Mısır'da suya düşen uzlaşı umutlarını tekrar yeşerdi
Mısır entelektüeli, ülkedeki sıra dışı gelişmelerin arkasındaki gizemin uluslararası arenada yaşananlardan ve Körfez'in Mısır üzerindeki etkisinden bağımsız olmadığına inanıyor..

Oluşturma Tarihi: 2016-11-23 16:40:14

Güncelleme Tarihi: 2016-11-23 16:40:14

TİMETURK | HABER MERKEZİ

AA'nın Kahire muhabiri Aydoğan Kalabalık'ın haberine göre
 Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) liderleri ve darbeyle görevinden uzaklaştırılan ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hakkında verilen idam cezasının geçen hafta Temyiz Mahkemesi tarafından bozulmasının ardından, müebbet (25 yıl) hapis cezalarından birinin daha iptal edilmesi , "İttihadiye Sarayı" olayları davasında kesinleşen 20 yıl cezası sonrasında suya düşen uzlaşma umutlarını tekrar yeşertti.

İki duruşmada da Mursi'nin mahkeme salonuna getirilmemesi, yargıcın hızlı bir şekilde kararı okuması ve dava dosyalarında neler değiştiğine ve kararın bozulma gerekçesine dair kamuoyunu bilgilendirecek türden beyanatta bulunmaması, ülkede bir şeylerin hızlı bir şekilde değişmeye başladığı şeklinde algılanıyor.

Geçen hafta Mursi'nin idam kararının iptal edildiği gün Mısır kamuoyunda "başkanlık sarayları" olarak bilinen davada serbest bırakılan devrik lider Hüsnü Mübarek'in oğulları Ala ve Cemal Mübarek'in, ek hapis cezası almaları için yapılan başvurunun reddedilmesi bu yönde atılmış diğer önemli bir adımdı.

Söz konusu iki mahkeme kararının ardından, Mübarek döneminde 25 Ocak Devrimi esnasında başbakanlık yapan ve devrimden sonra cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan Ahmed Şefik hakkındaki ülkeye giriş yasağının kaldırılması da gözlerden kaçmıyor.

Şefik, cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turunda yüzde 48 civarında oy olarak yarışı kaybetmesinin ardından, Birleşik Arap Emirlikleri'ne giderek orada müsteşar olarak çalışmaya başlamıştı.

Şefik, Mursi'nin devrilmesinin ardından ülkeye gelme girişimlerinde bulunmuş, ancak askeri yönetim bundan rahatsız olmuştu. Sonraki süreçte Şefik için ülkeye giriş yasağı getirilmişti.

Öte yandan yine bu süreçte Cumhurbaşkanlığı Af Komisyonu'nun kurulması da önemli bir gelişme olarak kayda geçti. Komisyonun kurulması, “yönetim ile muhalifler arasında yeni bir uzlaşının ilk adımı mı, yoksa gelecek seçimler için zemin hazırlığı mı?" sorusunu akıllara getirdi.

Yargı ve devlet kanadında yaşanan bu sıra dışı gelişmeler devam ederken, ülkede “silahlı kuvvetlerden sonraki en organize teşkilat” olarak bilinen İhvan kanadında da hareketlilik gözleniyor.

İhvan Rehberlik Konseyi Başkan Yardımcısı İbrahim Munir, bu hafta başı yaptığı bir açıklamada uzlaşma sinyalleri verdi. Munir'in açıklaması her ne kadar teşkilat içindeki “sürgündeki şahinler” tarafından eleştirilse bile, Mısır'da muhalefet ile rejim arasında bazı pazarlıkların olduğu yönündeki söylentileri ört bas edemedi.
İhvan'ın Muhammed Mursi'nin uzak tutulmadığı bir uzlaşı sağlanması için akil adamların görüşlerini dinlemeye hazır olduğunu dile getiren Munir, mevcut yönetimin ülkeyi "iç savaşa" sürüklediğini ileri sürerek, "toplumsal barış herkesin gerçekleşmesi için çabalaması gereken bir görevdir" demişti.

Temyiz Mahkemesi'nin dün İhvan'ın beyni olarak bilinen Hayrat Şatır'ın ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Rabia Meydanı'nda vurulan kızı Esma'ya yazdığı mektubu okurken gözyaşlarını tutamadığı Muhammed el-Biltaci'nin de içinde bulunduğu 16 sanık hakkındaki idam kararını bozması kamuoyunda son derece önemli bir gelişme olarak algılandı.

Dünkü duruşmadaki karar ve Mursi hakkındaki idam kararının bozulması, "seçimlerden önce gergin olan ortamı yatıştırma çabası” ve “yönetimin İhvan'ı kullanarak varlığını aklama girişimi" şeklindeki söylemleri boşa çıkaracak türdendi.

SİSİ YÖNETİMİ NEREDE DURUYOR?

Mısır'da yaşanan söz konusu gelişmeleri özellikle de ekonomik bakımdan iyice çıkmaza giren Sisiyönetiminin desteklediğini düşünenler olduğu gibi, yaşanan sıra dışı ve köklü değişikliklerin arkasında Mısır'ın egemen kurumlarının bulunduğunu öne sürenler de bulunuyor.Mısır'ın kadim bir medeniyet ve bir kurumlar devleti olduğunu söyleyenler, İhvan'ın da politikalarını tekrar gözden geçirmesi gerektiğini ve “dünyada hiçbir cemaatin devletleri alt ettiğinin görülmediğine” işaret ediyor. Ülke entelektüeli, “Mısır'daki sıra dışı gelişmelerin arkasındaki gizemin” uluslararası arenada yaşananlar ve Körfez ülkelerinin Mısır yönetimi üzerindeki etkilerinden bağımsız olmadığının da altını çiziyor. 2011 yılından bu yana ülkede yaşananlar nedeniyle iyice yıpranan bazı kurum, kuruluş ve teşkilatların kozlarını yeniden değerlendirdiği ve haliyle Mısır'da kağıtların yeniden karıldığı yorumları yapılıyor.