Beyrut Limanı'ndaki büyük patlama sonrası tepki eylemleri üzerine 10 Ağustos 2020'de istifa eden Hassan Diyab hükümetinin yerine yenisini kurmak üzere Mikati'den önce sırayla Lübnan'ın Berlin Büyükelçisi Mustafa Edib ve eski Başbakan Saad el-Hariri görevlendirildi. Ancak ikisinin çabaları da sonuç vermedi.
Edib ve Hariri, ekonomik krizin baş gösterdiği 17 Ekim 2019'dan beri halkın talebi olan ve aynı zamanda Lübnan'a uluslararası yardımların önünü açacak teknokratlar hükümetini kurmakta ısrar ediyordu.
Edib ve Hariri'den sonra 26 Temmuz'da hükümeti kurma görevini alan eski Başbakan Mikati ise Müslüman ve Hristiyan partileri temsil edecek kabine için Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile anlaşmayı başardı.
Mikati'nin 24 üyeden oluşan kabinesini açıklayan Bakanlar Kurulu Sekreteri Mahmud Mekiyye, Mikati hükümetinin ilk toplantısını 13 Eylül Pazartesi yapacağını bildirdi. Yeni hükümeti neler bekliyor?
Lübnan hükümeti, geçen yıl vadesi dolan toplam 4,6 milyar dolarlık eurobond ödemelerini, ülkenin döviz rezervlerini korumak amacıyla yapmadığı için tarihinde ilk kez temerrüde düştüğünü açıklamıştı.
Ekonomik krize karşı tek çözüm yolunun Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakerelerde olduğu ve bunun için de ekonomik reformların hayata geçirilmesi gerektiğini açıklayan Diyab hükümeti, geçen yıl duyurduğu ekonomik plandan sonra IMF ile müzakerelere başlamıştı ancak Beyrut Limanı'ndaki patlama sonrasında istifa etmek mecburiyetinde kalmıştı.
Beyrut patlamasından bu yana süren yönetim boşluğunun yanında gıda, ilaç ve akaryakıt gibi temel ihtiyaçları sübvanse eden Merkez Bankası, 12 Ağustos'tan itibaren artık akaryakıtı sübvanse edecek dövizlerinin kalmadığını duyurmuştu.
Aylardan beri vatandaşın ilaç, elektrik ve akaryakıt bulmakta zorlandığı Lübnan'da yetkililer, ABD'nin yeşil ışık yakmasıyla Suriye toprakları üzerinden Mısır ve Ürdün'den enerji tedariki girişimlerine başladı.
Mısır ve Ürdün'den tedarik edilmeye çalışan enerji girişiminin zaman alması ve devletin akaryakıta yönelik sübvansiyonunun kalkması nedeniyle akaryakıt krizinin daha da derinleşeceği Lübnan'da eski hükümetin duyurduğu, yoksul ailelere yönelik "yardım karnesi"ni finanse edecek kaynak sorunu da söz konusu.
Tüm bunlara bakıldığında Lübnan'da bugün açıklanan Mikati hükümetini bekleyen iç siyasi çekişmelerinin yanında derinleşen ekonomik krizin ağır sorunları var. Lübnan'daki ekonomik kriz
Farklı din ve mezheplere dayalı siyasi bölünmeler açısından oldukça kırılgan bir yapıya sahip Lübnan ekonomisi, 1975-1990 yıllarındaki iç savaştan bu yana en büyük krizi yaşıyor.
Yerel para birimi Lübnan lirası, Merkez Bankası kuru sabit tutsa da karaborsada yüzde 90'ın üzerinde değer kaybetti.
Ülkede bir süredir devam eden benzin krizi nedeniyle akaryakıt istasyonlarının çoğu kapalı, açık olanların önünde de uzun kuyruklar oluşmaya devam ediyor.
Günün çoğunu elektrik kesintileriyle geçiren Lübnanlılar ayrıca eczanelerde ilaç bulmakta zorluk çekiyor.
Mezhepsel siyasi gruplar, 13 ay önce istifa eden Hassan Diyab hükümetinin yerine yenisini kurma konusunda bugüne kadar anlaşamadığı için kriz her geçen gün farklı sektörleri vurmaya devam ediyordu.
Başbakan Hassan Diyab, Mart 2020'de ülkedeki kamu borcunun 90 milyar doları aştığını belirtmişti.
Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu tarafından 3 Eylül'de yayımlanan araştırma raporunda, Lübnan nüfusunun yüzde 74'ünün yoksulluk çektiğine işaret edilmişti. Raporda, bu oranın 2020 yılında yüzde 55, 2019'de ise yüzde 28 olduğu hatırlatılmıştı.
AA