Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington Ofisi'nin (SETA DC) ‘‘15 Temmuz Darbe Girişiminden 5 Yıl Sonra Türk Dış Politikası'' adlı etkinliğinde konuşan Princeton Üniversitesi profesörlerinden Michael Reynolds, 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından Türk dış politikasındaki değişimi ve Amerika-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi.
15 Temmuz darbe girişiminde Amerika'nın da rolü olduğu iddialarını değerlendiren Reynolds, hem yurtiçinde hem de yurtdışında ABD'nin bu konudaki yeteneklerinin fazla abartıldığı görüşünü dile getirdi. Dünyada Amerika'nın başka ülkelerin siyasi süreçlerine karışma ve hükümetleri devirme geçmişi olduğu izleniminin varlığının bir gerçek olduğunu belirten uzman, 2016 darbe girişiminin ise bu bağlamda değerlendirilmesinin "gerçekten uzak" bir değerlendirme olacağını söyledi. ‘‘Türkler artık darbeyi tolere etmiyor''
Türkiye'de tarihten kaynaklı bir darbe geleneği olduğunu belirten Reynolds, bunun 2016 darbe girişimi konusunda Amerikalılar'ın görüşlerini de etkilediğini kaydetti. Türk halkının darbelere artık hoşgörüyle bakmadığını söyleyen uzman, 2016'daki girişimin Türkiye'nin yaşadığı darbelerin hepsinden daha kanlı olduğunu, TBMM'ye bombalar atıldığını, Ankara semalarında uçan jetlerin ses bombalarıyla psikolojik olarak etki bırakmaya çalıştığını ve bu durumun halkın her kesiminde büyük şoka ve şaşkınlığa neden olduğunu söyledi.
‘‘Gülen'in ABD'de olmaması için 2016'dan
önce de yeterli gerekçe vardı''
Fethullah Gülen'in 1999'da ABD'ye geldiğini, 2007'de İç Güvenlik Bakanlığı'nın karşı görüş bildirmesine rağmen süresiz oturma izniyle ülkede kalmaya devam ettiğini ve okullarıyla örgütlenmesinin ABD'de çok sayıda eyalette "yasadışı işlere ve adli suçlara karıştığını" belirten uzman, darbe girişimi öncesinde bu girişimde önemli rolü olan hatta askeri üslerdeki örgütlenmeyi sağlayan isimlerin Gülen'i ABD'de ziyaret ettiklerinin bilindiğini söyledi. Bu konuda Türkiye'de siyasi yelpazenin her kanadında uzlaşının hakim olduğunu belirten uzman, ‘‘Gülen'in ABD'de olmaması için 2016'dan önce de yeterli gerekçe vardı'' diye konuştu. ‘‘Darbenin arkasında ABD vardı demiyorum çünkü bu konuda sağlam deliller yok'' diyen uzman, ancak Türkler'in bu yönde bir izlenim edinmesinin haklı gerekçeleri olduğuna dikkat çekti.
‘‘Darbe girişimi öncesinde Erdoğan'a
en büyük uyarı Rusya'dan geldi''
ABD'nin darbeye yanıt vermekte geç kalmış olduğu düşüncesinin Türkiye'de bu izlenimin oluşmasının en önemli nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken uzman, darbeden önceki saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aldığı uyarıların en büyüğünün Rusya'dan geldiğini belirtti. O dönemde Türkiye ile Rusya arasında uçak krizi nedeniyle ilişkilerin kötü olduğunu hatırlatan Reynolds yine de Rusya'nın hava üslerinde gariplik gözlemlediği bilgisini Erdoğan'a ilettiğini, ABD'nin ise bu üslerde varlık göstermesine rağmen benzer bir uyarıda bulunmadığını kaydetti. Uzman, bu durumun birçok Türk'ün kafasında ‘‘ABD'ye güvenebilir miyiz?'' sorusunu doğurduğuna dikkat çekti.
“ABD'ye güven sarsıldı, S-400'ler satın alındı”Bu sürecin Türkiye'nin S-400'leri satın almasıyla sonuçlandığını belirten Reynolds, ‘‘Türkiye'nin Rus hava savunma sistemini satın alırken ne düşündüğünü bilemeyiz ancak bu eylemin arkasında yatan düşüncelerden birinin bu olduğu sanılıyor'' dedi.
Türkiye'nin ABD'ye güveninin darbenin ardından çok zedelendiğini söyleyen uzman, ‘‘Amerikalı yetkililer şunu anlamalı; Türkiye'nin güven kaybının iyi nedenleri vardı'' dedi. Türkler'in kafasında ‘‘ABD neden hükümeti desteklemekte daha aktif değildi?'', ‘‘Darbeyi kınamakta neden geç kaldı?'', "Gülen hala neden ABD'de?'', ‘‘ABD nasıl PKK'nın bir uzantısıyla işbirliği yapıyor?'' sorularının olduğunu belirten uzman, bunun ‘‘Türkiye'nin Meksika'da El Kaide'nin bir uzantısını silahlandırması''yla denk olacağı örneğini verdi.
‘‘Her alanda bağımsız Türkiye hedefi
Cumhuriyet'in kuruluşuna dayanıyor''
Darbe girişimi sonrasında Türkiye'nin Suriye'de yürüttüğü operasyonlar, Libya ve Dağlık Karabağ'daki müdahaleleri, Doğu Akdeniz'deki tutumu gibi bölgede daha agresif faaliyetlerle kendini gösterdiğinin hatırlatılması üzerine Michael Raynolds, Türkiye'nin bağımsız dış politika hedefinin Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar dayandığını hatırlattı ve Türkler'in tam egemenlik ve bağımsızlık konusunda diğer Ortadoğu ülkelerinden daha ‘‘derin'' bir gayesi olduğunu belirtti.
‘‘Suriye'nin PKK uzantısı tarafından üs olarak kullanılması Türkiye'nin en büyük güvenlik sorunu''
Türkiye'nin Suriye'de ABD ile işbirliğinin başarısızlıkla sonuçlandığını görmesi üzerine Suriye'de bağımsız hareket etme kararı aldığı görüşünü dile getiren Reynolds, ABD'nin Suriye'deki “başarısızlığının” coğrafi olarak bölgeden uzak olması nedeniyle kendisini ‘‘uğraştırmayacağını'' ancak Türkiye'nin hemen sınırın diğer tarafında olduğunu ve mülteci konusunun Türk toplumunu da etkileyen bir sorun oluşturduğunu söyledi. Reynolds, “Suriye'nin PKK'nın uzantısı tarafından bir üs olarak kullanılmasının” da Türkiye'nin en büyük güvenlik sorunu olarak tanımlandığını kaydetti. ‘‘Trump'ın Erdoğan'la ilişkisi çok abartıldı''
Cumhuriyetçi Donald Trump yönetiminin ardından gelen Demokrat Joe Biden yönetimiyle Türkiye ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği sorulduğundaysa Reynolds, ‘‘Trump ve Erdoğan'ın yakın olduğu ve aralarında özel bir dinamik olduğu ABD'de çok abartıldı bence. Bunun örneklerinden biri Trump'ın Erdoğan'a yazdığı tehdit içeren mektubuydu'' dedi. Bunun iki ülke ilişilerindeki ‘‘çirkin anlardan'' biri olduğuna dikkat çeken uzman bu mektubun da Türkiye'de ‘‘Ülkemiz lehine görülen biri bile bu dili kullanıyorsa biz ABD'ye nasıl güvenebiliriz?'' algısını oluşturduğunu söyledi. Trump ve Türkiye arasında her şeyin kusursuz olmadığına ve gerilim noktalarının varlığına dikkat çeken Reynolds, ancak Trump'ın Suriye'den çekilmekle doğru kararı aldığı görüşünü dile getirdi.
Biden döneminde de ABD'nin Türkiye politikasının çok farklı olacağını düşünmediğini belirten uzman, ‘‘Biden yönetimi ve Türkiye birbirlerine birçok konuda ihtiyaç duyduklarını anladılar. Hem Ankara'da hem de Washington'da işbirliği girişimleri arttı'' dedi.
Eski Cumhuriyetçi Senatör Jeff Flake'in Türkiye Büyükelçisi olarak atanmasını ‘‘ilginç'' bulduğunu ifade eden uzman, Flake'in bir Cumhuriyetçi olmasının Biden'a yakın olacağını göstermeyebileceğini söyledi, ‘‘Bu durum Türk-Amerikan ilişkileri için ne mesaj veriyor bilmiyorum, ancak Biden yönetimi kesinlikle Türkiye'ye nasıl yaklaşması gerektiği üstünde kafa yoruyor'' diye konuştu.
Gülen hareketinin Washington'da hala güçlü olduğunu ve varlık gösterdiğini söyleyen Reynolds, Gülen hareketinin “manipülasyonda uzman olduğunu, bugüne kadar Türkler'i ve çok sayıda Amerikalı'yı manipüle ettiklerini” savundu. ‘‘Türkler onların ne olduğunu tam çözememişken Amerikalılar bunu nasıl yapacak?'' diye soran uzman, ‘‘Bu sorunun çözüldüğünü görmek isterdim, Gülen'in ABD'de ya da Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı yargılandığını görmeyi isterdim'' diye konuştu.
Kaynak: VOA