ABD Başkanı Donald Trump'ın Tel Aviv yönetiminin taleplerini itiraz etmeden yerine getirmesi İsraillileri memnun ederken, uzmanlar Washington'un bu "hediye"lere karşılık ileride bazı istekleri olabileceğini belirtiyor.
ABD'li üst düzey yetkililerin önceki dönemlerde Kudüs'ün statüsü konusunda ihtiyatlı davranmalarına rağmen Trump yönetimi büyük bir umursamazlıkla kenti İsrail'in başkenti ilan ederek büyükelçiliğini de Kudüs'e taşıma kararı aldı.
Kudüs konusunda İsrail'in talebini yerine getiren Trump daha sonra, ülkesinin Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'na (UNRWA) yıllardır verdiği finans yardımı da kesti. ABD yönetimi, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Filistin devletinin üyeliği için yaptığı oylamayı gerekçe göstererek örgüte finans desteğini de durdurarak İsrail'den önce uluslararası örgütten ayrılacağını duyurdu.
Trump, bu kararlarının ardından İsrail'de 9 Nisan'da yapılacak genel seçimlerin arifesinde, 1967'den beri işgal altında bulunan Golan Tepeleri'ndeki İsrail egemenliğini de kabul etti.
BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplum nezdinde büyük tepkilere yol açan karar, ABD Başkanı'nın seçim öncesi Netanyahu'nun elini güçlendirmek için takdim ettiği bir hediye şeklinde yorumlandı.
"İSRAİL AĞIR BEDEL ÖDEYECEK"
Siyasi yorumcular Trump yönetiminin şu ana dek İsrail'in isteklerini yerine getirmedeki aşırı cömertliğinin bazı bedelleri olabileceğini belirtiyor. Özellikle, "Yüzyılın Anlaşması" olarak adlandırılan Orta Doğu barış planının ayrıntılarını açıklama arifesinde bu yapılanların karşılıksız kalmayacağı ifade ediliyor.
İsrail'deki Walla internet portalı yazarlarından Orn Nahary, 27 Mart'ta yazdığı bir makalede, "Trump karşılıksız akşam yemeği bile ısmarlamaz. İsrail, Golan ve Kudüs hediyelerinin bedelini ağır ödeyecek." ifadelerini kullandı.
Nahary, Trump'ın Netanyahu için yaptıklarını da "seçimler öncesinde Netanyahu için sunulan büyük bir zafer" olarak nitelendirdi.
Netanyahu'nun bedel ödeme vaktinin seçimlerden sonra geleceğini savunan Nahary, Trump'ın Tel Aviv yönetiminden "Yüzyılın Anlaşması" planı için karşılık isteyeceğini ileri sürdü. Nahary, bu değerli hediyelerin ardından Netanyahu'nun masaya getirilecek anlaşmayı reddetmesinin imkansız olduğunu belirtti.
"Netanyahu'nun gerçekleşmesi için dua etmesi gereken tek şey Filistinlilerin anlaşmayı kabul etmemesidir." diye yazan Nahary, bunun ihtimal dahilinde olduğunu da ifade etti.
NETANYAHU AĞIR BEDELLERİN ALTINDA KALABİLİR
AA muhabirine konuşan siyasi araştırmacı-yazar İbrahim Rubaya da ABD'nin birçok defa Yüzyılın Anlaşması hazırlığı kapsamında siyasi çözümlere engel olan durumların ortadan kaldırılması için adımlar attığını ve bu yönde işaretler olduğunu belirtti.
Rubaya, birçok ABD'li yetkilinin ağzından İsrail'in bazı şeylerden vazgeçmesi gerektiğinin dile getirildiğini duyduğunu, Netanyahu'nun görevde kalması durumunda bazı tercihler yapması gerekeceğini vurguladı.
Pazarlığın sunuluş mekanizmasının Netanyahu'nun alacağı tavrı belirleyeceğinin altını çizen Rubaya, anlaşmanın Filistinlilere doğrudan sunulması ve Filistin tarafının reddetmesi durumunda Netanyahu'nun bu yükün altından kalkacağı, ancak Arap dünyası üzerinden ve onların himayesinde takdimi durumunda Netanyahu'nun zor durumda kalacağı görüşünü paylaştı.
İsrail'in Maariv gazetesinden siyasi analist Ephraim Ganor ise geçen ay kaleme aldığı makalesinde Netanyahu'nun Yüzyılın Anlaşması'nı "sağcı kamptaki ortaklarına pazarlamakta zorlanacağını" yazdı.
Ganor, Yüzyılın Anlaşması'na ilişkin sızan bilgilere göre Batı Şeria'nın yüzde 90'ında bir Filistin devleti kurulmasının yer aldığını, buna bağlı olarak o bölgede kurulmuş olan Yahudi yerleşimlerin yıkılmasının da söz konusu olacağını dile getirdi.
Kutsal yerlerin İsrail'in kontrolünde kalacağı ancak Filistin ve Ürdün ile ortak idare edileceğini öne süren Ganor, Doğu Kudüs'teki Adomim Yahudi yerleşim bölgesiyle diğerlerinin birleştirilmesi hedefiyle karşılıklı bazı arazilerin değiştirilmesinin imkan dahilinde olabileceğini ifade etti.
Netanyahu için en büyük sorunun anlaşma metnindeki Kudüs'ün bölünmesine ilişkin maddeler olacağını belirten Ganor, Batı Kudüs'ün İsrail'e bırakılması Doğu Kudüs'ün ise Filistin devletinin başkenti olarak kabul edilmesinin söz konusu olabileceğini kaydetti. Ganor, anlaşmanın bu kısmını İsrail siyasetinin sağ kanadının kabul etmesinin oldukça zor göründüğüne işaret etti.
2,5 MİLYON FİLİSTİNLİ İSRAİL YÖNETİMİNE DAHİL OLABİLİR
Amerikalı yazar Thomas Friedman ise New York Times'ta yayımlanan makalesinde ABD-İsrail ilişkilerine dair uyarılarda bulundu.
Friedman, öncelikle İsrail ordusundan eski Askeri İstihbarat Dairesi Başkanı Amus Yedlin'e göre İsrail'in iki varlık tehdidiyle karşı karşıya kaldığını aktardı. Friedman, Yedlin'in bunlardan birincisinin İran olduğunu ve İsrail'in bununla mücadele edecek stratejiye sahip olduğunu belirttiğini, ikinci tehdit olarak gördüğü devletin iki uluslu bir yapıya dönüşmesine ilişkin stratejilerinin ise olmadığını söylediğini hatırlattı.
ABD'nin İsrail'e mutlak destek vermesinin bir başka tehdidi beraberinde getirdiğini belirten Friedman, İsrail'in Batı Şeria'yı daima elinde tutmasının oradaki Filistin yönetiminin çöküşüne neden olacağını ve bu durumda Filistinlilerin İsrail'den vatandaşlık talep edebileceğini yazdı. Friedman, İsrail'in böylece 2,5 milyon Filistinliye vatandaşlık verip yönetimi paylaşması gerekeceğini ifade etti.
ABD'Lİ DEMOKRATLAR İSRAİL'LE HESAPLAŞABİLİR
İsrail Araştırmaları Merkezi İsrail Sahnesi Birim Başkanı Antuan Şelhat ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, Trump ve Netanyahu arasındaki ilişkinin bir başka boyutuna işaret etti.
Şelhat, İsrail'in şu an ABD yönetiminden Cumhuriyetçi Parti'nin aşırılarıyla güçlü ilişkisinin, ileride Demokratların muhtemel iktidarında tehdit altına girebileceği değerlendirmesinde bulundu.
Demokratların gelecekte İsrail'le hesaplaşmaya girme çabası içinde olabilecekleri uyarısı yapan Şelhat, şu an Netanyahu politikalarının İsrail'in her iki partiyle yürüttüğü tarihi ilişki düzeyine aykırı olduğunun altını çizdi. Şelhat, İsrail hükümetinin hiçbir zaman ABD'de bir partiyi diğerine tercih etmediğini söyledi.
ABD'li Yahudilerin tarihi olarak Demokrat Parti'yle daha yakın ilişkiler içinde olduklarını belirten Şelhat, Netanyahu'nun Trump'la yakınlaşması ve Demokratlarla ilişkiyi kötü yönetmesinin oradaki Yahudileri olumsuz etkileyeceği yorumunu yaptı.