İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Netanyahu'nun, "Daha önce de birçok yerde söylediğimiz gibi İsrail'in Mescid-i Aksa'yı bölmek gibi bir niyeti yok ve bunun aksi yönündeki tüm iddiaları reddediyoruz" şeklindeki ifadelerine yer verildi.
Netanyahu, "Tapınak Tepesi" olarak adlandırdığı Harem-i Şerif'in "üç semavi dinin mensupları olan Yahudiler, Müslümanlar ve Hristiyanlar için önemini kabul ettiklerini" belirterek, şöyle devam etti:
"İsrail, Mescid-i Aksa'daki değişmeyen statükoya söz ve eylem olarak bağlılığını birkez daha teyid ediyor. İsrail ile Ürdün arasında 1994 yılında imzalanan anlaşmaya da yansıtıldığı üzere, Ürdün Haşimi Krallığı'nın özel rolü ile Kral 2. Abdullah'ın tarihi rolüne saygılıyız. İsrail uzun zamandır uyguladığı politakısını sürdürecek. Müslümanlar Mescid-i Aksa'da ibadet edecek, gayrimüslimler burayı ziyaret edecek. İsrail, Mescid-i Aksa'da ibadet etmek isteyenlere bunu huzur içerisinde, şiddete maruz kalmadan, tehlikelerden ve kışkırtmalardan uzak bir şekilde yapma imkanı sağlanması gerektiğine inanıyor. Kamu düzeni ve güvenliği sağlarken, Mescid-i Aksa'da ibadet etmek isteyen ile ziyaret etmek isteyen barışçıl kişilerin girmesini sağlayacağız."
"Aksa vakfı ile artan işbirliğinden memnunuz"
Ürdün'e bağlı "Mescid-i Aksa'nın yönetim hakkını elinde bulunduran vakıfla İsrailli yetkililer arasında artan işbirliğini" memnuniyetle karşıladıklarını belirten Netanyahu, bunun, "ibadet edenlerle ziyaretçilerin itidalli olarak mekanın mukaddesiyetine saygılı olmasının sağlanmasını" içerdiğini ifade etti.
"Sükunetin biran önce sağlanması yönündeki çağrıya" desteklerini belirten Netanyahu, "Şiddetin durması için tüm uygun adımlar atılacak, kışkırtıcı eylemler önlenecek ve böylece durum barış şansını artıracak biçimde olağan haline dönecek. Tansiyonu düşürmek, kışkırtmalara son vermek ve şiddetten vazgeçirmek için işbirliği içerisinde çalışmayı dört gözle bekliyoruz" açıklamasında bulundu.