Müslüman devletler ve Uygur bilmecesi
Müslüman ülkelerin çoğu Çin'in Uygur politikasını sessiz kalmanın da ötesinde destek mesajları yayınladı. Peki bu tutumun nedeni ne ve sorun nasıl ortaya çıktı? İşte ayrıntılar...

Oluşturma Tarihi: 2019-08-15 18:17:34

Güncelleme Tarihi: 2019-08-15 18:17:34

TIMETURK | HABER MERKEZİ

Batı ülkeleri 8 Temmuz'da yayınladıkları bir bildiriyle Çin'in Sincan bölgesindeki Uygur Müslümanlarına yönelik eylemlerini ve toplu tutuklamaları kınadı.

Metinde, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Japonya, İngiltere, Fransa, Almanya, İsveç, Letonya, Litvanya, Estonya, Danimarka, Norveç, Kuzey İrlanda, Hollanda, İzlanda, Lüksemburg, İspanya, Avusturya, İrlanda, Belçika ve İsviçre'nin aralarında bulunduğu 22 ülkenin büyükelçisi imzası bulunuyor.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet'e seslenen mektup BM'yi Çin'e baskı yapmaya ve bölgeye BM uzmanı göndermeye çağırıyor.

Bildirinin önemli olmasının sebebiyse Çin'in iç politikasına karşı ilk uluslararası kolektif adım olması.

The New Arab'da Sabena Siddiqui imzasıyla yayınlanan makalede bildiri üzerine harekete geçen Michelle Bachelet'in Çin'in "eğitim merkezi" dediği "toplama kamplarına" gitmek için izin istediği belirtildi.

İSLAM ÜLKELERİNİN DE ARALARINDA BULUNDUĞU 37 ÜLKE ÇİN'İ SAVUNDU

Bundan beş gün sonra ise şaşırtıcı bir şekilde aralarında İslam ülkelerinin bulunduğu 37 ülke, BM'ye Çin'in politikalarını desteklediklerini belirten bir mektup gönderdi. Mektupta "Terörizm ve aşırılıkla ağır şekilde yüzleşen Çin, mesleki eğitim ve öğretim merkezleri kurmak da dahil olmak üzere Sincan'da bir dizi terörle mücadele ve önlemi almıştır" ifadeleri yer aldı.

İmzacı ülkeler arasında birçok Afrika ülkesiyle birlikte, Kuzey Kore, Venezuela, Küba, Belarus, Myanmar, Filipinler, Suriye Pakistan, Umman, Kuveyt, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri de yer aldı.

Çin'i savunan bu mektupta Pekin yönetiminin aldığı önlemler sonucunda son üç yıldır söz konusu bölgede (Doğu Türkistan-Sincan) terör eylemleri geçekleştirilmediği kaydedildi.

13 MİLYON UYGUR MÜSLÜMANI GÖZALTINDA

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün paylaştığı son verilere göre yaklaşık 13 milyon Uygur Müslümanı gözaltına alınarak toplama kamplarına götürüldü.

MÜSLÜMAN ÜLKELERİN İMZALARI DİKKAT ÇEKİYOR

Alışılmadık bir şekilde mektuptaki dikkat çeken imzacılarsa Suudi Arabistan, Pakistan, katar, BAE ve Suriye gibi Müslüman ülkeler.

DAHA ÖNCE ROHİNGYA MÜSLÜMANLARI İÇİN HAREKETE GEÇMİŞLERDİ

Daha önce bu ülkeler, İslam İşbirliği Teşkilatı (İKÖ) üyeleri olarak Myanmar'ın Rohingya Müslümanlarına yönelik politikalarına kaşrılık adalet talep etmişti.

Fakat Sincan söz konusu olduğunda bu İKÖ üyeleri, Çin hükümeti yetkililerinden memnun olduklarını belirtiyorlar.

ÇEKİMSER KALAN ÜLKELER DE VAR

Ancak Afganistan, Arnavutluk, Bangladeş, Endonezya, Malezya, Fas, Tunus ve Türkiye gibi diğer bazı İKÖ üyeleri imzalama konusunda çekimser kaldı.

TÜM ÜLKELER BM ÇAĞRISINI GÖRMEZDEN GELDİ

Bununla birlikte, tüm Müslüman çoğunluk ülkeleri Sincan'daki durumu araştırmak için BM İnsan Hakları Konseyi'nin çağrısını görmezden geldi.

UYGURLAR TÜRK KÖKENLİ

Öte yandan Türkiye ile etnik ortak bağlara sahip olan Doğu Türkistan halkı, 8 milyon Uygur, Kazak ve Kırgız'ın bir arada olması sebebiyle dünyada en yoğun dördüncü Türk nüfusu barındırıyor.

MÜSLÜMAN ÜLKELER ÇÖZÜMDE YER ALMIYOR

Belki de daha fazla Müslüman ülke çözüme dahil olmak istiyor fakat konudan uzak durmalarını sağlayan bazı faktörler var.

İKÖ üyeleri Çin'in mega projesi olan "Kuşak Yol" girişiminin bir parçası. Bu durum Müslüman ülkelerin ekonomik geleceğinde Çin'in önemli bir aktör olmalarını sağlıyor.

İkinci fatör ise Müslüman dünyasının Yemen, Suriye gibi konular başta olmak üzere dağınık olması ve gruplara ayrılması.

Üçüncüsüyse Çin'in enerji güvenliğinin ana tedarikçileri arasında Körfez ülkelerinin yer alıyor olması.

Son olarak Sincan-Çin sınırının Pakistan'a yakınlığı ve Çin'in buradan Arap denizine ulaşabilmesi.

Buradaki istikrarsızlık Çin'in ticaret planlarını engelleyebilir. Fakat sorunu görmezden gelmek de iyi bİri fikir değil. Orta Asya-Kafkasya Enstitüsü'nden Graham Fuller tarafından yapılan bir araştırmaya göre sorun çözülmezse Çin'in orta ve güney Asya'daki komşularının istikrarı da etkilenecek.

Fakat bu sorun neden başladı ve nasıl sona erecek?

Fuller'ın araştırmasına göre, son yirmi yılda, Çin'in batı sınır eyaleti Sincan'ın kişi başına düşen geliri yükseldi ve hızlı bir ekonomik kalkınma yaşandı. 

Çin'in tamamında kırsal ve kentsel nüfuslar gelir eşitliğinde üçüncü sırada yer alan bölge, aynı zamanda geniş petrol ve gaz rezervlerine de sahip. Bölgede okuryazarlık ve okul tamamlama oranı da ulusal ortalamanın üzerindedir.

Ayrıca turizm 2018'de yüzde 75 arttı.

Görünüşe göre Pekin yönetimi, Sincan'ı daha da entegre etmek için 7 milyon dolar değerinde geniş geliştirme programı başlattı.

Bölge ekonomisini iyileştirmekse buraya göçü artırdı. Bu ise yerel etnik Müslüman kökeni sarstı.

Sonuç olarak on yıl önce Sincan'da çatışma çıktı ve iki Uygur Müslümanının ölümüyle sonuçlanan bir iş yeri isyanı yaşandı.

Polis geniş kapsamlı bir baskın düzenledi ve isyanlar ardı sıra devam etti.

O zamandan beri bölge güvenlik ve terör sorunlarıyla karşı karşıya.

2017'de Çin'in toplama kampları olan "gözaltı merkezleri" ile ilgili ilk raporların haberlerde ortaya çıktı. Ardından 2018'de BM raporlarında yer aldı.

Çin ise karşı hamle yaparak toplama kamplarını "eğitim merkezleri" olarak yasallaştırdı.

(Habere gitmek için fotoğrafa tıklayınız)