Myanmar'ın fiili lideri Aung San Suu Kyi, Salı günü Myanmar televizyonlarında yaptığı 'ulusa sesleniş' konuşmasında, arakan krizinde yaşanan tüm "insan hakları ihlallerini ve hukuksuz şiddeti" kınadı.
BMGK'YA KATILMADI
BM'nin New York'ta gerçekleşen Genel Kurulu'na katılmayan Aung San Suu Kyi, bunun yerine televizyonlardan yarım saatlik bir demeç verdi.Myanmar'ın başkenti Naypyitaw'da yaptığı açıklamada "Eyalette barış, istikrar ve hukukun üstünlüğünü yeniden sağlamak amacımıza bağlıyız" diye konuştu.
Çatışmaların ortasında kalan siviller için de derin bir üzüntü duyduğunu söyleyen Suu Kyi, Müslümanlarla konuşarak neden ülkeyi terk ettiklerini sormak istediğini dile getirdi. 5 Eylül'den bu yana bölgede "hiç silahlı çatışma yaşanmadığını ve operasyon yapılmadığını" söyleyen Suu Kyi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplu göçün nedenini merak ediyoruz. Kaçanlarla olduğu gibi, kaçmayanlarla da konuşmak istiyoruz. Arakan'da evlerinde kalan ve göçe katılmayan çok sayıda Müslüman olduğuna ilişkin çok az şey biliniyor."
"ARAKANLI MÜSLÜMANLAR" DEMEDİ
Suu Kyi, konuşması sırasında sayıları 1.1 milyona ulaşan Müslüman azınlıklar için "Arakanlı Müslümanlar" tanımını kullanmadı. Myanmar hükümeti, Arakanlı Müslümanları azınlık bir grup olarak tanımayı reddederek, onlardan "Bengalliler" diye bahsediyor. Arakanlı Müslümanlar, Myanmar'daki Budistler tarafından Bangladeş'ten buraya gelen yasadışı göçmenler olarak görülüyor.
NE OLMUŞTU?
Büyük çoğunluğu da Myanmar vatandaşı sayılmıyor. Ülkede demokrasi talep ettiği için 15 yıl boyunca ev hapsinde tutulan ve Nobel Barış Ödülü sahibi Suu Kyi'nin şiddeti engelleyecek adımlar atmaması, Batı'daki destekçileri tarafından da tepki çekmişti.
Myanmar ordusu sadece bölgeden isyancıları çıkarmak istediklerini söylerken, ordu sivilleri hedef almakla suçlanıyor. BBC'nin Hard Talk programına konuşan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, aksi takdirde krizin "etnik temizliğe dönüşeceğini" ve "tam anlamıyla korkunç bir trajedi" yaşanacağını söylerken, Suu Kyi ise, Arakan krizinin "yanlış bilgilerden oluşan buzdağı" tarafından büyütüldüğünü, "sahte haberlerin teröristlerin çıkarlarına hizmet ettiğini" öne sürmüştü.