Gazetede yayınlanan başyazıda Erdoğan'ın yaklaşan referandum öncesinde yurt dışında yapılması planlanan referandum toplantılarında sadece ‘Evet' oyunu anlatmayı amaçlamadığı, aynı zamanda Avrupa'ya hoş görülmeyecek biçimde hakaretler ederek milli bir duyarlılık oluşturmaya çalıştığı kaydedildi.
Le Monde, başkanlık sistemine geçilmesini öngören anayasa değişikliğiyle Erdoğan'ın güçlerinin daha da artacağını, Türkiye'nin de "diktatoryal bir Ortadoğu yönetim modeline" geçeceğini ileri sürdü.
"EVET-HAYIR ORANLARI ÇOK YAKIN, ERDOĞAN TÜM OYLARIN HESABINI YAPIYOR"
Yine de referandumda ‘Evet' ve ‘Hayır' oylarının birbirine hayli yakın olduğunu belirten Le Monde, bu nedenle Ak Parti'nin tüm oyların hesabını yaptığını ve daha fazla kişiyi ‘harekete geçirmek' için Avrupa'daki seçmenlere ağırlık verdiğini yazdı.
Başyazıda şu ifadeler kullanıldı:
"Türk cumhurbaşkanı, son günlerde bakanlarını kampanya yapmaya Almanya ve Hollanda'ya ya da Avrupa'da başka bir yere gönderip karşılaştıkları güçlüklere aşırı tepki göstererek ne yaptığını iyi biliyor. Ülkesinde mağduru oynuyor, en çok seçmeni toplayabilsin diye ‘islamofobik' ve ‘kibirli' Avrupalılara karşı milli gururu okşuyor. Ayrıca Türkiye'de Avrupa düşmanlığını tetiklemek istiyor."
"ÇOK İLERİ GİTTİ"
Le Monde, Erdoğan'ın "Batı'da hala Nazizm yaşıyor", "Lahey faşizmin başkenti" gibi ifadelerinin provokasyon serisi olduğunu, Avrupalılara karşı hoş görülemeyecek hakaretler olduğunu belirtirken şöyle yazdı:
"Erdoğan çok ileri gitti. Avrupa Birliği bunu yok sayıp, muhataplarının hassasiyetleriyle oynayan bir adamla ilişkileri ‘normal' tutabilir mi? Avrupa Birliği Hollanda'yı yaptırımla tehdit eden Erdoğan'ın Türkiye'sine müsaade edebilir mi? Cevap, hayır."
"HİÇBİRİ HAKLI ÇIKARAMAZ, ERDOĞAN'A SAĞLAM BİR YANIT VERİN"
Türkiye'nin ne coğrafi sorunlarının, ne mağduru olduğu ‘terörizm'in, ne Suriyelilere kapılarını açmasının, ne de referandum kampanyasının Erdoğan'ın davranışlarını haklı çıkarabileceği söylenen başyazı şu satırlarla noktalandı:
"Avrupa Erdoğan'a sağlam bir yanıt vermek zorunda. Ama akıllıca olmalı. AKP'nin Avrupa'daki seçim toplantılarını yasaklamak, Erdoğan'ın kendi ülkesinde ifade özgürlüğüne karşı devam eden baskı politikalarını güçlendirmenin ötesine geçmez."