Afganistan'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) 1979'da müdahalesiyle başlayan istikrarsızlığın ardından 7 milyona yakın kişinin ülke içinde ya da dışında yer değiştirmek zorunda kalması, komşu ülke Pakistan'da 40 yıl sürecek Afgan mülteciler dönemini başlattı.
Bugün Pakistan nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini oluşturan Afgan mülteciler, 40 yıldır yaşadıkları Pakistan'da birçok haktan yoksun olmalarına karşın kendilerine sunulan geri dönme imkanlarını reddederek ülkede kalmayı tercih ediyor.
Pakistan'ın paylaştığı resmi verilere göre, ülkede 2,8 milyon Afgan yaşıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) bu sayının 1,4 milyon olduğunu belirtiyor.
BMMYK bu sayıyı Pakistan'daki resmi kayıtlara dayandırırken Pakistan ise kayıtlı olmayan Afgan mültecilerin de hesap edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.
Türkiye'nin ardından dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunan Pakistan'da Afganların büyük çoğunluğunun yasal statüsü bulunmuyor.
Pakistan Senatosunun Az Gelişmiş Bölgelerin Sorunları Komisyonuna göre, ülkede kayıtlı 1,4 milyon Afgan'ın yalnızca 850 bini, kimlik veya geldikleri yere ilişkin resmi belgeye sahip. 500 bin Afgan ise mülteci kaydı dışında hiçbir resmi belgede yer almıyor.
Uluslararası mülteci hukuku profesörü Marjoleine Zieck'in Uluslararası Mülteci Hukuku Dergisi için kaleme aldığı makalede, Afgan sığınmacıların yalnızca yüzde 25'inin Pakistan'da mülteci statüsüne sahip olduğu belirtiliyor.
Mülteci statüsünde olmayan Afganlar birçok haktan mahrum kalıyor.
Ülkede 1997'de çıkan yasaya göre, başka ülkelerden Pakistan'a sığınanlar arasında sadece mülteci statüsü bulunanların çalışmasına ve banka hesabı açmasına izin veriliyor. Bugün Afganların önemli bir kısmı ülkede kayıt dışı yaşayıp hayatını sürdürmeye çalışıyor.
SSCB işgaliyle başlayan Afganistan'dan kaçışın ilk 10 yılında Pakistan'a gelen Afgan sayısı 3,3 milyona ulaşsa da çoğunlukla sınıra yakın bölgelerde yaşayan Afganların bir kısmı işgalin sona ermesiyle geri döndü.
Pakistan'a sığınanların büyük bir kısmı ise ülkelerindeki terör ve sonu gelmeyen iç karışıklıklar nedeniyle ülkede kalmaya devam ediyor.
BMMYK'nin 2 Aralık 2019 tarihli raporunda, 2002-2019 arasında 4,3 milyon, 2019'da ise 6 binden fazla Afgan'ın ülkesine döndüğü bilgisi yer aldı.
Göçün en yüksek olduğu 1988'e kadarki dönemde 340 kampın kurulduğu Pakistan'da bugün Afganlar 54 kamp ile şehrin dışında ya da kenar mahallerinde yaşıyor. Kamplar Hayber Pahtunhva eyaletinin başkenti Peşaver çevresinde yoğunlaşıyor.
Çoğunlukla yevmiye ile çalışan Afganlar, sınır bölgelerinde iki ülke arasında zaman zaman yer değiştiriyor.
BMMYK raporlarına göre, sağlık ve eğitim gibi haklardan mahrum kalan Afganların yaklaşık yarısını 18 yaş altındakiler oluşturuyor.
Pakistan'daki Afgan Mülteciler Komiserliği ise ülkede bulunduğu tahmin edilen 2,8 milyon Afgan'ın yüzde 74'ünün Pakistan'da doğduğunu iddia ediyor.
Ağustos 2018'de iktidara gelen Pakistan Başbakanı İmran Han, aynı yıl yaptığı bir konuşmada, ülkedeki Afgan ve Bangladeşli mültecilerin çocuklarına vatandaşlık verilmesi gerektiğini söylemişti.
Pakistan'da doğan çocukların eğitim ve sağlık başta olmak üzere birçok haktan mahrum kaldığına vurgu yapan Han'a Afgan mülteciler destek verdiği kadar tepki de göstermişti.
Kararı olumlu karşılayanların yanında sadece çocuklara değil bütün mültecilere vatandaşlık verilmesi gerektiğini savunanlar mültecileri ikiye bölmüştü.
Senato Az Gelişmiş Bölgelerin Sorunları Komisyonu, geçen ay mültecilere çifte vatandaşlık hakkı tanınması gerektiğini açıklamıştı.
Mültecilerin resmi konumu ve hakları tartışılırken BMMYK de hazırladığı projelerle Afganların hayat kalitesini yükseltmek ve eğitim seviyesini artırmak istiyor.
BM'nin Pakistan'daki Afgan mültecilere yönelik çalışmaları BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve 20 ülkeden temsilcinin katılımıyla yarın başlayacak "Pakistan'da Afgan mülteci varlığının 40. yılı: Dayanışma için yeni ortaklık" konferansında iki gün boyunca masaya yatırılacak.