Myanmar'da 10 yıl önce iktidarı sivil bir hükümete devreden ordu, bu sabah yönetime el koyduğunu açıkladı. 2011'de oluşturulan demokratik yönetimle, 50 yıllık baskıcı askeri rejimlerin geride bırakıldığı umulmuştu. Şimdi ise ülkede bir korku iklimi hakim.
Myanmar lideri Aung San Suu Kyi ve iktidar partisinden diğer üst düzey isimler sabah erken saatlerde düzenlenen operasyonlarla gözaltına alındı.
Ordu, parlamentoda sandalyelerin yüzde 25'ini ve kritik bakanlıkların çoğunu elinde tutmasına karşın darbe yaptı ve bir yıl olağanüstü hal ilan etti. Peki Myanmar ordusu bunu neden şimdi yaptı? Ve daha önemlisi, bundan sonra ne olacak?
'Trumpvari 'iddialar
BBC Güney Doğu Asya Muhabiri Jonathan Head'in de belirttiği üzere, darbenin neden şimdi yapıldığını açıklamak hiç de zor değil. Normal şartlarda Pazartesi sabahı, Kasım ayınca seçilen parlamento ilk kez toplanacak ve seçimin sonucu resmileşecekti. Şimdi bu olmayacak.
Seçimleri Aung San Suu Kyi'nin lideri olduğu Demokrasi İçin Ulusal Birlik Partisi (NLD), Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırım iddialarına rağmen, oyların yüzde 80'inden fazlasını alarak kazanmıştı.
Ordu tarafından desteklenen muhalefet ise seçimlerde hile yapıldığını iddia etti. Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve eski general Myint Swe, yaptığı açıklamada, "Seçim komisyonu (UEC), 8 Kasım 2020'de yapılan çok partili genel seçimlerde seçmen listelerinde büyük usulsüzlükler yapılmasıyla ilgili sorunu çözemedi" dedi.
Ancak bu iddiayı destekleyecek çok az kanıt var.
BBC'ye konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Asya Direktör Yardımcısı Phil Robertson, "Aung San Suu Kyi seçimden zaferle ayrıldı" dedi.
Phil Robertson, delil olmaksızın "Trumpvari iddiaların" ortaya atıldığını söyledi ve iddialar doğru olsa dahi "darbenin açıklanamayacağını" kaydetti.
Robertson, "Son gelişmelerin ardından NLD güç mü kaybetti? Cevap, hayır" dedi.
'Ulusun babası'nı mahcup etmek
Ana muhalefetteki ordu destekli Birlik İçin Dayanışma ve Kalkınma Partisi (USDP), Kasım seçimlerinde de oyların bir kısmını alsa da, 2008'de hazırlanan anayasa ile ordu zaten hükümet üzerinde etkiliydi.
Ülkede seçim sonuçları ne olursa olsun, parlamentoda sandalyelerin dörtte biri orduya tahsis ediliyor. Aynı zamanda üç önemli bakanlık da (İçişleri, Savunma ve Sınır İşleri) olmak üzere orduya veriliyor.
Dolayısıyla, mevcut anayasayla, ordu kontrolü bir miktar elinde tutuyor. Peki NLD, parlamentodaki çoğunluğuyla anayasayı değiştirebilir miydi?
BBC Güney Doğu Asya Muhabiri Jonathan Head, bu durum için "ihtimal dışı" diyor. Çünkü Myanmar'da anayasa değişikliği için parlamentoda yüzde 75 çoğunluğa ihtiyaç duyuluyor. Ordu da sandalyelerin en az yüzde 25'ine sahip olduğundan bu neredeyse imkansız.
Eski bir gazeteci olan Aye Min Thant, darbeyle ilgili BBC'ye yaptığı değerlendirmede ordunun seçim sonuçlarından duyduğu utancın altını çizdi:
"Kaybetmeyi beklemiyorlardı. Ordudakilerin aileleri de onların partisine oy vermemiş olmalı."
Elbette ki her şey bundan ibaret değil.
Aye Min Thant, ordunun ülkedeki konumunu nasıl gördüğünü anlamak gerektiğini söylüyor:
"Uluslararası medya, Aung San Suu Kyi'den 'anne' olarak bahsetmeye oldukça alışkın. Ordu ise kendisini 'ulusun babası' olarak görüyor."
Sonuç olarak ordu, konu iktidar olduğunda, yetkinin kendisinde olduğunu düşünüyor. Son yıllarda ülkenin uluslararası ticarete daha da açık hale gelmesi pek hoşlarına gitmedi:
Aye Min Thant, ordu yetkilileri için, "Yabancıları özellikle tehlike olarak görüyorlar" diyor.
Uluslararası toplumun Kasım'daki seçimlerle ilgili olarak, hem salgın hem de Arakan'da seçim yapılmamasından kaynaklı kaygıları vardı.
Aye Min Thant, bunun harekete geçirmek için teşvik ettiğini düşünse de, yine de darbeye şaşırdığını söylüyor.
Gelecekte Myanmar'ı neler bekliyor?
Doğrusu, uzmanlar da ordunun darbe için tam olarak hangi nedenle harekete geçtiğinden emin değiller. Çünkü ortada kazanılacak çok az şey var.
BBC'ye konuşan Singapur Ulusal Üniversitesi Asya Araştırma Enstitüsü'nden Gerard McCarthy, mevcut sistemin ordu için son derece yararlı olduğunu hatırlatıyor ve ekliyor:
"Tam bir komuta özerkliğine sahipler. Ticari çıkarları için oldukça büyük uluslararası yatırımları var. Sivillere yönelik savaş suçlarının da üstü örtülmüş durumda."
Gerard McCarthy, ordunun bir yıl ülkeyi yönetmesinin Çin kaynaklı olmayan yatırımları ülkeden uzak tutacağını, Suu Kyi'yi iktidara getiren milyonlarca kişinin direnişini artıracağını söylüyor.
McCarthy'e göre ordu, bir ihtimal USDP'nin gelecekteki gücünü arttırmayı hedeflemiş olabilir ancak bu da büyük risklere gebe bir durum.
HRW'den Phil Robertson ise darbenin Myanmar'ı bir kez daha "uluslararası toplumdan dışlanmış bir devlete" dönüştüreceğini ve halkı öfkelendireceğini söylüyor:
"Halk, askeri bir geleceğe geri dönmek istemiyor. Suu Kyi'yi askeri yönetimin dönüşüne karşı bir siper olarak görüyorlar."
Kaynak: BBC Türkçe