığı sıkıntılar had safhalara gelmiştir. 1948'de İngiltere'nin desteği ve Şerif Hüseyin'in Arap Yarımadası Kralı olma hırsı sonucunda oluşan zeminden faydalanılarak kurulan İsrail devleti, elli yıldır, adım adım Kudüs'ü Yahudileştirme ve Müslümanlardan tamamen temizleme üzerine çalışmaktadır. Arap devletlerinin kapalı kapılar ardındaki pazarlıkları, İslam dünyasının sessizliği ve Dünya kamuoyunun üç maymunu oynaması bu süreçte İsrail'in elini hep güçlendirdi ve gelinen son noktada ise 1948'deki işgalden beri Batı Kudüs tamamen İsrail kontrolünde ve Yahudi nüfusun egemen olduğu bir konumdadır.
Bu keyfiyet uluslararası anlaşmalara açıkça aykırı!
Maalesef İbrahim Ethem Bey, uluslararası anlaşmalara tamamen aykırıdır. Kasım 1947'de BMPaylaşım Planı'yla Filistin toprakları Araplarla Yahudiler arasında bölüştürülmüş ve Kudüs'e kendine has özel yasaları ve politik statüsü olan Birleşmiş Milletler dışında hiçbir yere bağlı olmayan “corpus separatum” statüsü verilmiştir. Daha önce elde ettiği Batı Kudüs'ten, BM kararına rağmen vazgeçmeyen İsrail bununla da yetinmemiş 1967'de açtığı Altı Gün Savaşlarıyla Doğu Kudüs'ü de işgal etmiştir. Bu savaşla, Doğu Kudüs'te, içerisinde Mescid i Aksa'nın da bulunduğu Eski Şehir olarak adlandırılan bölge uluslararası anlaşmalara göre Ürdün yönetimine verilmiş olsa aktif da olarak İsrail'in kontrolü ve işgali altına girmiştir ve o tarihlerden beri sürekli olarak bu bölgelere ‘yerleşimci' olarak adlandırılan gerçekte işgalci olan Yahudi nüfus birçok hile ve zorbalıkla yerleştirilmiştir.
İslam topraklarının güncem durumu nedir?
Hâlihazırda bu bölgede belediye hizmetleri dahi İsrail tarafından verilmekte, daha doğrusu Müslümanlara hizmet verilmemesi için her türlü yol denenmekte, Müslümanların gündelik yaşantıları tamamen İsrail denetiminde ve zulmü altında sürmektedir.
Mescid-i Aksa'nın ve Kudüslü Müslümanların fiili durumlarına da değinir misiniz?
Elbette. Mescid-i Aksa başta olmak üzere şehirdeki birçok noktada İsrail askerlerinin zorbalığa varan kontrolleri söz konusudur. İsrail'in izni olmadan Kudüslüler evlerinde tadilat dahi yapamaz duruma gelmişlerdir. En ufak bir kural ihlalini bahane eden İsrail, Kudüslü Müslümanların evlerini ya da evlerinin bir bölümünü yıkma şeklinde yıldırıcı ve Kudüs'ten gitmeye insanları zorlayan müeyyideler gerçekleştirmektedir. Özellikle eylemlere karışan ve şehit edilenlerin ailesinin evlerini yıkmak ve yeniden yapılmasına izin vermemek de bu ev yıkma olaylarına yeni eklenen boyutlardan biridir.