Irak'ın Musul kentinin batı yakasındaki çatışmalardan kaçan sivillerin güneydeki sığınmacı kamplarına ulaşmak için kullandığı güzergah üzerinde bulunan El-Buseyf bölgesinde içler acısı bir tablo söz konusu.
Yüzleri korkudan sararmış, giysileri yırtık, ayakları çıplak Musullu göçmenler, yanlarına alabildikleri kadar gıda ve suyla kilometrelerce yol yürüdükten sonra buraya ulaşıyor.
Açlıktan zayıf düşen göçmenlerin çoğu hastalıkla da mücadele ediyor. Ancak burada ne onları iyileştirecek ilaç ne de karınlarını doyurmaya yetecek kadar gıda var.
Musullu göçmenlerden Muhammed Tahsin Ebu Ömer, eşi ve iki küçük çocuğuyla El-Akidat bölgesindeki evlerinden ayrılırken yanlarına sadece küçük bir çanta alabildiklerini söyledi.
Geride korkunç bir manzara bıraktıklarını belirten Ebu Ömer, Musul'dan çıkarken gördüklerini şöyle anlattı:
"Musul yanıyor... Kentin her tarafından dumanlar ve alevler yükseliyor. Çığlık atan kadınlar, ağlayan çocuklar, yardım isteyen erkekler ve acıdan inleyen yaşlıların sesleri her tarafı sarmış durumda. Caddeler ceset dolu, evler yıkılmış ve etrafa yayılan enkazdan dolayı Musul'un sokaklarından geçmek mümkün değil artık." "GÖÇMENLERİ GÜVENLİ YOLLARA YÖNLENDİRECEK HİÇBİR İŞARET YOK"
Ebu Hamdan isimli Musullu güneydeki El-Amil Mahallesi'nde her yerden silah sesleri geldiğini söyledi. "Hareket eden veya etmeyen her şey bombalanıyordu." diyen Ebu Hamdan, can havliyle evlerini terk eden sivillerin yollarda da büyük eziyet çektiğini ifade etti.
Musullu göçmen, "Şehri terk edenler, nereye nasıl gideceklerini bilmeden yollara düşüyor. Göçmenleri güvenli yollara yönlendirecek hiçbir işaret yok. Kentten ayrılırken yollarda sivil, silahlı militanlar ve güvenlik güçlerine ait onlarca ceset gördüm. Bazıların üzerinden bir hafta geçmiş olmalı ki kokmaya başlamışlardı." diye konuştu. İNSANİ FELAKETİ ÖNLEMEK İÇİN HAREKETE GEÇİLMELİ
İnsan hakları aktivisti Seyf el-Verdan ise Musul'daki durumun "insani felaket" noktasına sürüklendiği uyarısında bulundu. Krizden Ninova yerel yönetimi ile merkezi hükümeti sorumlu tutan Verdan, şunları kaydetti:
"Musul'da DEAŞ'a yönelik askeri operasyon başlamadan hemen önce Ninova yerel yönetimi ile merkezi hükümet, olabilecek göç ihtimallerine karşı her türlü önlemin alındığını duyurdular. Ancak sivillerin hayatını kurtarmak veya en basit ihtiyaçlarını gidermek için bile hiçbir önlemin alınmadığı görülüyor. Kentten kaçmak zorunda kalanlara yardım etmek için çabalayan bazı insani kuruluşlar ile halk kampanyaları söz konusu."
Kişisel çabalarla çözümün mümkün olmadığını vurgulayan Verdan, "Kentin batı yakasında suların içmeye elverişli olmaması nedeniyle kolera gibi salgın hastalıklar yayılmaya başladı. Musul'da insani felaket yaşanmaması için Bağdat merkezi hükümeti, uluslararası toplum ve insan hakları kuruluşlarının olağanüstü hal ilan ederek buraya yönelmeleri gerekiyor." diye konuştu.