Türkiye'de ikamet ettiği 4 yılın ardından başkent Trablus'a dönen Bilhac, Libya-Türkiye ilişkileri ve ülkesindeki duruma ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
"Türkiye ile Libya arasında güvenlik ve ekonomi anlaşmaları var. Bugünkü gerçekler, Türkiye'nin, Libya'da askeri sahada da bir denge sağladığını gösteriyor." diyen Bilhac, Libya'nın Türkiye'ye açık olmasından dolayı büyük ekonomik kazanımlar elde ettiğini söyledi.
"Türkiye'nin, Libya'daki tüm taraflarla iletişime açık olduğunu ve iletişim konusunda herhangi bir tarafı dışlamadığını" kaydeden Bilhac, Türkiye ile Libya arasında ekonomik iş birliği göstergeleri ve büyük fırsatlar bulunduğunu belirtti.
Ülkeye dönüş nedenine de değinen Bilhac, başkent ile diğer bölgelerdeki taraflar ve ulusal güçlerin yaptığı çağrılar üzerine Trablus'a geldiğini ifade etti.
Libyalılar arasında bir savaşı önlemek için elinden gelen tüm çabayı göstereceğini dile getiren Bilhac, ülkede yeni bir merhaleye geçiş için sadece diyalog yolunun kullanılması, adil ve üzerinde uzlaşılmış yasalarla şeffaf biçimde seçimlerin yapılması çağrısında bulundu.
Vatan Partisi lideri, ülkedeki silahlı gruplara ilişkin de "Trablus'taki silahlı gruplar ve güvenlik birimlerinin yöneticileri, siyasi süreci koruma konusunda kararlı. Bu silahlı gruplar, Libyalıları tehdit eden ve ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtaracak fırsatları ortadan kaldıran bir savaşa karışmama konusunda kesin bir duruş sergiliyor." ifadelerini kullandı.
Trablus'u korumak ve şehrin kaosa veya savaşa sürüklenmesini önlemek için ülkedeki taraflar arasında bir diyalog sürecini desteklediğini belirten Bilhac, Trablus'taki silahlı gruplar arasında diyaloğu yönetebilecek ortak uzlaşıya sahip bir figüre ihtiyaç duyulduğuna işaret etti.
Mısır-Libya ilişkilerine de değinen Bilhac, "Mısır ile ilişkiler, Libyalı tarafların Kahire yönetiminin endişelerini anlamasının ardından gelişti. Libyalı taraflar da Mısır'ın rolüne ilişkin endişelerini dile getirdi." dedi.
Libya'da devletin zayıflığının komşu ülkeler açısından neden olabileceği sıkıntı ve tehlikelerin farkında olduklarını ifade eden Bilhac, ama Libyalıların yönetim şeklini belirleme hakkı konusunda da ısrarcı olduklarını kaydetti.
"Bu, aynı zamanda Libyalı partilerin de başka ülkelerde yönetim şekline karışmamaları anlamına geliyor. Kahire'den Libya'da barışı desteklemeyi sürdürmesini istiyoruz." diyen Bilhac, Libya halkının barış ve birlik içinde olması seçeneğini destekleyen tüm uluslararası taraflarla halklar arasındaki ortak çıkarlara göre iletişimin mümkün olduğunu belirtti. - BM'nin çabalarına duyulan güven
Bilhac, ülkenin yeniden savaş ortamına dönmesini engellemek için BM Temsilciliğinin sarf ettiği çabalara güvendiğini söyledi.
Libyalı tarafların da tutumlarında esnek olması gerektiğini, inat ve iktidar hırsı uğruna ülkeyi yıkıma sürüklemenin doğru olmadığını vurgulayan Bilhac, uluslararası sistemin de ülkeyi bölmek ve savaşa sürüklemek isteyen taraflara karşı sert olması gerektiğini kaydetti.
"İstenen şey; kapsamlı bir siyasi diyalog ve yabancı müdahalelerin azalması." ifadesini kullanan Bilhac, BM Temsilciliğinin, Libya krizine ilişkin derin bir anlayış geliştirdiğini ancak yine de siyasi çözüm sürecini baltalamak isteyenlere karşı cesur olunması gerektiğini dile getirdi.
"Libya Savaşçıları Örgütü"nün kurucuları arasında yer alan Bilhac, örgütün Kaddafi yönetiminden büyük darbeler alması üzerine yurt dışına kaçtı ve 2004 yılında Malezya'da tutuklanarak Libya'ya gönderildi. Bilhac, Libya'da 17 Şubat 2011'de başlayan halk ayaklanmasında Kaddafi'ye karşı savaştı ve devrimin kahramanlarından biri sayıldı.
Libya'da devrimin ardından bir süre Trablus Askeri Konsey başkanlığını yürüten Bilhac, Kasım 2011'de Vatan Partisi ile siyasete girdi.
BM öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu'nun Kasım 2020'deki toplantılarında, ülkede devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerinin 24 Aralık 2021'de yapılmasına karar verilmiş ancak seçimler planlanan tarihte yapılamamıştı.
Tobruk'taki Temsilciler Meclisi, mevcut Ulusal Birlik Hükümeti'nin görev süresinin 24 Aralık 2021'de dolduğu gerekçesiyle 10 Şubat'ta ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Fethi Başağa'yı başbakan seçmiş, 1 Mart'ta ise Başağa hükümetine güvenoyu vermişti.
Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ise Temsilciler Meclisini Cenevre Anlaşması'nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak görevinin başında olduğunu, görevi ancak seçilmiş bir hükümete teslim edeceğini söylemişti.