Kent merkezine güvenlik güçlerinin eşliğinde giren AA ekibi, geri alınan doğu bölgesindeki ağır savaş bilançosunu görüntüledi.

Irak ordusu ile Peşmerge güçlerinin ortak koordinasyonu ve ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin hava desteğiyle 17 Ekim'de başlayan operasyonun üzerinden 90 gün geçmesinin ardından kentin doğu bölgesinde kontrol sağlandı.

Operasyonun başladığı tarihten şimdiye kadar, IŞİD Irak'taki son kalesini kaybetmemek için farklı taktikler kullanarak güvenlik güçlerinin ilerlemesini engellemek amacıyla direndi.

Irak askerleri ve militanlar arasında çıkan şiddetli sokak çatışmaları, bombalı araç saldırıları ve koalisyon güçlerinin hava saldırıları sonucu kentin doğusunda büyük bir tahribat oluştu. Aynı zamanda, IŞİD'in Musul kent merkezindeki tüm hükümet binalarını bir askeri üs olarak kullanmasından dolayı, söz konusu binalarının hemen hepsi yıkılmış veya büyük bir zarar görmüş durumda.

Doğu bölgesinde yoğun çatışmaların yaşandığı mahallelerdeki sivil evler ve devlet binalarının duvarlarının hemen hepsinde kurşun ve ağır silahların izini görmek mümkün. Bunun yanında hükümet daireleri ve sivillere ait bazı dükkanların da kim tarafından düzenlendiği henüz belirlenemeyen hava saldırıları sonucu yerle bir olduğu görüldü.

"IŞİD YIKIM VE HARABENİN DIŞINDA GERİYE BİR ŞEY BIRAKMADI"

Hava saldırısı sonucu dükkanı yıkılan vatandaşlar, enkaz altında kalan birkaç sağlam eşyalarını almaya çalışırken AA muhabirine, "Bu DEAŞ'ın eseridir. Allah cezalarını versin. DEAŞ, yıkım ve harabenin dışında geride bir şey bırakmadı." dedi.

Kentin altyapısı da söz konusu saldırılardan dolayı ciddi bir şekilde zarar görmüş vaziyette. Kurtarılan bölgelerde ana cadde üzerindeki elektrik direklerinin birçoğu devrilmiş, temiz su boruları ise patlamış durumda. Bu yüzden evlerini terk etmeyip yaşam mücadelesi veren aileler, elektrik ve içecek su sıkıntısı yaşadıklarını belirtiyor.

Kurtarılan bölgelerdeki bazı kent sakinleri, elektrik, içecek su sıkıntısı ve güvenlik tehlikesinden dolayı evlerini terk edip güvenli bölgelere göç ediyor. Bazı aileler güvenli bölgelerdeki akrabalarının yanına, bazıları ise çevre bölgelerde kurulan çadır kamplara sığınıyor.