ABD-Tunus ilişkileri konusunda Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi'nin danışmanlığını da yapan Rıdvan Masmudi, Tunus'ta Cumhurbaşkanı Kays Said'in darbe girişimiyle ilgili son gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.
Tunus'taki gelişmeleri "açıkça demokrasiye karşı bir darbe girişimi" olarak niteleyen Masmudi, ülkenin son 10 yıldır demokratik süreçten geçtiğini, bazı başarılarla son yıllarda ekonomik sorunlar ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle zorluklar yaşadığını belirtti.
Masmudi, "Dolayısıyla Cumhurbaşkanının (Kays Said), iktidarı ele geçirmeyi meşrulaştırmak, temelde parlamentoyu feshederek kendisini yargı erkinin temsilcisi olarak atamak, parlamentonun ataması gereken başbakanı kendisi atayarak hükümeti ele geçirmek için bu krizlerden yararlanmaya çalıştığını düşünüyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Said'ten buna benzer bir adımı beklediğini kaydeden Masmudi, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı geçen yıldan beri hükümeti engelliyor, bir yılı aşkın süredir Anayasa Mahkemesi'ni engelliyor ve ekonomik krizi veya siyasi krizi çözmeye yönelik her girişimi engelledi. 8-9 aydan fazla bir süredir tüm siyasi partiler arasında ulusal bir diyalog başlatması için çağrıda bulunuyoruz ve o bu siyasi diyaloğu başlatmayı reddetti. Cumhurbaşkanı'nın, özellikle son birkaç ayda iyice kötüleşen ekonomik ve sağlık alanındaki zorluklara karşı Tunusluları birleştirmek, ülkeyi bir araya getirmek yerine bunlarla ilgilenmiyor görünüyor, aksine daha çok kriz yaratmak ya da bunları mümkün olduğunca uzatmak istiyor görünmesi gerçekten tuhaftı."
Masmudi, ayrıca Cumhurbaşkanı Said'in 5-6 ay önce Mısır'a yaptığı ziyaret sonrası tuhaf şekilde değiştiğine işaret ederek "Yani bir bakıma (bu olay) biraz beklenen ama aynı zamanda bu kadar çabuk gerçekleşmesi de şaşırtıcı oldu." diye konuştu. "Said temsili demokrasiye inanmıyor"
Tunus'ta İslamcılarla Laikler veya Nahda ile diğer partiler arasında hala bir ayrım bulunduğunu ancak tarafların birbirlerine saygı duyarak bu farklılıklar üzerinde çalıştığı için söz konusu gerilimlerin "bu darbe" için tek başına yeterli olmadığına dikkati çeken Masmudi, ülkede iktidarda bulunan hükümetin Nahda olmadığını ve seküler bir partinin iktidarda olduğunu anımsattı.
Masmudi, ülkedeki ekonomik, sosyal ve sağlık alandaki krizlere ek olarak Cumhurbaşkanı Said'in "Temsili Demokrasi"ye inanmamasını da gelinen noktanın sebebi göstererek şöyle devam etti:
"Üçüncü unsur, Said'in kendisi temsili demokrasiye inanmamaktadır. Bu konuda aslında makaleler yazdı. 'Doğrudan demokrasi' istiyor ama doğrudan demokrasinin ne olduğunu bilmiyoruz. Bu belki Antik Yunanistan dışında ya da Muammer Kaddafi Libyası dışında hiçbir yerde var olmadı. Temelde bir parlamentoya inanmıyor, politikacıların sahtekar olduğunu düşündüğü için parlamentonun gerekli olmadığını düşünüyor."
Said'in "çok tuhaf demokrasi anlayışı" olduğunun altını çizen Masmudi, "Temsili demokrasiden ziyade, bu doğrudan demokrasiye ilişkin vizyonuna uygun olarak tüm anayasayı ve tüm siyasi sistemi değiştirmek için bir fırsat aramaya çalışıyor." diye konuştu. "Bu darbeyi, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri planladı"
Masmudi, Tunus'ta yaşanan krizde dış müdahale faktörü olduğunu da işaret ederek şu değerlendirmede bulundu:
"Bahsettiğim gibi Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) bu darbeyi en az son 6 aydır planladığı, en azından benim için şimdi açık. Bu darbeyi planladılar ve bunu gerçekleştirmek ve ortamı yaratmak için çok çaba, para ve finansal kaynak harcadılar. Biliyorsunuz darbe boşlukta olmaz, bunu yapabilmek için ülkede nefret, öfke ve hayal kırıklığı yaratmak zorundalar. Ülkede öfkeli ve hayal kırıklığına uğramış bir sürü genç var ama bu yabancı aktörler ve dış müdahale o öfkeyi, var olan hayal kırıklığını daha da büyüttü, daha da kötüleştirdi."
Ülkenin diktatörlüğe kaymasından endişe duyduklarını belirten Masmudi, Tunus'un yaklaşık 50 yıl boyuna gücü istismar eden Habib Burgiba ve Zeynel Abidin Ben Ali yönetimleri altında bu tecrübeyi yaşadığını ve bunu şimdi "siyaset teorisi ve siyasi sistem açısından ülke için büyük bir gerileme" olacağını hatırlattı.
Masmudi, Cumhurbaşkanı Said'in başarılı olup olmayacağı konusunda şunları söyledi:
"Bu darbe girişiminin başarılı olmayacağından çok umutlu ve oldukça eminim. Tunus halkı 10 yıldır özgürlük ve demokrasinin nimetlerinden ve meyvelerinden yararlandı, dolayısıyla diktatörlüğe geri dönmeyi kabul etmeyecektir. O nedenle Said'in aklında her ne varsa, bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum, Tunus siyasi sınıfı ve sivil toplum arasında çok fazla direnç bulacağını düşünüyorum, hatta ordunun bile kendini yavaş yavaş bundan geri çekmeye başlayacağına inanıyorum."
Olayı "darbe" olarak nitelemeseler bile Washington'dan Avrupa'nın önemli başkentlerine kadar Tunus'taki gelişmeleri kınayan açıklamalar geldiğine işaret eden Masmudi, ülkede demokrasinin yeniden tesis edilmesi ve parlamentonun yeniden açılması için çok fazla dış baskı olduğuna inandığını söyledi.
Masmudi, "Şu anki hedefimiz, orduyla veya polisle herhangi bir büyük çatışmadan kaçınmak. Bunun şiddete dönüşmesini istemiyoruz. Sokaklarda şiddet, kurban ve kan görmek istemiyoruz, bu, işleri daha da kötüleştirir. Bu yüzden, bildiğiniz bu durumun tırmanmasını önlemek için ortalığı sakinleştirmeye çalışıyoruz." dedi.
Masmudi, "Bu darbenin başarılı olmaması ve Tunus'un Arap ülkelerinde demokrasi ve umudun sembolü olarak kalması için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Bildiğiniz gibi Arap ülkelerinde Tunus dışında tek bir demokrasimiz yok ve bu nedenle Tunus'un, tünelin sonundaki o ışık ve çoğu Arap için bir umut olmaya, Arap dünyasında demokrasinin mümkün olduğu haline geri dönmesine ihtiyacımız var. Bunun için uyum sağlamamız, öğrenmemiz ve demokrasi kurumlarını inşa etmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Masmudi, Tunus ile Türkiye arasındaki ilişkilere de değinerek "Tunus ile Türkiye arasında her zaman çok sıcak ilişkiler olduğunu düşünüyorum. Tarihsel olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçasıydık. O zamandan beri Türkiye ve Türk halkı ile çok iyi ilişkiler sürdürdük. Türkiye'nin son 10 yılda zorlu demokratik geçiş sürecinde Tunus'a verdiği desteği gerçekten takdir ediyoruz. Ayrıca Türk hükümetinin bu kriz sırasında demokrasiye destek açıklamalarını da takdirle karşılıyoruz." dedi.
Tunus'ta 25 Temmuz'da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin katılımıyla protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.
Said, kendisini Başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti.
Hükümete yönelik bu darbe girişiminin ardından askerler Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Kays Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir "darbe" olduğunu vurgulamıştı.
AA