TIMETURK | HABER MERKEZİ
Kraliçe 2. Elizabeth'in ölümü sonrası İngiltere genelinde bir hüzün havası hakim olurken, adada bir şehir bütün bu üzüntü atmosferinden ayrılıyor. O kentin adı; Liverpool… AJ Midan, İngiltere'nin önemli kentlerinden Liverpool'un kraliyet ailesi ve hükûmetle ilişkisine ilişkin bir dosya hazırladı. Dosya kapsamındaki ana maddeleri TIMETURK'un yaptığı araştırmaları da ekleyerek sizlerle buluşturuyoruz. MODERN SANAYİYE ÖNCÜ
Liverpool, 1207'de kuruldu. Şehir, coğrafi olarak Mersey Nehri ve İrlanda Denizi arasında olmasının avantajıyla hızla gelişti. Bu sayede zaman içinde Liverpool'a farklı din ve ırklardan çok sayıda insan yerleşti. Buharlı makinelerin icadı sonrası Liverpool, pamuk dokumacılığı alanında lider oldu. Böylece Liverpool, modern sanayiin gelişiminde İngiltere'nin öncü şehirlerinden oldu.
Trenlerin çalışmaya başlamasıyla Liverpool, İngiltere'nin öncü şehirlerinden olduğunu gösterdi. Sanayi, ticaret, taşımacılık birbirini besledi.
Bu kadar gelişmenin arasında dinî hayat es geçilemezdi. Britanya'nın ilk camisi 1886'da Mescidü'r-Rahme (Rahmet Camii) adıyla Liverpool'da kuruldu. Tabii, Liverpool'un Britanya ve Dünyanın en büyük katedraline ev sahipliği yaptığını söyleyeme gerek bile yok... Liverpool Anglikan Katedraliyle Liverpool, Protestan-Katolik çatışmalarının yaşandığı yıllarda bile farklı bir noktada duruyordu...
Kent, savaş boyunca ölü ve yaralı sayılarında zirveye oynadı. Hitler, bombalarıyla şehrin maddi kalkınmışlığına da büyük bir darbe vurmuştu. Hitler'in İngiltere'ye olan kinine hedef olan Liverpoollular bunca bombalanmaları sonrası tüm Britanya'nın sahibi Kraliyet ailesinin ilgilerine mazhar olacağını sanmışlardı... Ancak Kraliyet ailesi Liverpool'a gösterecekleri ilgiyi Londra'ya göstermeye devam etti.
Yıkılan Liverpool Limanı'na karşılık hükûmet, dış ticarette Manchester Limanı'nı daha aktif kullanmaya başladı. Kraliyet ailesi ve hükûmet, savaş öncesi Avrupa'nın zirve limanlarından Liverpool Limanı'na gerekli ilgiyi göstermeyince şehirde ticaret belli oranda geriledi. Bu dönemde Liverpool'da işsizlik yüzde 50'yi buldu... Tabii bu süreç komşusu Manchester ile de rekabet ve düşmanlığı getirdi... 60'lı yıllarda bu düşmanlık belirginleşmeye başladı. Aynı zamanda Liverpool ve Manchester taraftarları arasında benzer bir düşmanlık başladı...
1989'da yaşanan bir gelişme ise Liverpool halkı ile ülke arasındaki bağları kopma noktasına getirdi... 15 Nisan 1989'da gerçekleşen Hillsborough Felaketi, İngiltere ve dünya futbolunun en ölümcül ve en kötü kazası olarak kayıtlara geçti. Sheffield takımı Sheffield Wednesday'in sahası Hillsborough Stadyumu'nda tamamı Liverpool taraftarı 96 seyirci ezilerek öldü, 766 kişi ise yaralandı. Bu olay, polis güçleriyle taraftarları karşı karşıya getirdi. Polis, 97 seyircinin ölümüne takım taraftarlarının sebebiyet verdiğini iddia ederken, bu sav dönemin başbakanı Demir Lady Margaret Thatcher tarafından da savunuldu. Thatcher, polisin hatalı davranışı için kendisinden özür açıklaması bekleyen taraftarara “Liverpool taraftarları kendi kendini öldürdü” dedi.
Thatcher'in açıklamaları Liverpoolluları kızdırdı, o günlerde Demir Lady'den bahseden herkes şu sözlerle cümlelerine giriş yapıyordu: Yaşlı şirret Thatcher...
O günlerde Thatcher'in iftiralarını “İşte gerçek” (TheTruth) diye manşet yapan İngiltere'nin en meşhur gazetelerinden The Sun da kızgın Liverpool taraftarlarının öfkesinden nasibini aldı. Sonuç; TheSun'ın şehre girişi boykot edildi, şehirde hiçbir gazete bayiinde satılamadı. The Sun, 23 yıl sonra “İşte doğru gerçek” (The Real Truth) manşetiyle çıkmak zorunda kaldı ve halktan özür diledi.
Şimdilerde cevabı merak edilen soru şu;
Kral III. Charles, Liverpool'la onlarca yıldır yıkılan köprüleri yeniden inşa mı edecek, yoksa var olan köprüleri yıkmayı sürdürecek mi?