"Halkın Oyu" platformu tarafından Londra'da düzenlenen Brexit karşıtı yürüyüşe, platformun verdiği bilgiye göre yaklaşık 700 bin kişi katıldı.
Ülkede son 10 yılda gerçekleşen en büyük gösteri olduğu belirtilen yürüyüş Hyde Park önünde başladı ve İngiliz Parlamentosu binası önünde mitinge dönüştü.
"Brexit geleceğimi çaldı", "Oylama yapabilir miyiz?", "Bu benim de geleceğim", "Avrupa'yı seviyoruz" ve "Brexit, İngiltere'yi yeniden çöp yapmak" gibi pankart ve dövizlerin taşındığı gösteride polis geniş güvenlik önlemleri aldı. Göstericiler Trafalgar Meydanı'ndan Parlamento Meydanı'na uzanan alanı ve çevre sokakları bütünüyle doldurdu.
Gösteriye Londra'nın Müslüman Belediye Başkanı Sadık Han da katıldı. Yürüyüşü başlatan Han, parlamento meydanındaki mitingde de halka hitap etti.
Brexit konusunda yeni bir referanduma gidilmesinin demokratik olmayacağını savunanlar bulunduğunu belirten Han, "Halkın yargısına güvenmekten daha demokratik ve daha İngilizlere özgü ne olabilir?" dedi.
İskoçya Bölgesel Yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon da yolladığı video mesajla Parlamento Meydanı'ndaki göstericilere seslenerek yeni referandum talebine destek verdi.
HÜKÜMET KARŞI
İngiltere Başbakanı Theresa May, Brexit konusunda ikinci bir referanduma karşı çıkıyor. İngiliz halkının 2016'da yapılan referandumda bu konuda sözünü söylediğini belirten May, İngiltere'nin 29 Mart 2019'da AB'den ayrılacağını ısrarla vurguluyor.
Ülkede aralarında "Halkın oyu" platformunun da bulunduğu bazı sivil toplum kuruluşları, Brexit sürecini durdurmaya yönelik çaba sarfediyor. Bu gruplardan birine Macar asıllı Amerikalı iş adamı George Soros da mali destek veriyor. Sivil toplum kuruluşlarının öncelikli hedefini Brexit konusunda halka yeniden fikrinin sorulacağı ikinci bir referanduma gidilmesi oluşturuyor.
Ülkede aralarında eski başbakanlardan Tony Blair'in de bulunduğu bazı eski siyasetçiler de Brexit sürecinin yeni bir halk oylaması veya parlamento oylaması ile durdurulması için kampanya yürütüyor.
BREXIT SÜRECİ
İngiltere, Haziran 2016'da yapılan referandumla yüzde 48'e karşı yüzde 52 oyla AB'den ayrılma kararı almış, 29 Mart 2017'de de Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesini işleterek ayrılık sürecini resmen başlatmıştı.
Haziran 2017'de başlayan müzakerelerde taraflar, geçen yılın sonunda İngiltere'nin AB bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan yüklü bir "ayrılık ücreti"nin ödenmesi ile vatandaş haklarının da aralarında yer aldığı bir dizi konuda ön anlaşmaya varmıştı.
Taraflar, AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ile İngiltere'ye bağlı Kuzey İrlanda arasında fiziki sınır getirmeyecek bir çözüm üzerinde ise kesin anlaşmaya varabilmiş değil.
Müzakerelerin sonunda bir anlaşmaya varılsa da varılmasa da İngiltere 29 Mart 2019'da AB'den resmen ayrılmış olacak. İngiltere'yi 2020 yılının aralık ayı sonuna kadar AB kurallarına tabi kılacak bir "geçiş süreci" öngörülüyor.