Netanyahu, Ürdün'e gerçekleştirdiği sürpriz ziyarette Kralı II. Abdullah'a ne söz verdi!?
İsrail Başbakanı Netanyahu, geçen hafta Ürdün'e beklenmedik bir ziyaret gerçekleştirdi. İsrail kamuoyunda ve dünya basınında, 'Netanyahu ilk yurt dışı ziyaretini Emirlikler'i (BAE) veya Washington'u değil de Ürdün'ü seçti' sorularının sorulmasına yol açmıştı.

Oluşturma Tarihi: 2023-01-26 10:13:52

Güncelleme Tarihi: 2023-01-26 10:13:52

İsrail basını, Başbakan Netanyahu'nun Ürdün'e neden sürpriz ziyarette bulunduğunu ve Kral II. Abdullah'a ne söz verdiğini yazdı.

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun geçen Salı günü Ürdün'e gerçekleştirdiği ziyarette Kral II. Abdullah'a Kudüs'teki Tapınak Dağı'ndaki (Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya verdikleri isim) statükonunun korunacağı sözü verildiği bildirildi.

Kanal 12'nin haberine göre Netanyahu, saatler süren ziyaret sırasında birden fazla söz verdi. Ayrıca İsrail'in, Ürdün tarafından atanan ve Tapınak Dağı'nı yöneten İslami Vakıflar Konseyi'nin yapılarını koruyacağına dair güvence verdi.

Ürdün'ün himayesinde onlarca yıldır uygulanan bir düzenlemeye göre, Yahudilerin ve diğer gayrimüslimlerin belirli zamanlarda Tapınak Dağı'nı ziyaret etmelerine izin verilmesi ve orada ibadet etmelerine izin veriliyordu.

Son zamanlarda, yeni hükümetin üyeleri de dahil olmak üzere Yahudilerin daha fazla ziyaret etmeleri ve oradaki Yahudiler için eşit dua hakkı etmesi, dünyanın dört bir yanındaki Filistinlileri ve Müslümanları çileden çıkardılar.

Geçen hafta, Ürdün'ün İsrail'in büyükelçisi bir ziyareti sırasında Tapınak Dağı'nın girişinde polis tarafından kısa bir süreliğine alıkonuldu. Bunun üzerine Kudüs ile Amman arasında diplomatik kriz patlak verdi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı, Ürdün büyükelçisi Ghassan Majali'nin Tapınak Dağı'na “girişinin reddedildiğini” iddiasından sonra İsrail elçisi Eitan Surkis'i çağırdı ve ona bir kınama mektubu verdi.

Mektup olayından sonra İsrail polisi, Ürdün'ün İsrail Büyükelçisi Majali'yi Tapınak Dağı (Mescid-i Aksa) ziyaretine engelsiz bir şekilde izin verdi.

Krizin giderilmesinden sonra Başbakan Netanyahu geçen Salı günü dört yıldan uzun bir süre sonra Ürdün Kralı II. Abdullah görüşmelerde bulunmak üzere Ürdün'e uçtu.

Diplomatik bir kaynak, Kanal 12'ye yaptığı açıklamada, diplomatik çekişmenin ve Netanyahu ile Kral II. Abdullah arasındaki soğuk geçmişin hemen ardından gelmesine rağmen görüşmelerin iyi gittiğini söyledi.

Kaynak, "Liderlerin birbirleriyle yıllarca süren yakınlığının altını çizen iyi bir toplantıydı" dedi.

İsrail Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamaya göre ise Netanyahu ve Kral II. Abdullah, “stratejik, güvenlik ve ekonomik iş birliği”ni ve ülkeler arasındaki ittifakın önemini ele aldı.

Toplantıya katılanlar arasında Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, Ulusal Güvenlik Konseyi başkanı Tzachi Hanegbi ve Shin Bet başkanı Ronen Bar yer aldı.

Bir diplomatik kaynak da, Mescid-i Aksa (Tapınak Dağı) ve çevresindeki durumun Ramazan ayından önce kontrol altında kalmasına izin vermek için" Ürdün'ün desteğine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Görüşmede Kral II.Abdullah, başkenti Doğu Kudüs olan 1967 çizgisinde bir Filistin devletini garanti eden iki devletli bir çözüme verdiği desteğin altını çizdi.

Görüşmede Kral II. Abdullah'a Dışişleri Bakanı Ayman Safadi, Genelkurmay Başkanı Cafer Haasan ve istihbarat şefi Ahmed Hüsnü eşlik etti.

İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ise, görüşmenin son derece iyi geçtiğini belirterek, "Netanyahu ile Kral arasında birçok toplantıya katıldım ve bu onların en iyi görüşmelerinden biriydi" dedi.

Bu, Netanyahu'nun, Trump yönetiminin İsrail ile Filistinliler arasında bir barış anlaşmasına aracılık etme girişiminin ortasında, 2018'deki gizli bir ziyaretten sonra Amman'a yaptığı bilinen ilk ziyaret.

Netanyahu'nun 2009'dan 2021'e kadarki son başbakanlığı sırasında, Kudüs ile Amman arasındaki bağlar önemli ölçüde kötüleşti.

Kral II. Abdullah, Ürdün'ün İsrail Büyükelçisi'ni geri çekmesine neden olan bir dizi olayın ardından 2019'da ilişkilerin "tüm zamanların en düşük seviyesinde" olduğunu söyledi. Ben-Gvir'in provokatif Aksa baskını

Provokatif eylemleriyle tanınan İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, geçen hafta sabah saatlerinde İsrail polisinin yoğun koruması altında Mescid-i Aksa'ya (Tapınak Dağı) baskın düzenleyerek Harem-i Şerif'e girmişti.

Arap ve Filistinlilere yönelik ırkçı ve ayrımcı politikalarıyla bilinen “Yahudi Gücü” partisi lideri Ben-Gvir, 5 yıl sonra Mescid-i Aksa'ya giren görevdeki ilk İsrailli Bakan olmuştu.

Baskına, Filistin yönetiminin yanı sıra, Türkiye'nin de dahil olduğu çok sayıda ülke ve kurumdan tepki açıklamaları gelmişti.

Başbakan Binyamin Netanyahu'nun basın ofisi, Ben-Gvir'in sabah İsrail polisinin yoğun koruması altında düzenlediği ve büyük tepki çeken Mescid-i Aksa baskını hakkında yazılı açıklama yapmak zorunda kalmıştı.

Netanyahu açıklamasında, Mescid-i Aksa'daki “statükonun” değişmediği vurgulamıştı.

Daha önce başka İsrailli bakanların da kutsal mabedi ziyaret ettiği hatırlatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

Yeni kurulan hükümette bakan olmadan önce milletvekilliği döneminde de Ben-Gvir, Mescid-i Aksa baskınları, Filistinlilere yönelik şiddet eylemlerini teşvik etmesi ve ırkçı söylemleri nedeniyle sıkça adından söz ettiriyordu.

Amman'ın 1948 Bağımsızlık Savaşı sırasında Batı Yaka'yı (Batı Şeria) ele geçirmesinden yaklaşık yirmi yıl sonra İsrail, 1967 Altı Gün Savaşı'nda Mescid-i Aksa'yı (Tapınak Dağı) ve Kudüs'ün Eski Şehri'ni Ürdün'den aldı.

Büyük savaşlarda birbirleriyle çatışan ve aynı zamanda gizli temaslarda bulunan komşular, 26 Ekim 1994 yılında bir barış antlaşması imzaladılar.

İki ülke arasında varılan anlaşmaya göre; Mescid-i Aksa (Tapınak Dağı), Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Ancak Yahudiler, İsrail'in tek taraflı kararı ve bazı fanatik Yahudi örgütlerinin girişimleriyle, 2003'ten bu yana İslami Vakıflar İdaresinin izni olmadan polis eşliğinde kutsal mabede giriyor.